Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahte VP ve AKP'nin müttefikliklerinin kökeni
Tabiî özür ve af dilemek için öncelikle onları yani işlenen ihanete karmış suçları, hiç eğip bükmeden, oldukları gibi kabul etmeleri gerekir. (...) Biz, dönemin Refah Partisi İl Başkanı Tayyip Erdoğan, Genel Başkanı Ahmet Tekdal, Murat Belge ve Abdurrahman Dilipak’la birlikte İstanbul Beyazıt Meydanı’nda Türban Eylemlerine katıldık. “Türbana Özgürlük” adına hazırlanan ziyaretçi defterine şu satırları yazıp imzaladık: “Düşünce ve inancın özgür olduğu, gönül rahatlığı içinde yaşayabileceğimiz bir Türkiye özlemiyle” (Cumhuriyet Gazetesi, 16 Mayıs 1987), dedik. Ayrıca, alttaki gazete haberinde de görüleceği gibi, aynı gün şu rezalete de imza attık: “Soldan Destek “Kapatılan TİKP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yeni Gündem Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Belge, Milli Gazete dış politika yazarlarından Abdurrahman Dilipak ve Barış Derneği Davası avukatlarından Atilla Coşkun, ortak bir dilekçe ile YÖK’e başvurup, başörtüsü yasağının kaldırılmasını istediler. Dilekçede, inanç ve fikir suçu gibi suçlar icat etmenin insanlık suçu olduğu ileri sürüldü.”
Sayfa 73 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Sayı 92. Cilt 11. " Batı yönelimi dış politikasında belirleyici olan Türkiye, Israil'i ilk tanıyan Müslüman ülke olarak Misak-ı Milli mirasının aksine politika benimseyerek bölgede önemli bir imaj kaybı yaşamıştır."
Reklam
Tor İzleniyor mu?
“Bunu Tor’un radikal hükümet karşıtı duruşuna rağmen ortaya koyabildim: Tor neredeyse yüzde yüz oranında ABD ulusal güvenlik ajansları (Donanma, Dışişleri Bakanlığı ve Uluslararası Yayıncılık Dairesi (BBG)) tarafından fonlanıyordu.” Bunun şoke eden bir ifşaat olduğunu yazan Levine devam ediyor: “Signal gibi diğer hükümet destekli kripto araçlar gibi Tor Projesi de yıllardır insanları hükümetin online ajanlık faaliyetlerinden koruyan bir platform gibi görülüyordu.” Ancak gerçeklerin böyle olmadığını söyleyen Levine, elde ettiği ilk kanıtların Tor’un ABD hükümetinin dış politika silahı olduğuna dair şüpheyi tam olarak karşılamadığını ileri sürüyor. Fakat Levine, BBG’den elde ettiği FOIA belgelerinin kanıtları yeni bir boyuta taşıdığını belirtiyor. Yazının devamında Levine “Peki ABD hükümeti kendi gücünü sınırlayan bir örgütü neden desteklesin ki?“ diye sorarak, cevabı yine kendi veriyor: “Tor ABD’nin gücünü tehdit etmiyor; onu artırıyordu.”
Sayfa 15
Türkiye burjuvazisi, Erdoğan sonrasında da, kazanmayı mümkün olduğunca garantileyecek şekilde aktif bir dış politika sergileyecektir.
Gelenek Dergisi Yayınları
Nokta Dergisi
...fener patriği, abd'de niçin devlet başkanı gibi karşılandı? cia'nın eski ortadoğu sorumlusu ve dış politika uzmanları, ''muamma''yı aydınlatıyor. abd'nin yeni ''doğu politikası'': pan-slavizm ve pan-türkizm. işte türkiye'ye verilen rol: sscb'deki ortodoks slavlarını fener patriği'yle, müslüman türkleri ise laik devletle, abd çıkarları yörüngesine oturtmak...
Sayfa 22 - 22 temmuz 1990 sayı 29
Dugin önce Kemalistleri sonra Siyasal İslamcıları kandırdı.
