Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Süfyân, Ebû İshak'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Onlar (selef-i salihin), zengin olmayı dini yaşamaya yardımcı olan bir husus olarak görürlerdi. "
Rivayet alimlerinin aldanması
Çünkü onlar, sünneti anlamaya ve mânâlarını düşünmeye hiç gayret sarfetmezler. Yaptıkları, sadece hadisleri nakletmekten ibarettir. Bunun da kendileri için yeterli olacağını zannederler. Nerede?! Bilakis hadisten maksat, onu anlamak ve mânâlarını düşünmektir. Hadis ilminde ilk önce hadisi dinleme, sonra ezber, sonra anlama ve amel etme sonra da
Reklam
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Nefahât’ta, ilk olarak 161'de (777) ölen Süfyân-ı Sevrî ile çağdaş Ebû-Hâşim-i Kûfi’ye sûfi dendiği ve ilk tekkenin, bir Hristiyan beyi tarafından Şam’a bağlı Remle’de kurulduğu bildirilm ektedir (terce- me, s. 86). Bu tekkenin kuruluşu hakkında da şöyle bir rivâyet var: Hristiyan beyi ava çıkmış. Yolda iki kişinin birbiri ne rastlayıp elele tutuşarak koçuştuğunu, oturup yanlarında ne varsa ortaya koyduklarını, yiyip içtikten, konuşup görüştükten sonra ayrıldıklarını görmüş. Bu hal pek hoşuna gitmiş. Orada kalanı çağırıp, giden adamı, evvel ce tanıyıp tanımadığını sormuş. Tanımadığını anlayınca peki demiş, neden birbirinize sarıldınız, oturup yemek ye diniz, konuştunuz? Adam, nereli olduğunu bile bilmem, fakat bizim yolumuz budur deyince, sizin buluşup toplandığınız yerler var mı diye sormuş. Olmadığını anlayınca size ben bir yer yapayım da orada buluşun demiş, ve Rem- le 'de onlara bir yer yaptırmış (aynı sahife). Bu rivayete göre sûfî ve tasavvuf sözleri, hicretin ¡kinci yüzyılında (VIII) meydana çıkmış
Yenilgiyle sonuçlansa da kazanmak!
Diyelim ki Hamas'ın İsrail'e karşı direnişi, sonucun yenilgi olduğunu bile bile kendisini ölüme atmaktan farklı bir tercih değil. Diyelim ki İsrail'i alt etmek ABD'yi alt etmekle mümkündür; ABD'yi alt etmekse mümkün değildir. Bu tarz pozitivist değerlendirmelerle "yenilmeyi "kaybetmek" sayanlar, "direnmektense, dilenmeli" diyor. Oysa "yenilmek"le "kaybetmek" arasındaki fark en az Uhud dağı kadardır. Uhud savaşında geri çekilen İslam ordusuna hitaben Ebû Süfyan şöyle demişti: "Neredesiniz? Gün Bedr'in intikamı günüdür. Bugün galibiyet nöbeti bizde." Hz. Ömer (r.a)'ın buna mukabelesi şöyle oldu: "Bizim ölülerimiz cennette, sizinkilerse cehennemde..." Yani yensek de kazanan biziz, yenilsek de!..
Sayfa 275Kitabı okudu
"Süfyan İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, uyacağım bir amel tavsiye et bana!" şu cevabı verdi: "Rabbim Allah'tır de, sonra doğru ol!" "Ey Allah'ın Resûlü dedim tekrar. Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?" Eliyle dilini tutup sonra: "İşte şu!" buyurdu." Tirmizi Zühd 61, (2412). Hadis No : 5873]
Reklam
"Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın."
Said b. Cübeyr (r.anh), Hendek Harbi'nde Medine'de idi. Olayı şöyle anlatır: Ebû Süfyan, Kureyş ve Kinanelilerle; Uyeyne b. Hisn, Gatafanlılarla; Tuleyha, Esedoğulları tarafıyla; Ebû A'ver ise Süleymoğulları ile birlikte geldiler. Kureyzaoğulları ile Allah Resûlü arasında yapılmış olan anlaşma, Kureyzalılarca tek taraflı olarak bozulmuş ve antlaşmayı bozan Kureyza Yahudileri, müşriklerin tarafına geçmişlerdi. Şu âyet onlar için nazil oldu: "O kâfir düşmanlara içeriden destek vererek hiyanet eden ehl-i kitaptan olan (Benî Kureyza'yı da) kulelerinden indirdi ve kalplerine korku saldı; neticede, bir kısmını öldürüp, diğer bir kısmını da esir aldınız." (Ahzâb, 33/26) Akabinde, Hz. Cibril beraberinde rüzgârla geldi. Efendimiz, Cibril'i görür görmez, 'Müjdeler olsun.' diye üç defa çığlık attı ve "Allah, onlara azap için rüzgâr gönderdi." dedi. Çok geçmeden, gelen rüzgâr evlerin çatılarını devirdi, kap kacakları savurdu, çadırların kazıklarını söktü ve her şeyi yerle bir etti. Neticede, hepsi başının çaresine baktı ve hızla bölgeden uzaklaştı. Allah, bu olayla ilgili olarak şu âyeti inzal buyurdu: "Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani birleşik ordular üzerinize saldırmıştı da, Biz onlara karşı, bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptığınız her şeyi görüyordu." (Ahzâb, 33/9) Hemen akabinde Allah Resûlü oradan döndü.
