Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ünlü psikiyatr Irvin D. Yalom, insanların yaşadığı pek çok ruhsal sorunun altında ölüm kaygısının yattığını söyler. Evet, doğru, belki bir grup insan için böyle olabilir bu; ama ben büyük çoğunluk için durumun tam tersi olduğuna, insanların sorununun çoğu kez kendisini ölümsüz zannetmekten kaynaklandığına inanıyorum. Özellikle de bazı kaygı bozuklukları ve depresif durumların altında yatan ana nedeninin ölüm korkusu değil, tam aksine "ölümsüzlük yanılgısı" olduğunu düşünüyorum. Örneğin, panik bozukluğu ve kalp krizi geçirme korkusu olan bir birey, sanki içten içe, eğer kalp krizi geçirmezse ölmeyeceğine, ölümsüz olacağına inanır gibidir. Bu nedenle bütün hayatı bununla mücadeleye adanmıştır. Hastalık bulaşma korkusu olan obsesif bir birey ise eğer "kirlilik ve mikrop"tan uzak durursa neredeyse kendisine artık hiçbir şey olmayacağını varsayar. Kanser olma korkuları olan bir hipokondriyak sanki o korktuğu kansere yakalanmazsa kendisine hiçbir şey olmayacağına inanmaktadır. Bu kişiler bütün yaşamlarını ve enerjilerini, varsaydıkları bu tehditle mücadeleye adarlar. Bunu savuşturduktan sonra yaşayacakları sonsuz bir hayat olduğu için kolaylıkla bugünlerini feda edebilirler.
Sayfa 282Kitabı okudu
Harika .d
“Tanrının varlığını sana ispatlayabileceğime dair bahse girerim.” “Yapamazsın işte.” “Peki o zaman.. Mümkün olan en kusursuz kusursuz kusursuz şeyi düşün.” “Tamam düşündüm, şimdi ne yapayım?” “Şimdi, bu kusursuz kusursuz kusursuz şey gerçek mi? Yaşıyor mu?” “Hayır, yalnızca zihnimin içinde.” “Ama eğer gerçek olsaydı daha kusursuz olmaz mıydı? Çünkü gerçekten gerçekten kusursuz bir şey, saçma, bayat ve hayal ürünü bir şeyden daha üstün olmalıdır. Böylece Tanrının varlığını kanıtlamış oldum. Lay lalay la lay lay. Tüm ateistler aptaldır.”
Reklam
‘‘Katil neye benzer Aysel? İnsanların yanılgısı da işte bu. Katilleri damgalı insanlar olarak hayal ediyoruz. Hâlbuki küçük bir kasabada yaşayan bir insan bile hayatı boyunca fark etmeden 16 kez katillerle karşılaşır, şehirde yaşayanları artık sen düşün. Aslında her insan katil olarak doğar. Onu baskılayan etik kurallar ve yasalardır. Yani bir canlı insansa katil de olabilir.’’
Pahalı olan iyidir yanılgısı
İnsanoğluyla ilgili en garip şeylerden biri sadece bir bedeli olana değer vermesidir.
Kalp, içindekini dışına sızdırır. Eğitim; kalbe yüklediği kavramlar, yöntemler, benimsenen inanç ve yaşam biçimiyle ona yön belirler. İletişim; genellikle sözlerle ger. çekleştirilir. Kısmen davranışlar da yüze gülümseme veya kızgınlık olarak yansır. Eleştiride mimiklerin ve el-kol hareketlerinin rolü olsa da sözel etki daha fazladır. O halde, sözün etkisi ve sonuçları iyi hesap edilmelidir. “On kez düşün, bir söyle” ya da “boğaz, dokuz boğumdur” diyen, sözün tartılarak söylenmesini öğütler. Sadece kelimelerin seçilmesi değil; onların, yürekten gelerek yüze yansıyan bir üslupla yani nezaketle söylenmesi de iyi bir yöntemdir. Nezaket, tüm ilişkilerde yüze ve yüreğe bir sıcaklık aktarımıdır. Selam ve merhaba diyerek açılan kapı, hal-hatır sormayla devam eder ve eleştiri yapılacaksa, bu ısınmanın oluşması beklenir. Dost acı söyleyebilir ama acıtarak söylememelidir. Çünkü yanılma payı her zaman mümkündür. Yanlış veya çelişki olarak görülen söz, görüntü, karar, seçim, sâvunma, suskunluk ya da kızgınlık, eleştiriyi yapanın yanılgısı da olabilir. Doğrudan eleştiriye geçmeden önce, konuşma ve anlamayla başlayacak adımlar atılmalıdır. Nezaketli başlangıç, sürecin devamını sağlar. İlk andaki kesin yargı doğru çıksa bile, bu yol tercih edilmemelidir. Ön yargı, hüküm haline getirilmemelidir. Ön yargının, nezaketle ortaya konulması da yanıltıcı sonuçlar doğurabilir. Kalbiyle bakanlar, temkinli bir duruşla; bilgiyi, olabildiğince incelikle sunarlar. Temkinli duruştan maksat, kesin yargı ve ön yargıyla davranmamaktır.
