"Mezun olucam
Cash para, diploma ver bana
Para yoksa ter dökmeliyim
Eğitimde fırsat eşitliğini fırsata çeviren bi' üniversiteliyim
Ben mezun oldum
Yarattığınız sistem yüzünden bi' serseriyim
Ben mezun oldum
Ya kasiyer olayım, ya da sinemada sana yer göstereyim
Sokak başı üniversite ama köy okulları çok terste
Başa gelenin ideolojisi neyse o anlatılır her derste
Zengin, fakir ayrı
Torpile ya da parasına göre kayırır
Eğitim endüstridir
İnşaattan rant sağlamaka aynı!
Kiminin kitap alıcak bi' parası yok
Öğretmen atanıcak ama "arası" yok!
Milletvekili bi' tanıdık mı, wow
Beni anlaman da bu mantıkla zor
Bari bi' köy okulunun yardımına koş
Her tarafı kaos
Sen de biraz boğuş
Bu gece uyudu zorla çocuk
Okula gidecek
YOL YAP!"
youtu.be/uuSh5cuUJlg
Eğitim Bilimleri alanından bir dersteyim, fakültede ikinci sınıftayım. Öğretim üyesi derste sordu: "On iki yıllık temel eğitiminizde çok sevdiğiniz, unutamadığınız öğretmeniniz kimdi? Neden?" Herkes yanıtlamaya çalıştı:
- Matematik öğretmenimdi; dersleri çok keyifli geçerdi, komikti.
- İngilizce öğretmenimdi; çok samimi ve bize karşı
Ben ortaokuldayken, Türkçe hocamız tahtaya konuşanların değil, konuşmayanların ismini yazdırırdı. Ve bir gün derste şöyle demişti; çocukları konuşturmazsan, konuştuğu için cezalandırırsan gelecekte ya hiçbir olaya tepki vermeyen cesaret edip konuşamayan bir halk yaratırsın, ya da konuşamadığı ve kendisini ifade edemediği için her şeyi zorbalıkla halletmek isteyen bir halk yaratırsın.
| Münir Özkul
- Baba!
- Evet oğlum.
- Dün gece uyuyamadım hiç...
- Neden oğlum?
- Varsayımlar kurdum, Düşünüp durdum.
- Düşünmenin yararı var.
Ama değil insanın uykusu kaçacak kadar. Her şeyin bir kararı olmalı, Her konuda olmalısın orta karar.
Her şey gibi düşünmenin de,
Azı karar, çoğu zarar!
Filesoflar demişler ki:
"İnsan düşünen hayvan!"
Neydi
Leylim Leylim yorumunu okuyunca aklıma Ahmed Arif’le ilgili güzel bir anım geldi. Sonra da uzun uzun düşündürdü.
90’lı yılların başında lise 2. Sınıftayken okulumuza bir edebiyat öğretmeni geldi. Hemen hemen yeni mezun sayılacak kadar genç ve
Horney’e göre insan gelişme potansiyeli ile
dünyaya gelir. Ancak bu potansiyeli
gerçekleştirebilmesi için sıcak, sevgi dolu ve aşırı müdahaleci olmayan bir sosyal çevreye sahip olması gerekir.
Çocukların içten sevgi ve sağlıklı disipline
ihtiyaçları vardır. Böyle koşullar çocukların
güvenlik ve doyum duyguları yaşamalarını ve
kendi
Paylaşmadan duramadım, kusura bakmayın:)
Canlı derste ben -ki bağlacını anlatma mücadelesi verirken kenardan bir el çocuğunun ağzına yumurta tıkıştırdı. Gülsem mi ağlasam mı karar vermeye çalışıyorum. 😂
Okula döndüğümde ilk derste öğretmen, “Bu yaz başınızdan geçen bir hikâyeyi anlatın,” dediğinde ben, gerçekleri değil de olmasını istediğim tatilimi yazardım. Utanırdım çünkü babamdan. Utanırdım yaşadığım gerçeklerden. Utanırdım işte.
Hoca derste Hızır Aleyhisselâm ve Musa Aleyhisselâm kıssasını anlatırken şu cümleyi kuruyor:
-Musa Aleyhisselâm tam şeriatçıydı.
O esnada benim aklıma gelen cümle ise şu: "Ne yani Hızır Aleyhisselâm laik demokratik miydi?"
Allahım ben bu kafadan nasıl sıyrılıp normal insan olacağım?
Üç beş beylik laf edeceğim. Üniversitede bir felsefe hocam vardı. Derste benim bir fikrim var, dediğimiz vakit hep şunu söylerdi: "Kaç kitap, kaç makale, kaç tez, kaç bildiri okudunuz da fikriniz var? Fikir oluşumu için zihninizde ne birikiminiz var?" Okumayı hiç sevmeyen beni yola sokan olaylardan biri olmuştur, bu cümleler. Kitap da
Bir kere misafire çıkmış adın
İstesen de istemesen de gideceksin
Kısa bir süreliğine konuk olduğum bu kitapta benim de yolculuğum buraya kadarmış. Bana müsaade sevgili Cahit abicim istemeyerek de olsa gidiyorum, misafirim nihayetinde.
...
Henüz liseye gidiyordum, şuan tam olarak aklımda değil kaçıncı sınıf olduğum, bir gün edebiyat dersinin
31 yaşında başlayıp 59 yaşına kadar belirli dönemlerde tutulmuş bir takım notların, bilgilerin, içsel duyguların anlatıldığı dokuz adet defterin toplamıdır bu günlükler. İlk kez 1988 yılında Almanya’da yayımlandı.
Aslında Zweig ilk günlüğünü 2 yıl boyunca aralıksız tutmuş ama çalınması onun şevkini kırmış. Sonra tekrar tekrar düşünüp başlamış