Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
64 syf.
·
Puan vermedi
Aşk mı? / Sevgi mi?
Herkese merhabalar Bugün Ali Şeriati'den Sevmek Aşktan Üstündür eseri ile buradayım Eserimiz insanlığın anlam bulmuş halidir. İnsan ne ile anlam bulur? Sevmek ve varolmak ile tabii ki... Nerede pekii? Şeriati' nin kalemininde dediği gibi , "...bu benim hem dünyam, hem tarihim, hem vatanım, hem yüreğim, yabancı benliğim,
Sevmek Aşktan Üstündür
Sevmek Aşktan ÜstündürAli Şeriati · Muhenna Yayınevi · 2019201 okunma
Batıdaki aydınlanma çağı, dinsel bilimleri dinler tarihi, din fenomenolojisi, din sosyolojisi, din psikolojisi, din felsefesi gibi kollara ayırmıştır.
Sayfa 6 - Umuttepe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Hiçbir peygamber ve mezhep kurucusu kendi yaptıklarının bir bölücülük olduğunu düşünmemiştir."
Kahveyi uzun müddet sadece Araplar kullandı. Bu içeceğin Suriye, Mısır, İran ve Hindistan'a yayılması bir asır sonraya rastlar. İstanbul'a bile, ancak I. Süleyman zamanında girdi. Peçevî'nin yazdığına göre, 1555 yılında, biri Halepli diğeri Şamlı iki Suriyeli; Hükm ve Şems, İstanbul'a gelir ve Taht-ul Kal'a'da (Tahtakale) iki kahvehane açarlar. Bu harikulâde içeceğin cazibesi, önce çok geçmeden, müderris, kadı vs. gibi mühim memurları çeker. Bu kahveler, onlar için saatlerce oturulacak bir merkez haline gelir. Kimi dama yahut satranç oynayarak, kimi sohbet ederek vakit geçirmeye başlar. Bu sohbetler, zamanın meseleleri üzerine değil, sanat, ilim ve edebiyat üzerine olur. Peçevî, kahvehanelere karşı gösterilen muazzam akım karşısında, imam, şeyh, müezzin gibi en masum eğlencelere bile düşman olan din adamlarının, bu büyük rağbet karşısında dehşete düştüklerini, bu içeceğe cephe aldıklarını, kahvehanelere gidenleri münkir ve mücrim ilân ettiklerini yazar. Bunların çıkardığı şamatalar ulema sınıfına da tesir etti. Şeyhülislâm Ebussuud Efendi, kalben inandığından değil fakat İçtimaî sebeplerle onlardan yana çıktı. Kur'an'da bu içecekle alâkalı tek kelime bile olmamasına rağmen, kömürleşme derecesinde kavrulan her şeyin Müslümanlıkla yasak olduğuna dair fetva verdi.
Sayfa 51 - Tableau Général de Lempire Othoman: Code Religieux. Tercüman 1001 Temel Eser Serisi No:3, Kervan KitapçılıkKitabı okudu
Kişinin kendini 'değerli' hissetmesi ve bunun sonucunda iyi görünmesi, her şeyden önemlisi iyimser bir haleti ruhiye İçerisinde çevreye olumlu mesajlar vermesi, hemen akabinde olumlu geri bildirimler almasını sağlayabilir. Dolayısıyla, siz değerli hissederseniz, yakın sosyal çevreniz de (önemli ötekiler) size aynıyla mukabele eder ve sizi değerli görmeye çalışır. Siz kendinizi değerli görürseniz herkes sizi değerli görür. Kendinizi iyi hissettiğiniz takdirde olumlu yansıtmalarda bulunabilirsiniz.
Başkalarının bize aynalık yapması da ahlaki kimliğimizin şekillenmesinde etkili olabilir. Lokman Hekim'e atfedilen şu anekdotta, "Bu ahlakı nasıl elde ettiniz?" sorusuna onun verdiği cevap, sosyal çevrenin aynalık işlevini gösteriyor: "İnsanlara baktım; onlardaki iyilikleri aldım, kötülükleri reddettim." Mevlâna'ya atfedilen, "İyi dostu olanın aynaya ihtiyacı olmaz," sözü de bu bağlamda değerlendirilebilir.
Reklam
Dindar kişi Allah'ın isim ve sıfatlarını yansıttığı ölçüde, ancak 'Allah'ın ahlakı' ile ahlaklanabilir (Tahalluk bi ahlakillah). Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmayı başarabilen fert, aynı zamanda Allah'ın boyası ile benliğini ve kimliğini şekillendiren kimsedir. İslam düşüncesi açısından bütün hakikatler, Esma'dan (Esma-i Hüsna) tecelli eder; bütün hakikat, hikmet ve oluşumlar Esma'nın bir yansımasıdır. İşte insan Esma'ya aynalık yapmak suretiyle, hikmet ve hakikatleri kendi tutum ve tavırlarında yansıtabilir.
