Uzakta, kendinin bile ücrasında yaşayan, sürgüne uğradığı bu pıtraklı diyarda,
dar çünkü dargın havsalasının taşımaya güç yetiremediği bu dünya
ve içinde kıvrak bir küheylan gibi debelenen bu yaşamak arzusu boğarken O’nu;
itiraz eden, direngen ve aksi
ruhun bu kırgın ikindisinin,
iyice işittim, hırçın ve alazlı sesini.
Öyle ki yineledi
Thomas Bernhard'ı nasıl, nereden, kimin rüzgârıyla tanıdım bilmiyorum. Eminlikle göz kapadığım şey bu tanımanın sık sık bi' "iyi ki" duygusu yarattığıdır içimde.
Modern hayatın bireysel tutumu içerisinde her kişi kendi farklılığıyla yaşarken hayatını, aslında kollektif bi' farklılık toplumunu oluşturuyor; yabancılaşma. Sevgili Bernhard
"Size öyle bir hikaye anlatacağım ki, anlatacaklarım bittiğinde, öğrendiklerinizin bir kısmını unutmak isteyeceksiniz. Heyhat, hepimiz unutmayı becerecek kadar şanslı değiliz."
Nermin Yıldırım ne güzel anlatmış Feribe'yi ve onun hikayesini. Okumalara doyamadım ben. Şimdiye kadar okuduğum beş kitabı içinde hem Unutma Derslerini hem de
"Unutma, hayat cesurları sever. Başına gelebilecek her türlü belayı göze almalısın. İster teke tek kavga olsun, ister karşına bir ordu çıksın, bileğin sağlam, yüreğin pek, iraden direngen olmalı."
I
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaraylı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
geçitlerinde yasaklanmış mevsim hatıralarıyla
sana nereden geleyim?
Artık her ses içimdeki bir sözün
Bir Kadın, Anne Ernaux'tan okuduğum dördüncü kitap. Kendisi hakkında artık bir bakış açısına sahip olduğumu düşündüğüm için bu kitap hakkında fikirlerimi belirtmek istiyorum.
Fransa'da emekçi bir ailede doğmuş olan Annie Ernaux, Bir Kadın isimli kitabında temel olarak annesini, annesinin hayatı ekseninde hem annesinin hem de kendisinin