Avrasyacılığın Maskesi Düştü! Avrasyacılık, bugüne kadar Atatürkçülerin değişmez dış politika seçeneği olarak sunuluyordu. Rus İmparatorluğu’nu yeniden kurmanın ideolojisi olan Avrasyacılık, tabii ki Atatürkçülerin savunabileceği bir “seçenek” değildir. Ancak, Türkiye’de son yıllarda bir gizli servis tarafından yayıldığı anlaşılan
Reklam
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Yahudi Lobisi
Kennedy'in öldürülmesi üzerine yerine geçen Lydon Johnson, Yahudiler'e hitaben "Şimdi Kennedy'den daha sadık bir dost bulacaksınız" diyecekti. Dış Politika, 08.01.1990 sayı:107-121-
Ahmet Davutoğlu
Tayyip Erdoğan'ın altını oymaya kalktı,zart diye istifa ettirildi.ABD'nin dış politika vizyonunu yansıtan Foreign Policy dergisi,Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığı bırakması üzerine şu yorumu yaptı:ABD,Ankara'daki adamını kaybetti.
Aydınların göçü:
İstanbul'a yerleşerek burada vefat eden ilk meşhur Tatar aydını tespitlere göre din alimi Abdünnasır Kursavi (1771/72- 1812) olmuştur. 1866'da ilk batılı anlamda Tatar hikayesi olan Hüsemaddin Menla (molla)'nın yazarıdır. Musa Akyiğitzade (1865-1923)dir. O 1887'de İstanbul'a gelip yerleşmiş, iktisat alanında çalışmıştı.
Reklam
Filibe Lokantası
Çemberli taştan Beyazıd'a gelirken tramvay caddesinde, sağ kolda meydana yakın bir yerde set üzerinde birbirine benzeyen dükkânlar, imalâthaneler vardır. Bîr kısmını kunduracılar öteki kısmını küçük sınaat erbabı işgal eden bu harap dükkânlar arasında bir lokanta vardır: Filibe lokantası. *** Lokanta denince camlı, kepenkli bir dükkân
Kore Savaşı DP'nin 14 Mayıs 1950'de iktidar olmasıyla birlikte Türkiye yönetici sınıfının Soğuk Savaş'taki pozisyonunu derinleştirme ve emperyalizme entegrasyon hamleleri de art arda gelmeye başlamıştı ve burada DP yalnız değildi. CHP de NATO'ya girişi bir "milli mesele" olarak görüyor, DP'nin çabalarını sonuna kadar destekliyordu.
Yazar burada fazla subjektif, bunlara da katılmak mümkün değil.
Dönemin benzersiz bir ağıtı olarak karşılanan Çoban ile Bülbül İstanbul ve Anadolu'da elden ele dolaştı. Ankara'da yayımlanan Yunus Nadi Bey'in Yeni Gün gazetesi, Genç Yolcular dergisi ve birçok yerel yayın organı tarafından iktibas edildi. Günümüzde bile kimi şiir uzmanları Gökalp'i şairden saymazken onun kendine özgü, kolay anlaşılır ve zaman zaman belki biraz çocuksu dizeleri insanları derinden etkiliyor; verdiği mesajları benimsetiyor ve onu gönüllerin tahtına oturtuyordu. Millette umduğu mutluluğu görmeden ölürse mezar taşına vatan mahzun ben mahzun yazılmasını isteyen büyük yurtsever ve düşünür Namık Kemal ile Türk aydınlanmasının parlak ışığı Tevfik Fikret'ten daha talihliydi Ziya Gökalp. Atatürk'ü gördü ve tanıdı. Yaptıklarının ve Türkiye'nin kurtuluşunun tanığı oldu. Ondan etkilendi ve onu etkiledi. Evet, uzun yaşamadı ama hiç olmazsa: “Tesettür, ilkel arzulara ve çok eski toplumsal kurumlara kadar uzanan bir adettir, bu alışkanlığın bugün de (1920'lerin başlangıcı) sürüp gitmesi, TÜRK KADININA EN BÜYÜK HAKARETTİR... dediği kılığa bürünmüş Türk kızlarının Atatürk'ü sevmiyoruz, Humeyni'yi seviyoruz... İşgal altında kalsaydık daha mutlu olurduk!.. diye TV ekranlarını kirlettiklerini görmedi...” Hiç olmazsa, Cumhuriyet'te doğmuş, okumuş ama adam olamamış kimi dangıl dungul, ne idüğü malum nankör ve art niyetli politika esnafının, iktidarın yüksek katlarından kasıtlı bir cahillikle dış basının etkili sayfalarına seslenerek Cumhuriyeti kötülediklerine ve Atatürk Devrimlerinin millete travma yaşattığını söylediklerine tanıklık etmedi (Haziran 2008).
37 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.