Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Jarvinen, Okunen ve Gulbe Nasıl Kral Oldular? Reçel Kralı Jarvinen anlatıyor... Ben önceleri yoksul bir sokak çocuğuydum. Şimdi ise yurdumuz için büyük ve iyi bir güç olduğumu söyleyebilirim. Ben bu konumumu kime borçluyum? Tesadüfen dinlediğim bir konferansa değil mi? Daha önce de söylemiştim. Küçük dükkânımda kurabiye ve
Acı
İnsan yüreği (Rahip Claude bu konular üzerinde derin düşünmüştü) ancak belirli bir ölçüde acı ve felaket içerebilir. Sünger iyice suyu emince, deniz istediği kadar onun üstüne geçebilir, ona artık bir damla bile ekleyemez.
Reklam
Edebiyatta konular kendi başlarına iyi ve kötü addedilemezler. Herhangi bir konu iyi veya kötü olarak değerlendilebilir, bu durum konunun kendisine değil, somutlaştırıp romana dönüştürme biçimine, yani yazılışına ve enlatımına bağlıdır. Öyküyü özgün veya alelade, derin veya sığ, karmaşık veya sade kılan, yoğunluğunu, olası anlamlarını, karakterlerin gerçeğe yakınlığını veya uzaklığını belirleyen şey biçimidir.
Zamanımızda din bilgisi bilimsellikten çıkarılmış, yerini birçok uydurma hurafe ve İslam’da olmayan bilgilerle doldurulmuş, İslam’ın insanlara sunduğu ilim kısıtlanıp kaybolmuştur. Ortaçağın Hrıstiyan din adamlarının bilimin önüne din adına engel koymalarıyla başlayan engizisyon, bu gün İslam adına kendilerini İslam alimi sanan kişiler
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
Yatak odasına gidip gardırop aynasından annemi seyretmeye başladım. Antidepresanlarını alıp derin uykuya dalmış­tı. Eteğini ceketini yere atıp öyle uzanmıştı yatağa, üstünü bile örtmemişti. Bacaklarında o tip konular ilgimi çekmediği için adını unuttuğum şeyden yoktu, göğüsleri sarkmamıştı, kalçaları hala sıkı sayılırdı, kalçasının hemen altında minik bir ben vardı, siyah, görende öpme isteği uyandıran sevimli bir ben, aynı benden sol ayak bileğinde de vardı, sutyen kop­çasının teninde bıraktığı kızarıklığa göz attım biraz, yatağın yanına diz çöktüm sonra, küçük bir yüzü vardı annemin, sevimli bir yüz, kendisini olduğundan daha genç gösteren bir yüz. Size annemi böyle anlatıyorsam tahrik olun diye değil, sikerim bak tahrik olan olduysa, başka bir şey anlatmaya çalışıyorum ben burada. Güzel bir kadındı annem, çağımızın güzellik kriterlerine göre yani, çekici bir kadındı hala, onu anlatmaya çalışıyorum, ama çok mutsuzdu, mutlu olsa daha güzel olurdu. Mutlu olunca kim biraz daha güzelleşmez ki?
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
İlk işaret belki de ağacın kesilişiydi. Bana hiçbir şey söylememiştin, bunlar çocukları ilgilendiren konular değildi; böylece, bir kış sabahı, ben derin bir yabancılaşma içersinde, en küçük ortak çarpanın erdemlerini dinlerken, testere onun gövdesinin gümüşi beyazlığına saldırıyordu; ben teneffüste koridorlar boyunca ayaklarımı sürüklerken, onun canının kıymıkları kar taneleri gibi karıncaların başına yağıyordu.
