.
Beril(VerenGül); mahalledeki kuaförde çalışan, güzelliği ile dikkat çeken genç bir kız. Üvey babasının baskısından kaçmak isterken tanıştığı ilk erkeğe aşık olduğunu sanarak tuzağına düşer. Fehime’nin süslü laflarına kanarak kendini Hamza’ya teslim eden Beril, sonunda hayat kadını olur. İdil ise, ümlü bir doktor olarak kariyer yapmış ve Hancılar soyadını alabilmek için Evren Hancılar'la mantık evliliği yapmış biridir. Beril İdil'e göre daha yumuşak ve saf kalplidir. İkisinin de yolu bir dönem bir yerde kesişir.
Kitap aslında kadınların yaşantılarına dokunurken kişinin en başta kendine değer vermesi gerektiğini anlatıyor. Kendi seçimlerinin sonucunu gören kadınların yolun sonunda yaşadıkları pişmanlıkları konu ediniyor. Yaşamları, ortamları, kültürleri aynı olan kadınların kendi çizdikleri yolların ne kadar farklı olduğunu gösteren, seçimler üzerine, kadına dair bir roman “Veren Gül”. Yazarın akıcı kalemi ile farkındalık adına güzel bir eser ortaya çıkmış. Hayata dair hikayeler, derinden etkileyici yaşamlar anlatılıyor. Hayatın içinden kurgulanan romanda umut da eksik olmuyor. Bu yüzden de yaşamın içinden bir roman. Tavsiyemdir.
#VerenGül
^
^
#alıntı
Mutsuzluğundan bir dirhem nefes almaya çalışması ihaneti mubah kılar mıydı?
^
^
#özlemabutotluoğlu #sokakyayın #edebiyat #bloghemsire #roman 
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Okuma listemde tepelerdeki üçleme
Beckett'e göre, kimi öykülerinde ve şiirsel düzyazılarında betimlediği gibi, sonsuz bir “bataklığın” dibinde “önünü görmeden” ilerlemeye çalışan yersiz yurtsuz, malı mülkü olmayan bir “serseri” konumundadır insanoğlu... Ünlü “Beckett Üçlemesi”nin ilk romanı Molloy'un başkişisini yaşlanmış, bedensel açıdan yoksunlaşmış, ama yine de “göçebe hareketliliği” içinde bir “serseri” olarak görürüz. İkinci roman Malone Ölüyor'da ise artık yatağa bağımlı olan kahraman daha doğrusu anti-kahraman- bir yaşlılar evinin tek başına kaldığı odasında yatmakta ve yalnızca yazma edimini gerçekleştirebilmektedir. Elindeki —yontula yontula iyice küçülmüş— kurşun kalem bittiğinde yazamayacak ve bedeni cansız kalacak... Üçüncü kitap Adlandırılamayan'a geldiğimizde, görüyoruz ki yalnızca “bilinç” kalmış ortada. “Serseri”nin bedeni yokolmuş... Beckett, “ruh”un ölmezliği konusunu çoktan geride bırakmış. Ama “bilinç” ne olacak? Beckett bunu bilemiyor, bu yüzden de bilinç sürüyor. Ama bilincinin içinde dolaştığımız kişi yok artık, adı yok, adlandırılamıyor...
Samuel Beckett Yüz Yaşında/Ayşegül YükselKitabı okuyor
