1. Kitap okumak için ayrı bir zaman yaratmak yerine kitap okuyabildiğin bir hayat düzenle.
* Bir oturuşta bir kitap bitirmek zorunda değilsin. Boş boş durduğun her zaman yanında bulunan bir kitabı okuyarak geçirebilirsin.
2. Sadece tek bir türe bağımlı kalmak sana düşündüğün kadar faydalı olmayacaktır.
* Sadece roman ya da sadece tarih
Ömer Faruk Kılıç / Bir Aynanın İzinden
Sevginin gücünü fazlasıyla hissedeceğiniz, hayatlarımızdaki iyiliğin ve kötülüğün sebeplerine ayna tutacağınız, akıcı, düşündürücü ve farkındalık yaratacak bir hikayesi var kitabın. Aile, arkadaşlık ve aşkın verdiği sınavlar, ego ve kibirin yaşantımızdaki yansımaları, canımızı acıtan gerçekler, yaralarımızı
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Aşk hariç!"
Sevgili Galip,
Senin hikâyeni yazmak iğneyle kuyu kazmak kadar zordu, ancak seni anlamak ondan bile daha zordu. Kaleme alındığından beri hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi, pek çok akademik çalışmaya ilham oldun, seni sevenlerimiz de oldu, senden nefret edenlerimiz de. Seni büyük
Öncelikle şunu söyleyeyim: Konu çok hassas. Ki bu nedenle birçoğunuz bu konular hakkında konuşmaktan çekiniyor ve hiçbir şey söylemeden kitabı okuduğunuz gibi bırakıyorsunuz. Erkekler bu konular hakkında konuşmak konusunda kadınlardan daha da geride, kadınlar hemcinslerinin halinden anlamaya çalışsa da erkeklerin birçoğunda bu durum yok. Şimdi
Açık konuşmak gerekirse
Birinin büyümesini bekleyecek yaşı çoktan geçtim.
Çocukça tavırlar, ergence muhabbetler görmeye tahammülüm yok. Ben böyleyim/değişemem/aslında düşündüğün gibi değil palavralarına kanacak biri de değilim(sizde öyle olmayın.)
O zaman ben de böyleyim işine gelirse...
Herkes haddini de sınırını da bilmek zorunda!
Kimsenin sınırlarınıza müdahale edecek kadar seviyesizleşmesine müsaade etmeyin.
Sonunda kendini, sana ait olan ama başkasının yönettiği bir hayatın içinde bulman kaçınılmaz olur.
1984'ü YouTube üzerinden de yorumladım. Kitabı okumadan önce faydalı bilgiler edinebilirsiniz;
->> youtu.be/ZbCVXncwnvE_____________________________________________
Totalitarizmi iliklerinize kadar hissedeceksiniz!
Bu bir UYARI ve UYANDIRMA servisidir! Algılarınızı açınız!
Bir seçeneğiniz var ve bu seçenek size altın tepsi
Sorusunun cevabını bilsen de adımı söyleyemeyeceksin. Yüzüme sesime kokuma hasret kaldı ama bir an bile vazgeçmedi diyemeyeceksin. Beni en güzel O sevdi diye düşünecek ama bunu hiç kimseye söyleyemeyeceksin. Tüm imkansızları o başardı tüm güzel hayalleri bizim için okurdu çok cesurdu diye düşünecek ama bunu diyemeyeceksin. Keşke geri dönme ihtimalim olabilseydi diye düşünecek ama düşündüğün şeyden yaptıklarından dolayı utanıp vazgeçeceksin. Ben onu yarı yolda bıraktım diyemeyeceksin. Ben ona yapmamam gereken yanlışlar yaptım, Ben ona hayatı zindan ettim, Ben ona yaşarken nasıl ölünür bunu öğrettim diyemeyeceksin. Sabaha kadar konuşmak isteyecek ama tek kelime edemeyeceksin. Bazen Güleceksin hayatına güzel şeyler de girecek hatta belki başkaları da ama hiçbir şey sana beni unutturmayacak. Hayatına giren her şeye biraz bulaştım çünkü. Bir hastane önünden geçerken aklına ben geleceğim mesela. Hastane koridorları bile onun gibi kokuyor diye düşüneceksin. İçin gidecek bağıra bağıra haykırmak isteyeceksin ama tek kelime edemeyeceksin. Gitmek isteyeceksin sadece bu sokaktan değil bu yerden bu şehirden hatta bu ülkeden bile gitmek isteyeceksin. Belki de gideceksin de terk edeceksin içinde benim adımın geçtiği her şeyi. Kafanın içindeki her şeyi terk edip gitmek isteyeceksin. Ama gölgen kadar yakın olan beni her zaman karşında göreceksin. Gözlerimin içine bakamayacaksın. Özür bile dileyemeyeceksin her şeyi değiştirme fırsatın varken hiçbir şey yapmadığını söyleyemeyeceksin. Ve en kötüsü ne biliyor musun?
Hayatında iyi giden her şeyin kanseri bendim diyemeyeceksin. ++
biraz konuşmak istiyorum seninle.
etrafındakileri suçlayıp duruyorsun ya uzun zamandır:
aslında yoklar, sadece zihnindeler.
senin düşündüğün kadar varlar.
tıpkı dünya gibi...
onlar
o da sen yaşadığın sürece var.
Gün geliyor en yakınım dediğin insanın artık en uzağında olduğunu fark ediyorsun her ihtiyacında uçarak gittiğin beraber güldüğün beraber ağladığın her koşulda yanında olduğun insan artık senin mahvoluşunu uzaktan yabancı gözlerle izliyor tanıyamıyorsun gözlerini o eskiden sana sımsıcak bakan içini ısıtan kalbinin deli gibi atmasına yol açan gözlerin artık öyle bakmadığını görüyorsun sana sesindeki soğukluk içini ürpertiyor bazen öpmeye bile kıyamadığın insanın ağzından dökülen buz gibi sözleri yakıyor canını kabullenemiyorsun ondaki bu değersizliğini kendin için berbat bir durum olsa bile hep onun için en iyisini yapmaya çalışmıştın oysa bunca zaman nerede yanlış yaptığını düşünüp durarak geçiriyorsun günlerini o böylesine uzaktayken onsuz ve içten gülmek imkansız gibi geliyor değil mi yerine kimseyi koymadığın insanın gözünde varlığının bile bir değeri yok aslında kabullenemiyorsun belki ama öyle biliyorsun tüm gün nerede nasıl ne yapıyor kiminle diye düşündüğün insanın umrunda olmamak çok zor geliyor yorgun düşüyorsun beklemekten özlemekten bir süre sonra bir gün mutlaka döneceğini umsan da içten içe onsuzluğa alışman gerektiğini de biliyorsun hep.
Ey insan bu endişe niye? Sana gelen gamların daimi olmadığını farkına var. Şafak tohumları kendisini sonlandıracak karanlığın içinde değil midir? Senin için geçmiş bir daha gelmez bunu bilmelisin, yarınınsa meçhul, o halde dem bu demdir iyi değerlendir. Sakın unutma! Seni yaşayabilecekken, yaşayamadıkların bitirir yoksa elinde olmayan, hayal
Hacı Agalansak da mı Hacılansak, Hacılanmasak da mı Hacı Agalansak?
Efendim? Peki, peki yeterince anlaşılmadı farkındayım… Biraz daha açık olmakta fayda var...
Kitaba tam 35 alıntı yapmışım. Daha fazlasını pek ala yapabilirdim. 105 Sayfalık bir kitap nasıl bu kadar anlam yüklü olabilir, nasıl bu kadar halimizi ve ülkemizi anlatabilir size
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."