Umudun yaşamını güzelleştirdiğini söylerler, yalan. Umut, düş kırıklığı yaratmaktan, gereksiz yere acı çekmemizi sağlamaktan başka; bir işe yaramaz. İnsana gereken yalnızca gerçektir; basit, yalın ve gerçek. Bize gereken gerçektir, hayalden, büyüden, rüyadan arınmış gerçek. İçinize işleyen bakışlara kanmayın, hiçbir bakış masum değildir;
Tanrıların bahtiyar olduğu söylenirdi, çünkü günlerini hiç bitmeyen şölenlerle geçirirlerdi. Sofralarında kuşsütü eksik olmaz, bardakları kutsal nektarla bir dolar bir boşalırdı. Göz kamaştırıcı giysiler içindeki bedenleri güzel ve ölümsüzdü. Yiyip içmeye ara verdiklerinde yumuşacık döşeklere uzanıp müzik dinlerler, zamanın geri kalanında ise, aralarında tatlı dille Yunancanın en arı halini kullanarak derin konular üzerine tartışırlar, bazen de insanlar üzerindeki sınırsız güçlerini sergilemek için yeryüzünde gezintiye çıkarlardı. Ah, mutluluğun resmi nasıl da ruhunu okşar insanın! Hangi ölümlü bu resme parmak ucuyla da olsa dokunmayı hayal etmez; döşemeleri mermer kaplı, çatısı yıldızlarla bezeli bu Olimpos'a ulaşmayı, tanrıların arasına katılmayı kim arzulamaz?
Sayfa 5 - Metis Yayınları / Küçük FilozoflarKitabı okudu
Jung analizinde, transferans ve karşıt transferansı örneklemek için, önemli konulan sunan annesi tarafmdan eleştirilmesinden ve küçümsenmesinden yoğun kaygı yaşayan bir kadınla, bir kadm analistin (Ulanov, 1982) deneyimi aşağıda örnek olarak sunulmuştur. Ulanov analiz ilerledikçe basamak basamak farkma varılan kendine güveni az olan ve bastırılmış
Reklam
Mevlânâ Celaleddin Rumi'nin Kişilik Çözümlemesi
Erich Fromm Önsözü Bizler insan ırkının nükleer savaş sonucu maddeten yok olmakla tehdit edildiği ve insan bireyinin, kendisine diğer insanlara, tabiata ve emeğine gittikçe yabancılaştığı bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın bütün ülkelerindeki insanların, hümanizmin 1 ilkelerinin yeniden tasdiki ile bu tehditlere karşı tepkide bulunmalannda hayret
Sayfa 11 - OttoKitabı okudu
...Psişe içinde bir şiir yapıcı, sanat yapıcı işlev bulunduğu görülür. Bu işlev kendiliğinden ya da amaçlı olarak psişenin içgüdüsel çekirdeğine yaklaşmaya cüret edildiğinde ortaya çıkmaktadır. Düşlerin, öykülerin, şiirin ve sanatın buluştukları psişedeki bu yer, içgüdüsel ya da vahşi doğanın gizemli hayat alanını oluşturur. Çağdaş düşler ve şiirde, eski halk masallarında ve mistiklerin yazılarında bu çekirdek ve içinde bulunduğu alan kendi başına hayatı olan bir varlık olarak anlaşılır. Şiirde, resimde, dansta ve düşlerde bu alan çoğu zaman, ya okyanus, gök kubbe, bereketli yeryüzü gibi engin bir unsur ya da cennetin kraliçesi, akgeyik, arkadaş, sevgili, dost ya da eş gibi kişilik sahibi bir güç olarak simgelenir. Bu çekirdekten tanrısal konular ve fikirler yükselerek, o kişiye “ben-olmayan bir şeyle dolu olma” hissi yaşatır... Bu süreç, insanın hislerinin, duygu durumunun ya da yüreğinin ansızın derin bir şekilde uyanmasına, değişmesine veya bilgilenmesine neden olur. İnsan yeni bilgiler edindiğinde duygu durumu değişir. Duygu durumu değiştiğinde yüreği de değişir. O çekirdekten çıkan imgelerin ve dilin bu kadar önemli olmasının nedeni budur. Bunlar hep birlikte bir şeyi başka bir şeyle değiştirme gücüne sahiptir; bu değişikliğin tek başına iradeyle başarılması zor ve dolambaçlıdır. Bu anlamda çekirdek Benlik, içgüdüsel Benlik, hem iyileştirici hem de hayat-getiricidir.
Sayfa 21 - Ayrıntı
293 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.