Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1992 senesinde, Teğmen çıktıktan sonra, bana emanet edilen 22 vatan evladı Erbaş/er ve bir Astsubayla, tim Komutanı olarak Mardin’in bir ilçesinde görevlendirilmiştim. bile bilmeden elini öptüğüm ve birkaç dakika sohbet ettiğim» seksenlik nur yüzlü bir dede: “Oğul, Halid Bey gibiler gelmedikçe daha çoook eziyet çekeriz buralarda” demişti. Bir
Ey cânım içinde câna düşmen Her nice ki düşmüşüm sana ben
Sayfa 230 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gözlerinin önüne düşen saçları, eliyle geri atarak sordu Zeynep: "Onu hâlâ seviyor muydunuz?" Ne kadar da kolay soruyordu. Onu seviyor muymuşum? Sevmek mi? Ona tapıyordum. O gönlümün kederi, sevinci, ruhumun gıdasıydı. Hayatımın anlamı, soluk alma nedeniydi. O benim delice tutkum, hiçbir zaman iyileşmeyecek yaramdı. Tatlı tatlı sızlayan, yeryüzünün en güzel yarası...
Sayfa 519 - Everest
***ŞIKŞIKIYYE HUTBESİ***
Andolsun Allah'a ki filân, onu bir gömlek gibi giyindi; oysa daha iyi bilirdi o, ben hilâfete nispetle değirmen taşının mili gibiydim; hilâfet benim çevremde dönerdi; sel benden akardı; hiçbir kuş, uçtuğum yere uçamazdı. Hilâfetle arama bir perde çektim; onu koltuğumdan silkip attım. Düşündüm; kesilmiş elimle hamle mi edeyim; yoksa bu
Hz. Ali
KIZILELMA Bir varmış, bir yokmuş, Tanrı’dan başka Kimseler yok imiş, yakın zamanda (Bakû’)da milyoner bir kız var imiş; Türklüğü çok sever, yurda yâr imiş; Adı (Ay Hanım) mış, hanlar soyundan;
Bir düzen kurmuşum, deliler gibi savaşmış, çılgınlar gibi çalışmışım. Çok ama çok zor elde etmişim pek çok şeyi. Aylarca uğraşıp yaptığın bir resmin yırtılması gibi, kurduğun binanın çökmesi gibi, büyüttüğün çiçeğin susuzluktan kuruması gibi, elime bir silgi alıp silemem her şeyi, silemem.
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Kendisine Sen ey şehrin yerlisi, cesur, kararlı mühür Sen ey inatçi kıskanç, alçak gönüllü ve hür Karanlık geceleri korkutsa da günahım Kızlar Kayası gibi dikilip kaldı âhım Sefere çıkanların tatlı rüyâsı mısın Rûhumun cellâdı mı, yoksa hülyâsı mısın Konuşursun, sözlerin dâre çeker canımı Susarsın, çâresizlik büyütür isyânımı Siyaha boyanınca,
She Left Home Ben seninle uzun bir araf yaşadım Ölümlere gittim geldim diyor. Sığmam dünya yüzünde bir yere artık. Nereden geçsem benim değil, kalamam bir yerde. O demiyor, ben diyorum. Demiyorum, yağmur diyor. Sana sarılmış kalmış ilk günüm ben. Böyle demişim o gün, bugün öyle diyor. O günden bir yağmur çiçeği, önümde duruyor. Bir davul sesi, bir davulun yıllarca titreşen sesi, düz duvardan düşürmüş beni. Tutunamamaklığım bundan, düşmüşüm, komadan, uzun uzun uzamış kollarım. Kola benzemiyor. Yerde yatan, komadaki, duvarda tutunmaktan düşen diyor; Ağlama balım, değmez hiçbir şey senin gözünden akan yaşa. Komadaki diyor; Ben hala sarılıyım beline senin. İstanbul n’ey sesi olmuştu o gün bugün üflüyor… Senin yüzün bende, senin yüzün bende. Hâlâ, diyor. Vurmalı vurmalı o sesler içime değiyor. Bir müzik parçası çalıyor içerde: İçimde bir parça; ne kopuyor ne ölüyor. Gitmek ölüm bana, kalmak haram. Adını bilmiyordum sonra öğrendim: She Left Home
Geri16
99 öğeden 91 ile 99 arasındakiler gösteriliyor.