Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu kent üzerine çullanıyorsa artık ve ağırlığı adımlarını günbegün yavaşlatıyorsa gitmelisin. Başka sokaklarda adımlamalısın. Sabahı ve geceyi direngen adımlarla yürümelisin.
Sayfa 85
311 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yaşananların hepsi rezalet, doğa katliamı, hukuksuzluk ve iğrenç. Her sayfada sinir harbinden geçiyorsunuz, kahrederek okuyorsunuz, daha ne kadar talan edilebilir, doğaya daha ne kadar tamiri mümkün olmayan kalıcı zarar verilir diyorsunuz, şaşkınığımı gizleyebilmenin tarifi yok... Düşünün dedenizin dedesinden beri yaşadığınız alana bir şirket (
Dereler ve İsyanlar
Dereler ve İsyanlarMahmut Hamsici · Notabene Yayınları · 20124 okunma
Reklam
Dikbaşlı yürüyüşlerin olmalı. Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı. . . Tarık Tufan
640 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Bir kitabı elimize ilk aldığımızda nasıl bir emeğin ürünü olarak ortaya çıktığını pek de düşünmeyiz. Ne kadar çok işçinin ellerinin hüneri ve gözlerinin nuruyla gelip konuk oluvermiştir dünyamıza, merak etmeyiz çok kez. Buram buram kâğıt kokusunu içimize çektiğimizde dünyamıza neler sunacak, neler katacak bilmeyiz henüz. Kitapların hepsi benzer
Ateşi Çalmak 1
Ateşi Çalmak 1Galina Serebryakova · Evrensel Basım Yayın · 1996232 okunma
Albert Camus
"Gerçek şu ki –en azından benim açımdan– sanatçı da her insan gibi karanlıkta yolunu bulmaya çabalıyor, dünyanın çilesinden kendini uzak tutamazken, bir yandan da yalnızlığın ve sükûnetin hasretini çekiyor; adalet hayalleri kurarken, bizzat kendisi adaletsizliğe sebep oluyor; boyunu aşan bir arabayı sürüyorum sanırken onun arkasından sürükleniyor. Bu zahmetli yolda sanatçının tek yapabileceği başkalarından yardım almak, ve herkes gibi o da hazdan, unutuştan, aynı zamanda dostluktan ve beğenilmekten medet umuyor. Ve herkes gibi o da, umuda sarılıyor. Mesela ben umudumu hep verimlilik düşüncesinden devşirmişimdir. Bugünün çoğu insanı gibi ben de eleştiriden, küçümsemeden, kindarlıktan –tek kelimeyle nihilizmden– bıktım. Kınanması gereken şeyi kınamak şart, ama bunu dosdoğru ve uzatmadan yapmalı. Öte yandan, övgüye değer şeyleri de layıkıyla, uzun uzun övmek gerek. Sanatçı olmamın sebebi bu sonuçta, çünkü yadsıyan bir eser bile bir şeyleri olumlamakta, bize ait bu sefil ve muhteşem hayata selam durmaktadır. Yarın öbür gün dünya yerle bir olabilir. Önümüzde duran bu tehlikeden çıkarılması gereken bir ders var. Böylesi bir gelecek karşısında mertebelerin, unvanların, payelerin gerçekte ne olduğunu görüyorsunuz: bir el hareketiyle dağılıp gidecek birer sis bulutu. Bize kalan yegâne gerçek, hepimizin paylaştığı o çıplak acı, ve acının kökleriyle iç içe geçmiş o direngen umut." e-skop.com/skopbulten/pasa...
"Devrim; Yeryüzüne yalın bir bakıştır..."
Dikbaşlı yürüyüşlerin olmalı. Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi,umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dölebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüslerin olmalı.
Sayfa 42 - Profil yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ennius haklı olarak: "Belli dost belirsiz işlerde belli olur" diyor, ama dostun gelgeç gönüllülüğünü, zayıflıklarını şu iki şey ortaya koyar: iyi günlerinde dostlarını aşağı görürler, kötü günlerinde yüzüstü bırakıp giderler. Hem iyi, hem de kötü günde ciddi, direngen, değişmez bir dostluk gösteren insanın pek seyrek, tanrılaşmış gibi bir soydan geldiğine inanmalıyız.
Sayfa 47 - Siyah Beyaz (çeviri: Ramazan Akpınar)
"Ama yine de bir yaşam vardı bu yabanıl topraklarda, hem de öyle kolay kolay pes etmeyen direngen bir yaşam!"
"Dik başlı yürüyüşlerin olmalı. Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı."
Direngen elleri ve inatçı ayakları savrulmaya, kasılmaya, çırpınmaya başladı. Martin ise hem bu uzuvlarıyla hem de onların savrulup çırpınmalarını sağlayan yaşama arzusuyla dalgasını geçiyordu. Çok derinlere inmişti. Kollarıyla bacakları artık onu yukarı çıkaramazdı. Durgun bir hülyalar denizi içinde dalgalanmaya bırakılmış gibiydi. Renkler ve parlak ışıklar onu kuşatmış, yıkıyor, onun üstünde başında geziniyordu. O da ne? Deniz fenerine benziyordu ama beyninin içindeki fenerdi, çakıp sönen beyaz parlak bir ışıktı. Giderek daha seri biçimde çakıyordu. Sanki engin ve nihayetsiz bir merdivenden yuvarlanıyormuşcasına gümbürtüler duydu uzun bir süre. Dipte bir yerlerde karanlığın içine düştü. Bu kadarını fark edebildi. Karanlığın içindeydi artık. Bunu fark ettiği anda da farkındalığı sona erdi.
Reklam
Kahraman Tazeoğlu'na da haber verin, gelip şiir görsün.
I Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi, açlığım; bir deri bir kemik, sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaraylı ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka! geçitlerinde yasaklanmış mevsim hatıralarıyla sana nereden geleyim? Artık her ses içimdeki bir sözün
Hayal Gücüme Sağlık :)
Senin gittiğin gün ben ilk kez Tezer Özlü okumaya başlamıştım. Aynı zamana tekabül eder.. Sinemaya giden bir dolmuşta içim acıyarak okudum "Çocukluğun Soğuk Gecelerini". Çok bahsediyorum Tezer'den biliyorum ama tesiri altındayım nicedir. Gerçekçi yazar biliyordum elbette. Ama çok acıttı gerçekleri beni. Çok. Sen, yalnız sinemaya gidilir
Dikbaşlı yürüyüşlerin olmalı. Her aşkı feda edecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz alkışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı.
1.037 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.