Benden,bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense,tereddütsüz,nefreti seçerim.kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur.ve ben söylemek isterim ki,her sey ve herkese kayıtsızım.değilmişim gibi davrandığım durumlar,yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır.bana sorulsa birgün"kamburunun düzelmesini mi istersin,yoksa tüm insanların kambur olmasını mi?"diye,herkesi kambur görmek olurdu dileğim.yerden yüksekliğimin bu gülünç santimleri yüzünden,yaşamada ölümede sizlerden daha yakınım.daha sonraki yerimi yadırgamamak için ,yükselme isteğini bir türlü anlayamam...
“Annesi İsmail Ağa’ya şöyle öğütler:
‘Bir de senden dileğim, oğlum, o kasabaya gidersen, o Ermenilerden kalma evleri, tarlaları kabul etme. Sahibi kaçmış yuvada, öteki kuş barınamaz. Yuva bozanın yuvası olmaz. Zulüm tarlasında zulüm biter.”
Birilerine coşkulu, ıstıraplı, yakınma ve lanetlerle dolu ya da buz gibi soğuk mektuplarla seslendiğim uykusuz gecelerim oldu. Yazılmamış, kağıda dökülmemiş mektuplardı bunlar. Karanlığın içinde anlaşılmayı dileğim sözcükler ardı ardına akardı zihnimden. Yaşandığı anda üzerinde durulmamış ya da yüz yüze söylenememiş duygular cam parçaları gibi saçılırdı yatağıma ve kıpırdandıkça acıtırlardı tenimi. Bu kez öfkeler, kırılmalar, uğradığım kötülüklerle dolu eski çekmeceler açılır,içlerinden olmadık şeyler dökülürdü. Böyle gecelerde bana karşı işlenmiş suçları bölüştürüp üstlerine yıkacağım kişileri tek tek elden geçirdim. Ben de olurdum içlerinde üstelik.
Dur! Ata sözünü emr-i vacip bilir misin, bitmez misin, senin bileceğin bir şey. Fakat son nasihatimi dinle: İstersen babanı katlettir, istersen Maveraünnehir'den sürersin. Bu da senin bileceğin bir şey. Ama senden son dileğim, babanın ilim yolunda yaptığı işlere, onun talebe ve üstadlarına ilişmemendir. (Timur İmparatorluğu 4. Sultanı Uluğbey kendisini tahttan indirip öldürmek isteyen oğlu Şehzade Abdüllatif'e söylüyor)
"Yumurta büyüklüğünde olduğuna inandığım bir tutku taşıyorum göğsümde. Pelür bir zarla koruyabiliyorum onu. Şükürler olsun, koçbaşlarla saldıran soruların yıkıcı etkisine, onca narinliğine karşın dayanabiliyor. Yine de, tutkumu haznesinde dengeli bir biçimde taşıyabilmek için sürekli dik ve temkinli yürüyorum. Kaygımsa en az onun kadar büyük. Onu koruyan bir duam da var üstelik: Ey benim güzel Allah'ım! Yetkinlikten, okuruna güvenmeyen kör parmağım gözüne metinler yazmaktan beni koru. Bırak bir gözüm hep kapalı kalsın. Bundan sonra yazarken hiçbir şeyi aktarmak, kurmak, hesaplamak istemiyorum. Dileğim duyumsamak, yalnızca duyumsamak..."
D&R'da Parodi indirimi olunca 'hadi bir cesaret' deyip aldım. Bir giriş yapayım, 50 sayfa filan okuyup ara veririm diye başladım. Ama bırakamadım elimden. Su gibi akıp geçti. Ne zamandır ilk sayfalardan beni kendine bağlayacak bir kitaba denk gelsem diye bir isteğim vardı. Bu kitapla dileğim yerine gelmiş oldu ;) Elimden gelse hiç elimden bırakmaz, bitirene kadar okurdum!
angelssbooks.blogspot.com.tr/2015/06/bazlar-...
Acı birer geçmişe sahip iki yabancı , dilek çeşmesinde aynı anda birbirinden farklı dilekler ve mutlulukla kesişen hayatlar.. Güzel ve akıcı bir anlatımla romantik macera içeren konusuyla zevkle okuduğum bir roman. Tavsiye ederim..