Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Gençlik dönemimizin popüler kültür yıldızlarından olan eser. Türk milletini uyandırmak(uyarmak) için mi, korkutmak için mi yazıldığı tartışılır. Kitabın arkasında cemaat olduğuna dair bir zaman tartışmalarda olmuştu. Tabi gerçek midir bilinmez. Ancak kitaptaki işgal ve bombala bölümleri; örn. Anıtkabir'in bombalanması - bkz. 15 temmuz Gazi Meclisin bombalanması-, Tsk' nın neredeyse bir günde teslim olması- bknz. Tsk' nın cemaat tarafından ele geçirilmesi- 15 temmuz olaylarından sonra kitaptaki kurgunun tamamen bir hayal ürününden ibaret olmadığı iddasını düşündürmüyor değil. Neyse Efendim. Kitabın en gaz sahnelerinden biri( okurken bünyede bir haydarinnna etkisi yaratır) yerli bondumuz Gökhan Birdağ'ın aktif hale geliş anıdır. Şimdi anlatmayım ama la böyle adamlarımız var mı hakketen diye sordurmuyor değil di o zamanlar. Kitap 2 günde biten kitaplar kategorimdedir. Akıcıdır, merak ettirir. Neticede yaşadığınız ülke için kıyamet denilecek bir olayı anlatmaktadır. Su gibi akar kitap. Basit politik olaylar, bazen ağır gelecek askeri bilgiler, karamsarlığa sürükleyecek olay örgüleri vs. Ara ara sıksada, holyvud filmleriyle çöplüğe dönmüş zihinlerimiz için tasavvuru zor olmayan bir aksiyon filmi şeklinde okutur kendini. Sebebini bilmemekle beraber galiba bu ilk kitaptan sonra yazarlar ayrılır ve seri başka kitaplarla devam eder. İlk kitaptan sonra parayı bulduk iteleyelim ne olursa okurlar endişesiyle yazıldığını düşündüğüm için ben okumadım. Belki onlar ilk kitaptan daha güzeldir. Hasılı okunması tavsiye edilir efendim.
Çok fazla King kitabı okumadım ama okuduğum her bir King kitabını okuduktan sonra kurduğum cümleler, “bu adam manyak” ya da “bu adamda nasıl bir kafa var” tarzında oluyor. Kitap ne klasikleşmiş bir bilim kurgu kitabı ne de klasikleşmiş bir gerilim kitabı, kitap baştan sona karakterlerle bizi bir yapan, onları bizimle beraber yaşattıran duygu yüklü
Seneler önce ölmüş, kırgın olarak ayrıldığınız, arkadaşınız hakkında size soru sorsalar ne dersiniz ? Kültürümüz “iyi bilirdik” demenin ötesini kaldırmaz… Ama ya içinizden geçenler… Sadece siz bilirsiniz…
Daha da beterini söyleyeyim; bu ölen arkadaşınız bir de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ise, o zaman ayıkla pirincin taşını…
Sizin
Gerçekten büyük bir zevkle okudum kitabı. Özellikle Viva Santana bölümü asla aklımdan çıkmayacak. Düşünüyorum da "Santana'nın yaptığını bizim ülkemiz sanatçılarından yapabilecek birisi var mı ?" diye ama ne acı ki aklıma hiç bir isim gelmiyor.
Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
263 syf.
6/10 puan verdi
çoktandır şu hafif anarko, muhalif yeni islamcı edebiyatın yaratısına bir göz atmak istiyordum. murat menteş'in ününü de duymuştum. ondan başlayayım dedim. baştan bir ön yargım olduğunu söylemeliyim. ancak kitabı okurken bu ön yargımı bir kenara bıraktığımı da samimiyetle söyleyebilirim. hep istedim. şu ön yargım kırılsın istedim. ancak sanırım
İnsanlar Sanık Sandalyesinde, doğanın yargısını biz Homo Sapiens’e bildiren, adeta her bir sayfası, her bir cümlesinin tokat gibi etki ettiği bir kitap, bir yetişkin fablı hem de en moderninden.
