Biz aynı yalnızlığı yaşamıyoruz. O, insanlardan kaçıyor, onlardan nefret ettiği çok belli; bense, dünyayı daha duru bir bakışla gözlemleyebilmek, belki de daha iyi anlayabilmek, daha iyi kucaklayabilmek için ondan uzak duruyorum.
Kapalı kapılar ardında yaşadıklarımız, kendimizden sakladıklarımız öylesine çoktur ki, bazen yazarak o çarpıcı duyguların etkisinden sıyrılmak isteriz. Bülent Bey de o hislerin esiri olarak, içerisine hapsettiği duygu ve düşüncelerini " Kapalı Kapılar Ardında " eserinde toparlamış.
Akıcı ve duru anlatımı ile kendi benliğine açtığı kapılar sayesinde düşüncelerine konuk olduğumuz yazarın, kendisine ve hayata karşı olan duygu ve düşüncelerini okuyoruz. Yer yer düşündüren ve okuyanı hüzne boğan sözleri sayesinde biraz felsefi biraz düşündürücü bir okuma sağlıyor.
Duru durağı olmayan okuma eyleminde Halil CİBRAN’ın satırlarına denk geldik. İyiki de denk geldik. Eser; El Mustafa isimli ana kahramanımıza Orfales halkının soruları ve El Mustafa’nın cevapları şeklinde ilerliyor. Eserin dili oldukça sade ve akıcı. İlk sayfadan itibaren kitabın sarmalına kapılıyoruz ve kullanılan doğa motiflerini, metaforları anlamaya çalışıyoruz. Bu da esere ayrı bir renk katıyor. Sayfalarda dini emareler bolca var çünkü Cibran eseri kaleme alırken İncil’in dilinden fazlaca yararlanmış ve de semavi dinlerin kült kurallarını bilgece işlemiş. Bazı cümleler, okurun kendisini ve içinde yaşadığı dünya düzenini sorgulamaya itekliyor. Lakin bu eylemi gerçekleştirirken ders verme, yön gösterme gibi bir çabaya girişmiyor. Bunun yerine okuyucunun kendi yörüngesini bulmaya yardımcı oluyor. Kitabın sayfalarında dolanırken Friedrich Nietzsche tadı geliyor damağımıza çünkü yazar Nietzsche’ye öykünmüş. Özgürlük, dostluk, suç, ceza, aşk, sevinç ve üzüntü gibi insanın özüne dair bilgilere çokça rast geliyoruz. Sayfa sayısı az fakat etkisi çok bir eser. Bitirdim deyip kaldırıp rafa konulacak bir kitap değil. Zaman zaman açıp bize iyi gelecek olan bölümleri tekrar okumalık bir eser. Kitapla kalın!
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,8bin okunma
Seni tanıyorum hikmet, bende ve etrafımdasın hep. Kitap beni çok üzdü aslında ama tarif edemediğim pek çok duyguyu tarif etmemi sağladığı için duygu karmaşası yarattı gene :)
Neden kendinle var olamadın? diye sormak isterdim Hikmet’e. Bu hayat bu kadar işte anlamadığımız hatta zamanla anlamaya çalışmayı bıraktığımız bir yer işte. Hayatında onca insan varken sevginin iyileştirici gücü seni niye bulmadı anlamış değilim, ama olsun,
Her şeye rağmen sevginin gücüne de inanırım.
Son sahneden hemen önce seni anlamayan hayatındaki herkese tek tek ne söylemek isterdin merak ettim ama hikmet.
Kitabı çok sevdim ve kesinlikle okunması gerekiyor. Yazdığım hiç bir kelime, hiç bir anlama gelmiyor.
“Duru ve saf olanı al, karışık ve bulanık olanı bırak.”
Bkz. İbn Düreyd, el-İştikâk, s. 146; ez-Zemahşerî, Esâsü’l Belâğa, s. 703; ez-Zemahşerî, el-Müstaksâ, 2/72; ez-Zebîdî, Tâcü’l-Arûs, 14/22 (k-d-r maddesi). Ayrıca yakın anlamlar için bkz. A’râf sûresi, 7/145; er-Rûyânî, el-Müsned 2/235; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ 8/165; el Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn 2/185.