Sayfa 406Kitabı okudu
Meleklerin, şehit Hanzale'yi yıkaması
Mahmud b. Lebid (r.anh) anlatıyor: Amr b. Avf'ın kardesi Hanzale b. Amir, Uhud Savaşı'nda Ebû Süfyan ile karşılaşmış ve onu alt etmişti. Ebû Süfyan'ı tam öldürmek üzereydi ki, Ebû Süfyan'ın imdadına yetişen Seddad b. Evs, Hanzale'yi sehit etti,Allah Resûlü, Hanzale hakkında şöyle buyurdu: "Arkadaşınızı melekler yıkıyorlar. Ailesine sorun, durumu hakkında bilgi alın." Hanımı: "Hanzale'nin gusül etmesi gerekiyordu; ama çağrıyı duyar duymaz çıktı gitti." dedi. Allah Resûlü: "Demek meleklerin onu yıkaması, bu sebeptenmiş." buyurdu.
Sayfa 403Kitabı okudu
Kudüs'ün Müslümanlar tarafindan ilk defa iskánında rol alan en önemli şahsiyetler şehrin fethine katılan sahabedir. Bunlar arasında şehri Bizanslılardan teslim alan Halife Hz. Ömer'in Kudüs'e vali tayin ettiği Alkame b. Mücezzizi zikretmek mümkündür. Yine Kudüs'ün fethine katılan Bilal-i Habeşi ve Ebû Hüreyre ile Kudüs'te
Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullahradıyallahu anh şöyle dedi: - Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.
Reklam
Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: - Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.
Ebû't-Tufeyl Amir ibni Vasile el-Leysi
Ebu't-Tufeyl en son vefat eden sahabidir. Hz. Ali ye yakınlığı ile bilinirdi. Hz. Hüseyin in kanını yerde bırakmamak için Emevilere karşı yapı lan savaşlarda hep ön saflarda yer aldı. Hz. Ali döneminde onun yanında yer aldı. Hz. Ali'nin vefatından sonra Muaviye bin Ebi Süfyan ona Hz. Ali'yi ne kadar sevip özlediğini sordu. Şairliği ve güzel konuşmasıyla da bilinen Ebû't-Tufeyl şu cevabı verdi. "Hz. Mûsa'nın annesi. Mûsa'yı Nil'e bıraktıktan sonra onu nasıl özlediyse, ben de o haldeyim, belki ondan da çok hasret çekiyorum." Ebû't-Tufeyl 97 yaşında, hicretin 100. yılında (718) vefat etti. Allah ondan razı olsun.
Sayfa 55
Süfyân anlatıyor: Resûlullah'ın (s.a.v) yanında bir adamdan övgüyle bahsedilince Hz. Peygamber (s.a.v), "Ölümü hatırlamak babında nasıldı?" diye sordu. "Ölümü hatırlayan biri değildi" demeleri üzerine, Resûlullah, "Öyleyse bahsettiğiniz gibi biri değilmiş" buyurdu (Ahmed b. Hanbel, Zühd, s. 34-35. Keza İbnü'l-Mübarek, Zühd, s. 90; Ebû Nuaym, Hilye, 7/299)
(Tebe-i tâbiîn muhaddislerinden) Abdülhamid el-Himmâni şöyle dedi: (Tebe-i tâbiîn fakîh ve muhaddislerinden) Süfyân-ı Sevrî'ye: "Cihâd edeni mi yoksa Kur'an okuyanı mı daha üstün görürsün" diye sordum. Şu cevabı verdi: "Kur'an okuyanı daha üstün görürüm. Çünkü Nebiyy-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem, 'Sizin hayırlınız, Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenen ve öğretendir 'buyurmuştur. " (Buhârî, Fezailü'l-Kur'ân 21, nr. 5027.) (Ebû Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, VII, 65.) Düşman kapıya dayandığı zaman cihad etmek öncelik kazanır. Diğer zamanlarda ise Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenen ve öğretenlerin daha üstün olduğu anlaşılmaktadır.
678 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.