Bir sabah uykunuzda uyanıyorsunuz ama bakıyorsunuz ki yatağınızda değil, çırılçıplak bir şekilde, mübaşir bir kaplan tarafından komut alarak, sağınızda
Ve bir yaprak daha düşer hüzün kokan nemli toprağa... Göğü deler keskinden bozma düşünceler... Elma Adem' e küser, Adem' in yok haberi Havva' dan... Kafamda çınlayan sesin vuruşları sol-fa di es... Ruhum bağır çağır, sessiz çığlıklarım yuvalarından çıkan uçuruyor kuşları... O kuşlar ki Süreya' ya ilham... Hayat uzun... Bitmek bilmeyen yorgun kırpınışları...
Kitabı tavsiye ederken "şiddet" kullanılabilir...
Bu kitabın üzerimdeki etkisi büyük. Öyle ki son 20 sayfayı değişmem ciltli kitaplara... Ben de bi Evreka sevinci... Kaçıncı sevinişlerim bilmem ama anlıyorum ki bazı düşünceler karşılık bulmuş. 1+1 her zaman etmez iki diyen collatz teoremine dem vuran bir öz ki...
İnsanın olduğu yerde sorun her daim olacaktır. Göreceli insan, standartlarla yönetilemez. O sorun olacaktır hep ve biz yine de yorulmayacağız aramaktan mutlak düzeni. Hangi ideoloji ? Hangi renk? Hangi çiçek? Hangi şehir? Hangi yemek, meyve, sanatçı, film, ve belki de aşk... Görecelidir insan azizim.
Aldous Huxley' in yüz yıl kalibreli dürbününü mü seveyim, ideal düzenin "ahanda bu" demeyişiyle ortaya çıkan iç burukluğunu mu seveyim, Neo-insan' ın ilkelliğine bağımlılığını mı yoksa natürel yollarla insanı kontrol edilemeyişini mi?
İsrafil mi?
Beklemeyin.
İsarfil içimizde!
Uzak ve yakın geçmişin, şimdinin ve geleceğin hikayesi.
Tarih, yaramaz bir çocuğun dağıttığı milyarlarca parçacıklı bir yapboz gibi. O kadar çok eksik, o kadar çok kayıp parça var ki, birileri canla başla uğraşıp parçaları yerine oturtsa da resim bir türlü tamamlanmıyor. Fakat, homo-sapiens'in gelişmiş beyni sağolsun ki eksik parçaları zihnimizde tamamlayıp mantıklı bir sonuç elde edebiliyoruz. Biriktirdiğimiz onca bilgi parçacığına rağmen, katettiğimiz onca yola, bunca gelişmişliğe rağmen (ki bunun gelişmişlik olduğu tartışmaya açık bir konu) bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında hiçbir şey. Yine de her şeyi bildiğimizi sanıyoruz öyle değil mi? Hele ki "tanrı 'ol' dedi ve oldu" gibi temelsiz bir açıklama dururken.
'Güzel kitap'ın tanımı herkes için değişkenlik gösterebilir ama Sapiens ve benzeri kitaplar için 'değişkenlik' söz konusu olamaz, olmamalı. İnsanlığın yüzlerce yıllık bilgi birikimini özetleyen, bir kısmını içinde barındıran kitapları 'güzel veya kötü, eğlenceli veya sıkıcı' olarak tanımlamak kabul edilir gibi değil. Her kim olursanız olun, nereye ait olursanız olun, neye inanırsanız inanın, kabul edin veya etmeyin, farketmez, sonuçta bu sizin de geçmişiniz,
NOT: Bu arada kitap çok 'güzel'di :)
Yazar okuru aldatmamalı!
Yok olmadı! Şöyle olmalıydı; aldatsa bile, okur bunun farkına varmamalı. Aldandığını fark eden okur küser yazara, bir daha da almaz kaale o yazarı. Zaten elinden başka da bir şey gelmez okurun. Yazar kurar. Gerçeği deforme eder. Gerçekliği bozup, yeniden kurar. Son tahlilde en gerçekçi yalancıdır iyi yazar. Evet, bu