“Jacob, söylediklerini bir düşün yine. Sana bir kez daha hatırlatıyorum: insanlar seçer, kayırır, yardım eder, değer verir ve bir şeyler bekler. Ama ya Tanrı? Tanrı bu insani özelliklere sahip midir? Tanrı’nın bizim suretimizden olduğunu tahayyül etme yanılgısı hakkında söylediklerimi hatırla. Üçgenler ve üçgen şekilli Tanrı hakkında söylediklerimi hatırla. ”
Reklam
Kanıt şöyle ilerler: “Fakat gerçek dünyada var olmayan bir varlığın, bu gerçek yüzünden mükemmelliği eksiktir. O halde bir çelişkiye düşeriz ve çabucak anlarız ki Tanrı vardır!” Bu çocuksu iddiayı uygun bir dile, yani çocuk bahçesi diline çevir­ meme izin verin: “Tanrının varlığını sana ispatlayabileceğime dair bahse gi­ rerim.” “Yapamazsın işte.” “Peki o zaman.. Mümkün olan en kusursuz kusursuz ku­ sursuz şeyi düşün.” “Tamam düşündüm, şimdi ne yapayım?” “Şimdi, bu kusursuz kusursuz kusursuz şey gerçek mi? Yaşıyor mu?” “Hayır, yalnızca zihnimin içinde.” “Ama eğer gerçek olsaydı daha kusursuz olmaz mıydı? Çünkü gerçekten gerçekten kusursuz bir şey, saçma, bayat ve hayal ürünü bir şeyden daha üstün olmalıdır. B öylece Tanrının varlığını kanıtlamış oldum. Lay lalay la lay lay. Tüm ateistler aptaldır.”
"Tanrının varlığını sana ispatlayabileceğime dair bahse girerim." "İspatlayamayacağına bahse girerim ben de." "Peki o zaman... Mümkün olan en kusursuz kusursuz kusursuz şeyi düşün." "Tamam, şimdi ne olacak?" "Şimdi, bu kusursuz kusursuz kusursuz şey gerçek mi? Yaşıyor mu?" "Hayır, yalnızca zihnimin içinde." "Ama eğer gerçek olsaydı daha kusursuz olmaz mıydı? Çünkü gerçekten gerçekten kusursuz bir şey, saçma, bayat ve hayal ürünü bir şeyden daha üstün olmalıdır. Böylece Tanrının varlığını kanıtlamış oldum. Lay lalay la lay lay. Tüm ateistler aptaldır."
Sayfa 91 - KuzeyKitabı okudu
ELİF: Yüreğinin aynasını gördüm dupduru bir su gibi yanılgısı var yalanı yok gönlümü ona düşürdüm. DEDE KORKUT: Erdemini düşün. ( Elif Dede Korkut'a ayran sunar. Dede Korkut içince yüzünü buruşturur.) Çokça bekletmişsin, bu ayran ekşimiş. ELİF: Çokça bekletilen erdem de ekşir. Ben senin gölgende hazıra kondum erdeme. Ama durup duran erdem ne ola? Eylemsiz erdem ne ola?
John Adams: "İnsanlık tarihinin sahip olduğu kederlerin suiistimal edilmesinin en kötü örneğinin (yani İsa'nın çarmıha gerildiği haçın) iması bile beni neredeyse ürpertiyor. Bu acı makinesinin ne gibi felaketlere yol açtığını düşün!"
Sayfa 57 - KuzeyKitabı okudu
Reklam
Ölümsüzlük yanılgısı
Özellikle bazı kaygı bozuklukları ve depresif durumların altında yatan ana nedenin ölüm korkusu değil, tam aksine ölümsüzlük yanılgısı olduğunu düşünüyorum. Örneğin, panik bozukluğu ve kalp krizi geçirme korkusu olan bir birey, sanki içten içe, eğer kalp krizi geçirmezse ölmeyeceğine, ölümsüz olacağına inanır gibidir. Bu nedenle bütün hayatı bunula mücadeleye adanmıştır.
Sayfa 282Kitabı okudu
Ve budala tüm kalbiyle tanrı yoktur dedi. :D
Mümkün olan en kusursuz kusursuz kusursuz şeyi düşün.’ ‘Tamam düşündüm, şimdi ne yapayım?’ 'Şimdi, bu kusursuz kusursuz kusursuz şey gerçek mi? Yaşıyor mu?’ ‘Hayır, yalnızca zihnimin içinde.’ ‘Ama eğer gerçek olsaydı daha kusursuz olmaz mıydı? Çünkü gerçekten gerçekten kusursuz bir şey, saçma, bayat ve hayal ürünü bir şeyden daha üstün olmalıdır. Böylece Tanrı’nın varlığını kanıtlamış oldum. Lay lalay la lav lay. Tüm ateistler budaladır.’
Kuzey Yayınevi
Düşün Yanılgısı
Ah, düşlerim kaç kez, elle tutulur şeyler gibi dikilmiştir karşıma; gerçekliğin yerini almak değil, kendilerinin de gerçekliğe ne kadar benzediğini bana anlatmaktır dertleri; çünkü onları da reddetmekteyimdir, çünkü onlar ansızın dışarıdaki dünyadan fırlayıvermiştir, sokağın öbür başından birden çıkıveren tren gibi ya da gece vakti kim bilir ne anlatan, ansızın patlayıvermiş bir fıskiye, bir Arap yalellisini hatırlatan, biten günün tekdüzeliğinden koparak yükselen çığırtkanın sesi gibi.
Sayfa 18 - Can / EpubKitabı okudu
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.