Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğu Anadolu'da sömürü düzeni büsbütün korkunç bir hal alır. Hayvancılığı geliştirmek için Et ve Balık Kurumu'nun dağıttığı avanslardan, ancak varlıklı kimseler yararlanabilmektedir. Köylülerin çoğu, ne Et ve Balık Kurumu'ndan avans ne de Ziraat Bankası'ndan kredi alabilirler.
DİN VE PARA BELASI İNSANLIĞIN SON İBRETİNİ YAŞATTI Sömürgecilerin iki temel araçları var; Biri din, diğeri para! Din ile beyin yıkar, uyuşturur görünmeyeni satar, para ile görünen madde gücü kimin elinde ise satın alır.
Reklam
Doğu Anadolu, Fatih'ten Yavuz Selim Han'a iki Türk hükümdarı ile savaşılan bölgedir. Osmanlı edebiyatında Akkoyunlu Uzun Hasan'a "Hasan Padişah" denir. Çünkü onun Doğu Anadolu toprak düzeni için çıkardığı kanunnameler hemen hemen olduğu gibi kabul edilmiştir. "Hasan Padişah" teşkilatçılığı ile tanınmış bir hükümdardır. Ancak Otlukbeli Savaşı da son derece önemlidir. Çünkü Otlukbeli, iki Türkmen devleti arasında geçmiş bir kavgadır. Bu Türk devletlerinden bir tanesi, Türkmenliğin bütün geleneklerini, teknolojisini, askeri ve idarî yapısını devam ettirirken, öbürü yeniçağların Rönesans'ının askerî tekniklerini almış, uyarlamış, uygulamış bir kuvvetti. Uzun Hasan, bilindiği gibi Trabzon Komnen hanedanının torunudur. Bizans İmparatorluğu ailesinin, dolayısıyla Gürcü hükümdarlarının kanını taşır. Bu soy, ilerde Şah İsmail'in şahsında etkisini gösterecektir. Şah İsmail, Uzun Hasan ile Erdebilli şeyhlerin çocuğudur. Uzun Hasan'ın yenilmesi ile Doğu'nun Türkmen aşiretleri İran'a çekildiklerini tekrar edelim.
Sayfa 234 - Kronik Kitap, 1. Baskı: Mart 2017, İstanbul
Bu sömürge düzeni nasıl ortaya çıktı? Avrupalı yazarlardan çoğuna sorarsanız, suçlu ya islamiyettir ya da Türklerin göçebeliği ve barbarlığıdır. Asya Üretim Tar­zı taraftarlarının bir kısmı da, tezlerini çok daha ince tah­lillerle destekleseler bile, bu kafileye katılmaktadırlar. Onlar da, kendi iç evrimi ile daha ileri toplum biçimlerine
Ermenilerin bu isteklerini haklı gösterecek tarihi hiçbir hakları yoktur. Osmanlılar doğu illerini Ermenilerden almadılar. Ermeniler ise Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan bugüne kadar sınırlarının güvenliği ve bağımsızlık konusunda hiçbir çaba harcamadılar. Osmanlılara sığınmış olan bu halk, iyi kabul ve daima vatandaş muamelesi gördü.
Bu tartışmalarda ulusal kimlik talebinden 'mahcubiyet' duyulmasına en kararlılıkla karşı çıkanlardan biri, İsmail Beşikçi'dir. İsmail Beşikçi (doğ. 1939), bir "Türk" sosyolog olarak, Doğu Mitinglerinin Analizi (1967) ve Doğu Anadolu'nun Düzeni (1969) kitaplarıyla Kürt tabusunun kırılmasında büyük rol oynamıştır. İzleyen kırk yıl boyunca da, bu konudaki kitapları nedeniyle sürekli takibata uğrayarak, on yedi yıldan fazla hapis yatarak, düşünce özgürlüğü üzerindeki -özellikle Kürt 'realitesiyle' ilgili düşünce üzerindeki- baskının timsali olacaktır. Beşikçi, Doğu Anadolu'nun Düzeni'nde, buradaki geri kalmışlık sorununu ilgili iktidarların ihmaline ve "Ortaçağ kalıntısı" yapıların mevcudiyetine bağlamanın, görüntüyle oyalanmak demek olduğunu savunmuştur. Ona göre, merkezî otorite, feodalizmi kasten tasfiye etmeyerek, feodal güçlerin Batı'daki egemen sınıflarla ittifakını temin etmiştir. Beşikçi sınıfsal analizin Doğu Anadolu'yu anlamaya yetmediğini, "etnik farklılaşmayı" hesaba katmanın kaçınılmaz olduğunu vurgular. Kürt halkının horlanmaya karşı tepkisinin devrimci potansiyeline değinir. Kitap, "devrimci aydınları" ırkçı-faşist şartlanmalardan uzaklaşarak etnik farkın gerçekliğini tanıyan bir "halkların eşitliği" anlayışını benimsemek çağırır. Bu ilk kitabı, Beşikçi'nin 'mahcubiyet' zamanının eseridir. O, DDKO davası sürecindeki tartışmalarda, etrafındakilere millî kimlik savunusunda mahcubiyeti bırakmak gerektiğini telkin edecektir. Sosyalizme verilen önceliğin, Kürt ulusal hakları mücadelesinden taviz vermeye yol açtığı kanısındadır.
Sayfa 844Kitabı okudu
Reklam
Türk Ansiklopedisi'ndeki Hüseyin Nihâl maddesi ile çeşitli dergi ve gazetelerde O'nu tanıtan yazılarda san'atkâr yönü üç beş cümle ile geçiştirilir. Şâirliğine otuz seneden fazla bir zaman önce İbnülemin Mahmut Kemâl İnal temas ettiği halde hiç bir tenkitçi ele almamıştır. Romanları da şiirinin uğradığı âkıbete uğramış Türkçülüğü
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.