Konu ilgi çekici kabul ediyorum. Ama anlatım pek kuvvetli değildi. Kitap kısa sürede okunuyor, bunun sebebi cümlelerin basit , yalın olması. Okunduktan sonra bende pek iz bırakmasa da notum : 50/100
Saklı MabetStephen W. Frey · Truva Yayınları · 200511 okunma
Grange romanlarını beğenerek takip ediyorum.Bu roman tam anlamıyla başarılı değildi maalesef , sonlara doğru kopukluklar artmış gibiydi.En başta hızlı bir giriş vardı , cinayet ritüeli de yazarın her romanında olduğu gibi orijinal ve dikkat çekiciydi tek sorun akışıydı bence yer yer karakterlerin tepkilerinden usandığım oldu devamında da nokta atışı olmayan bir son vardı ki Grange'ın romanlarında bitime doğru ciddi derecede şaşkınlık yaratan bir durum söz konusu olurdu.Yani ilk kez Grange okuyanlara göre gayet iyi sayılabilir fakat benim için orta derecede bir kitaptı.
KaikenJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20135,3bin okunma
Güzel kurgulanmış , akıcı bir kitaptı okurken sıkılmadım.Macera türü iyi yansıtılmıştı ama yine de ''mükemmel'' denilebilecek kadar iyi değildi.Arka kapak ilginizi çektiyse okumanızı tavsiye ederim.
Kitapta bahsedilen olayın temeli gerçek bir olaya dayanıyor..yazar Freud'un Dora vakasını romanlaştırılmış şekliyle bizlere sunmuş...bu benim açımdan olumlu olduğundan kitabı sıkılmadan ilgiyle okudum..tam anlamıyla bir Freud romanı değildi ama yazar kurgusallık kısmına öncelik vermiş..Freud , Jung seven daha geneliyle psikolojiye ilgi duyan herkese tavsiye ederim
Güzel kitaptı fakat yazar konuyu çok uzatmış yani okurken sıkıldım bunun nedeni kitaptan aksiyon beklememdi sanırım..sonlara doğru heyecan arttı ama çoğunluğun dediği gibi bir Psikoanalist değildi
Tami Hoag'ın şu ana kadar en beğendiğim romanıydı. Müthiş bir polisiye değildi ama tekrar okumak için akşam olmasını iple çektiren bir eserdi diyebilirim. 7/10 puan
İdare eder diyebileceğim bir polisiye roman.
Yazar Türk olmasına rağmen Amerika'da geçen bir roman yazmış ki bu hiç hoşuma gitmedi.
Ancak polisiye roman türünün ilk örneklerinden biri olan Auguste Dupin ve yazarı olan Edgar Allan Poe'den bahsetmesi güzeldi.
Diyaloglar da fena değildi.
Polisiye severlerin okuyabileceği bir roman.
Hayat o kadar da fena değildi.Kara delik sonsuz , umutsuzluk kuyusu dipsiz değildi.Acının , hüznün , yalnızlığın da ömrü vardı ve insan yeterince aşağı indikten sonra , farkında bile olmadan gerisingeri yükselmeye başlıyordu.
Bu kesinlikle bir aşk romanı değil öncelikle! Ephesus yayınlarını toplama saplantım neticesiyle aldığım pek bir fikrimin olmadığı bir romandı.Okumaya başladığım süreçte zamansal sıkıntılarım yüzünden normal okuma performansımı sergileyemediğim bir romandı. Başlarda bu duruma üzülürken romanın sayfaları ilerledikçe ilk kez bu denli uzun sürece
Kesinlikle puanlarını hak eden bir roman değildi. Sürekli bir şeylerin bekleyişi ile okudum romanı ve her bir bölüm bittiğinde de hüsranla doldum. Evet 1890'ların İnglitere ve Amerikasından alınan kesit oldukça detayıyla ele alınmıştı. Yaşam tarzı, ilişkilerin işleyişi, sosyal ve ekonomik yapı. Özellikle konut dekorasyonu ve moda konusunda detaylar zirvedeydi. Ama karakterler bazında ben derin bir boşluk hissettim. Kim kimi ne boyutta seviyor, kim aslında ne denli güçlü ya da ne denli yıkılmış ya da ne denli bayağı hep biraz daha davranışsal, sözel tasvirlerle pekiştirilmesine ihtiyaç duydum.Karakterleri gözümün önünde canlandırma konusunda da verilen doneler yetersizdi. Bir bakıyorsunuz kızın saçları şöyle muhteşem endamı böyle muhteşem bir bakıyorsunuz kız güneş nedeni ile yüzünü buruşturduğunda korkunç bir görünüme bürünüyor! Olayın özünde tabi ki Amerikalı bir genç kızın İngiltere'de düşes olma yolculuğu vardı ama bu süreci gerçek kılan ise kızın aşkıydı. Ne yazık ki büyük mücadelelerle ilerleyen bu aşk hikayesi de okuyucuyu doyurucu değildi.Dediğim gibi düşes romanı benim için hüsranla dolu bir romandı.
Bu klasiği ne yazık ki çok kötü bir çevirisine denk gelerek okumak durumunda kaldım. Bu nedenle tam anlamı ile bir değerlendirme yapmak konusunda tereddütlüyüm. Yine de çevirinin tüm berbatlığına rağmen Dickens'ın satırların arasına sakladığı gizemi, hüznü hissetmemek elde değildi. Çevirisi konusunda iyi bir araştırma yaptığınız versiyonunu okumanızı tavsiye ederim.
Kitabı okurken genel anlamda bir iç sıkıntısı yaşamış olsam da kurgunun inceliğine hayran olmamak elde değildi. Bu tarz romanlarda önceliğim de budur. Yazılmamış, mantık hatası taşımayan, bunu nasıl düşünmüş olabilir dedirten kurgu. sizin de aradığınız buysa Incarceron'u okumalısınız. Tabir caizse bir cam fanusta sorgulayamadan, yorumlayamadan, irdeleyemeden sevgisiz bir baba ile büyümek zorunda kalan bir kız. Ve anın öncesini hatırlayamadan labirentler zincirine benzeyen ve her bir köşesinde ayrı bir dehşet kapanının yer aldığı bir hapishanede yaşayan bir erkek. Yolları ilginç bir şekilde kesişene kadar oldukları dünyaları çözme mücadelelerini tek başlarına sürdürecekler. Böyle anlatınca bir aşk hikayesi mi derseniz bir sonraki romanda belki diyebilirim.
Bu kitabı veteriner hekim olan arkadaşıma, yine kendi meslekdaşı ve eşi hediye almıştı. Tarihi kitapları okuma taraftarı değildi. Önce benim okumamı istedi. Öyle ysptım. İyi ki okumuşum. Çok beğendim. Buket
Uzuner'i kutlarım. Sonra arkadaşıma önerdim. Sırf bana söz verdiği için sonuna kadar okudu. O da çok beğendi...