Bu dünyada şaklabanlıkta daha üst mevkiye geçmek için taklalar atıyoruz da, konu namaza, hayra, hüsnüzana, hoşgörüye, tefekküre gelince, " Ya bunlar çok derin konular, yapmak lazım da çok da dalmamak lazım, yaşlıların işi bunlar" diye savunurken kendimizi, hiç utanmıyoruz ..! Kardeşlerim, bunlar yaşlı değil genç işi. Bizlere emanet edebi yaymak, dünyayı değil Allah'ı sevmek. Benim vicdanım rahat, e bu rahat ise sorun yok diyoruz da vicdanlar çamurlarmış haberimiz yok.
Bu dünyada lüzumsuz şeyler konusunda sürekli kendimizi geliştiriyoruz ama konu insana dair olduğunda "Ya bunlar çok derin konular çok da dalmamak lazım" diye geçiştiriyoruz meseleleri.
Tanımadığım insanlarla tanışmayı, hatta ilk kez gördüğüm bir insanla hayata dair derin konular konuşmayı severim, hele de bu insan görmüş geçirmiş biriyse, benim için çok keyifli bir kitap okuyormuş gibi olur.
Bugün 1.5 milyarız, Resûlullah Aleyhisselam birçok şeyi başardığında yanında 20-30 insan vardı sadece. Bugün delikanlı gibi, adam gibi Ömer, Ebubekir, Ali, Osman fıtratlı birisi olsa bu işler biterdi. Sıkıntı ise bir olmayı başaramayıp, "Onu duydunuz mu ne demiş?” , “Bu tarikat şöyleymiş...” laflarıyla vakit harcamak... Sanan ne lan sana ne? Namazın yok daha senin şuursuz herif! Yakışıyor mu bu konular Müslüman 'a? Übbey'den ne farkımız kalacak? Nefsi tefekkürü derin yapacağına afakla oyalanan, daha namazı olmayan bu insanlardır ümmeti kan ağlatan...
Tanımadığım insanlarla tanışmayı, hatta ilk kez gördüğüm bir insanla hayata dair derin konular konuşmayı severim, hele de bu insan görmüş geçirmiş birisiyse, benim için çok keyifli bir kitap okuyormuş gibi olur.
Çocuklarla felsefi konular hakkında konuşurken beni en çok ilgilendiren şey, onlar için derin anlamı olan soruları daha açık bir şekilde düşünmelerine yardımcı olmaktur. Büyürken temel ihtiyaçlardan biri dünyayı anlamlandırmak ve dünyada bir yer edinebilmektir. Bunu etkili bir şekilde gerçekleştirebilmek, kişinin hayatının kontrolünü eline alarak mümkün olan en iyi hayatı yaşamak için kararlar verip harekete geçmeyi ve gerçeği anlamak için meydan okuma duygusu geliştirmeyi gerektirir.
Tanımadığım insanlarla tanışmayı, hatta ilk kez gördüğüm bir insanla hayata dair derin konular konuşmayı severim, hele de bu insan görmüş geçirmiş birisiyse, benim için çok keyifli bir ki tap okuyormuş gibi olur.