Nasıl başlayayım içimdeki cümleleri dile getireyim diye derken. Öncelikle kitabı yorumlamadan önce bazı hususları dile getireyim dedim ilk önce....
#Daha önce hiç ama hiç polisiye romanı okumadım. Ama polisiye dizilerini çok izledim. Hiçbir bölümünü kaçırmadım. Mesela; "Arka Sokaklar","Kanıt","Galip
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Yağız atlar kişnedi meşin kırbaç şakladı
Bir dakika araba yerinde durakladı
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
"Anladın mı oğlum Ali, kalbinde kin büyütme; hatta hakimine, seni esir edene bile bir kardeş nazarıyla bak. Fenalara acı. Acımak en büyük mücazatlardandır zaten."
Bizde ise mazi mirasına yaslanmaktan ziyade sırtını çeviren bir siyaset hükmünü yürütmektedir. Bu vadide elân Türkiye’yi idare edenlerin referansları arasında yer alan Yavuz Sultan Selim Hân devrinin şeyhülislâmıyla bugün diyanet işlerine riyaset edenleri karşılaştırabiliriz. Osmanh’da şeyhülislâmlık makamına oturan pek çok âlim gibi küllî mütefekkir hüviyetine sahip olan Kemâl Paşa-Zâde, bir taraftan İbnü’l-Arabî’nin nasıl bir meşrüiyet zeminine oturduğunu gösteren bir fetvâ verir. Diğer taraftan, felsefede demir leblebi metinlerden olan Gazzâli'nin Tehâ'füt’üne hâşiye yazar. Mevlana'yı aktüel hâle getiren bir risâle kaleme alır. Tarihin bir milletin hafızası olduğunu gösteren metinlerin vücüd bulmasını sağlar. Hem entelektüel tarafı hem de halk tarafının güçlü olduğunu gösteren bir tavır sergiler. Referans haritası Ebü Hanîfe, Mâtürîdî, Gazzâlî, Fahr-i Râzî, İbnü’l-Arabî, Mevlânâ, Seyyid Şerîf Cürcânî ve Teftâzânî etrafında toplanır. Bugün Diyanet’i idare edenler ise fıkıhla hadis arasında gidip gelen, hayat tarzı itibariyle muhafazakâr olsalar da zihnen modernist olarak değerlendirilebilecek bir profile sahiptirler. Alevî açılımı etrafındaki duruş yakından incelendiğinde görülür ki bu meselede Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak’la tutturulan seviyenin altına inildiği bir müteârife hâlini almış vaziyettedir.
Kitapta kendisi de bir Kırım Türkü olan Zafer Karatay’ın sona eklediği aydınlatıcı bilgileri bulabildiğiniz gibi, öncesinde 1990’ların başlarına gidiyorsunuz. Demir Perde yıkılırken, Sovyetler Birliği de parçalanmış. İşte o yıllarda içlerinde Nevzat Yalçıntaş hocanın da bulunduğu bir Türkiye heyeti Kırım’a gider. Onları karşılayanlar arasında
Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil, kanlı, müstebit,
Sedan Muharebesi sonucu namlı Fransız kibrini yerle bir edip, Alman birliini kuran 'Demir Şansölye' Bismark, "Dünyadaki 100 gr aklın 90 gramı Abdulhamid Han'da 5 gr bende, 5 gr da diğer siyasilerdedir," sözünü bu Padişah için söylemişti şte.
sen benimle gökyüzünde koşmayı
sen benimle ölürken buluşmayı
paylaşabilir misin
güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu
ırmağın yüreğinde çiçeklenen yangını
her akşam yalnızlığı uyandıran toprağı
her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı
paylaşabilir misin
sen benimle gökleri paylaşabilir misin
hani salkım saçaktır bulutlarda