... Sünneti tarih, din, etik ve çocuk hakları açısından sorgulayan bir araştırma kitabı yazan Kaan Göktaş, gazeteci Damla Çeliktaban'a verdiği röportajda sünnetin tarihçesinin Afrika dinlerine uzandığını, Yahudilerdeki geleneğin ise köle ve mahkûm olarak sürülmelerinden kaynaklandığını söylüyor: Ana tanrıçaya kendini adayan erkek rahipler, kendi kendilerini hadım ederek penislerini kurban sunarlardı. Sünnet bu ritüelin modern hâlidir. Mısır'da köleler ve mahkûmlar, bir aşağılama yöntemi olarak sünnet edilirdi. Musa'nın Mısır'dan çıkardığı insanlar köleler ve mahkûmlar olduğu için, hepsi sünnetliydi. Bunu toplumsal bir işaret olarak gördüler ve devam ettirdiler. Bu şekilde de Tevrat'a girdi. Hıristiyanlık'ta yer almadı. İslamda ise kesinlikle yok.
Matbaaların din dışı kitaplar basabilmeleri "eğitim görmüş din adamları yanında, din etkisinden kurtulmuş aydın bir tabakanın ortaya çıkmasına" yol açmıştır. Türkiye'nin dış ülkelerdeki temsilciliklerinin fazlalaşması 18'inci yüzyılda bir takım gençlere belirli bir süre Avrupa kentlerinde yaşama, Avrupa dilleri öğrenebilme ve Avrupalı yaşıtlarınca benimsenen devrimci fikirleri tanıma olanakları sağlamıştı. Bu kişiler yurda döndüklerinde çoğunlukla merkezî hükümette görev alarak, batıya dönük bir azınlık meydana getirmişlerdir.
Sarmal Yayınevi 1995 Sayfa: 181
Avrupa'da sosyal bilimlerin öncüleri ortaya çıkarken Osmanlı İmparatorluğu Ortaçağ skolastik düşüncesinin egemen olduğu feodal bir devletti. Türk filozof ve din adamları, Tanrının mutlak iradesiyle kulun bağıntılı iradesi arasındaki ilişkileri aramakla, bunların insan davranışlarına olan etkilerini incelemekle ve Kur'an'ı yorumlamakla yetiniyorlardı.
Sarmal Yayınevi 1995 Sayfa: 32
Reklam
Babalarımız veya bilginlerimiz "Allah birdir" demişler de, ben de onun için "Allah birdir" diyorum veya "onlar öldükten sonra dirilme (mead) haktır diye inandıkları için ve tüm Müslümanların da böyle kabul etmeleri nedeniyle ben de öyle kabul ediyorum" diye düşünmek, asla doğru kabul edilemez. Bu nedenle tüm Müslümanların, hatta aynı tarzda, olsa dahi "usul-i din"i delil yoluyla kendilerinin bulup inanmaları farz bir konudur. İslam Sosyolojisi Allame Muhammed Hüseyin Tabatabai
İnsanın zayıf, temelde cahil ve ben-merkezci olmasına karşılık Allah'ın ona düşünme yeteneği ve el gücü (el-fikr ve'l-yed) bahşettiğini söyleyen İbn Haldun toplumu, insanın zayıflığını telâfi amacıyla insanlar tarafından bilinçlice oluşturulmuş bir yapı olarak görür.
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Marmara Üniversitesi din psikolojisi ana bilim dalında akademisyenlik yapan Prof. Dr. Ali Köse kitabında ele aldığı konuları özellikle din psikolojisi ve din sosyolojisi açısından kaleme almış. Kitabın ismine bakarak ön yargıyla düşünebilirsiniz ama günümüz kafası karışık Müslümanlarına oldukça net bir dindarlık anlayışı ortaya koyuyor. Enteller Aleykümselam Der mi? kitabın içindeki makalelerden bir tanesi sadece. Yazar güncel olayları psikolojik yönlerden tahlil ederek, özellikle din ve modern ilişkisini bir çok yönde ele almış. Kitabın tamamı ise, yazarın çeşitli vesilelerle yazmış olduğu makale ve denemelerin derlemesi. Kitapta dikkatimi çeken önemli noktalardan biri de Doğu ve Batı aleminde öne çıkan şahsiyetlerin hayatlarından kesitler sunarak onların fikirlerini tanıtmaya çalışması. Kitap merak edeceğimiz çeşitli konulara, Darwinizm'den dinlerarası diyaloğa, küreselleşmeye, misyonerliğe, türbelere kadar ilgimi çeken bir çok konuya ev sahipliği yapmış. Sonlara doğru benzer cümleler farklı başlıklar altında tekrar edilmiş olsa da, yazar ilginç tespitleri ve eğlenceli yaklaşımı ile faydalı bir eser sunmuş bize.
Enteller Aleykümselam Der Mi?
Enteller Aleykümselam Der Mi?Ali Köse · İz Yayıncılık · 2014172 okunma
Eflatun, sofistlerin "Her şeyin ölçüsü insandır" ilkesinin aksine "Her şeyin ölçüsü Tanrıdır." diyerek işe başlamakta ve bu görüşü üzerine bütün bir felsefe, ahlak, ve siyaset sistemini kurduktan sonra, bu sistemin temeline de dini yerleştirmektedir. Çünkü, kurmak istediği yeni toplum düzeninin dinsiz yaşayamayacağına
Palet yayınevi
1.184 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.