Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
1773-75 yılları arasında Diderot’un Hollanda Rusya arası seyahatinde kaleme aldığı eserdir. Tiyatro tarzına yakın olup bir roman havasıyla ilerlerler. Esprili bir sivri dil de kullandığı görülür bu romanda.
Kaderci yapısıyla dikkat çeken Jacques ve onun efendisi üzerine ilerliyor roman. Alnımıza yazılanın asla değiştirilemeyeceği inancına sahip bir adamdır Jacques ve bu bana biraz farklı bir olayı anımsattı. Hani filleri yavruyken ince bir halata bağlarlar da koskoca fil olmasına rağmen 2 adım geri gidip o ipi koparamaz.
Yani bu kadercilik olayı biraz garip geliyor bana. Tabi ki kadere, hayır ve şerre inancım sonsuz ama elinde bir ip var ve bununla ne yapacağın sana kalmış. Ne diyor bir güzel yazar, o iple salıncak da yapabilirsin kendini de asabilirsin yani. Dinimizde yanlış olmasın buna ‘İrade-i Cüziye’ gibi bir tanım da getiriliyordu. Yani bu kadercilik diye de her şeyin peşini bırakıp gelmesini bekleyemeyiz. Bana göre tabi.
Diderot üzerine bu yıl okuyabileceğim son roman budur. İyi okumalar dilerim..
“İddia ediyorum, Kaderci Jacques’ın yokluğunda, roman tarihi ne anlaşılabilir, ne de tamam sayılır.”
1968 yılında Çekoslovakya (Kundera Bohemya demeyi tercih eder) Ruslar tarafından işgal ediliyor ve sonrasında Kundera bu oyunu yazıyor. Ülkesinin Ruslar tarafından işgali onun gözünde batılılıktan zorla uzaklaştırılması ve Diderot onun için özgür,
"Şunu anladım ki, bizimki gibi kötü düzenlemiş bir toplumda bile; mutluluğa kavuşmak için, iyi insan olmaktan başka yapacağımız daha güzel bir şey yoktur." diyor sevinçle.
Roman Sanatı Eserinin Tercümesine Önsözü:
ROMANA DAİR BAZI HAKİKATLER
İnsan, bütün hayatında alâka duyduğu bir mevzu üzerine bazı suallerle karşılaşınca, fikrini istediği gibi anlatabilmek için bir kitap yazmak veya hiç olmazsa bir konferans vermek lâzım geldiğini düşünmeğe başlıyor. Ancak, konferans dinletmek şöyle dursun, verdiği
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir.
_Boşinanların en boşu,
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard
_Din, gönüllü köleliktir. Herzen
_Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı
_Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch
_Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
"Eski Roma'da köleler çalışarak özgürlüklerini
satın alabiliyorlardı. Siz de kazandığınız
mevcut parayla özgürlüğünüzü satın almak
ister misiniz?"
Liseler, üniversiteler de okusak, yetmedi yüksek lisans doktoralar da yapsak birçoğumuz ekonomik olarak geleceğimize yatırım yapmayı bilmiyoruz. Mesleğimize göre küçük/büyük paralar
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Hemen her yerde ve hele ilim ve irfanın zayıf bulunduğu memleketlerde hike aldatmacayla daha çok iş görülür.
Güya bütün insanlık yalanı, dolanı ortadan kovarak adalet ve hakikati en saygın makama geçirmek için uğraşıyor. Maazallah böyle bir felaket gerçekleşirse hep siyasetler, tcaretler işlemler durur. Bütün dünya altüst olur. En akıllılarımız