George Perec hayata karşın son derece umursamaz daha doğrusu umursayamaz olduğu bir yüzünü daha göstermiştir bu kahramanında. Uyuyan bir adam her şeye uyandığında ne yapar ? Eskisinden daha kesin bir uyuma hali için karar verir kendince çünkü çevrenizde olup biten herşeyin anlamını çözdüğünüz zaman anlamı olan ne kalır ki ? ! Hayatın devinimleri içerisinde ezilip gideceğini bilen bir adamın monoloğu bu, tüm bu çiğlikle, keşmekeşlikle, sığlıkla, karmaşayla ve basitlikle nasıl baş edeceğini bilmeyen bir adam bir gün amaçsız dünyada bir amaç edinemeyeceğini, kendi amaçlarını bulamayacağını, önünde ona cuk oturacak biçilmiş kaftanlar dururken yeni bir yol çizemeyeceğini anlar. Bu bir öykü değildir ya da öyledir hiçbir fikrim yok. Türler sınıflandırmasına girmenin eylemsizliği şiddetle savunan bu kitap için pek de yerinde olacağını sanmıyorum.
Hayatının boşluğunu, yalnızlığını, varoluş sebeplerini kıvranırcasına düşünür durur,analizlerde sürüklenir, bir türlü kontrol edemediği beyni, kaydettiği bütün hayat karelerini detaylara boğar, detaylarda kaybolur, nöbetlerden sonra çıkış asla bulunamayacağı ya da olmadığı için tekrar başa dönülür. Bir kısır döngüdür bu. Hapsedilmişliği ruhunun derinliklerine kadar hissediyor ve çözüm yolu bulamıyor 'Uyuyan Adam'.