Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bir saat düşünmek bir yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır."(1) Fakihânî "Fikru saatin..." lâfzıyla zikretmiş ve demiştir ki: Bu (hadis değil), Sırr-ı Sakatinin sözüdür. İbn Abbas ve Ebu'd-Derda: Bir saat fikir, bir gece kıyamdan hayırlıdır, dediler. Bunu Hattabî nakletti ve Suyutî Cami'inde "Bir saat fikir,
Sayfa 289 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Ebu'd-Derda radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittiğini rivayet etmiştir: "Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah da onu cennete götüren bir yola sokar. Kuşkusuz melekler, yaptıklarından duydukları hoşnutluktan dolayı ilim talabelerine kanatlarını serer; göklerdeki ve yerdekiler hatta sudaki balıklar âlim için af talep ederler. Alimin abide olan üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Muhakkak ki âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler altın ve gümüş miras bırakmış değillerdir. Onlar miras olarak yalnızca ilmi bırakmışlardır. Onu elde eden, muazzam bir pay elde etmiştir. " Ebû Davud, Ilim 1: Tirmizi, İlim 19. Elbâni bu hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
Reklam
Ebu Derda buyurdu: “İmanın zirvesi, hükme karşı sab- retmek, kadere rıza göstermektir."
Ebu'd-Derda, "Şeytanın dürtülerini bilmek, kişinin ilim seviyesini gösterir." der. Yani bir dürtünün ne zaman ve nerden geldiğini bilmek bir ilimdir. Kul, bu konuda Rabbinden bir ilim olarak sadece O'nun rızâsı için yapılan ihlâslı ve saf amellerin kabul edildiğini, nefis ve şeytanın da onu, amelleri boşa çıkaracak işlere davet ettiğini anlayınca, dikkatli olur ve bilinçli hareket eder. O zaman kendisine bir duygu gelince bunun riyâ olup olmadığını anlar.
Ebu'd- Derdâ r.a der: "Her insanın durumuna göre aklında bir derece noktanlık vardır. Çünkü fazladan bir dünyalık elde ettiğinde hemen sevinip neşelenmeye başlar. Halbuki günler ve geceler akıp gitmekle ömrünü törpüleyip bitirmektedir. O ise bundan bir üzüntü duymamaktadır. Ey insanoğlu yazıklar olsun sana! Azalan ömre artan malın ne faydası olur ki!..."
Şikâyetin nedir ey Ebu'd-Derdâ? Günahlarımdan şikâyetçiyim. Canın bir şey istemiyor mu? Canım cenneti istiyor! Sana bir hekim çağıralım mı? Aslında beni yatağa düşüren hekimdir
Sayfa 226Kitabı okudu
Reklam
Âşık mâşuku için her türlü acıya ve sıkıntıya severek katlanır, hatta bundan manevi bir haz duyar. Ebu'd Derdâ "İmanın zirvesi, her türlü hüküm karşısında sabır ve kadere rızadır” der (Gazali, İhya).
Ebü'd-Derdâ'nın (r.a) , "Rabbim Tebâreke ve Teâlâ ile. karşılaştığımda en çok korktuğum şey. Onun şöyle demesidir: Evet biliyordun. Fakat bildiğinle ne kadar amel ettin'"
Ebu Derda (r.anh) oğluna dedi ki: Ey oğlum! İnsanlarda gördüğün her şeye gözünü dikme. Çünkü kim insanlarda gördüğü her şeye gözünü dikerse hüznü artar, öfkesi dinmez. Kim Allah'ın onun üzerindeki nimetlerini yalnızca yemeğinden ve içeceğinden (ibaret) bilirse, ameli az ve azabı hazır olur.
Sayfa 120
"Dünyaya sarılanın dünyası yoktur." -Ebu'd Derdâ
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Bir gün bir adam Ebü'd-Derda hazretlerine (radiyallahu anh) gelip der ki: - Yâ Ebü'd-Derdâ [radıyallahu anh], benim büyük bir hastalığım var. Bana öyle bir ilaç söyle ki hastalığımdan kurtulayım. Ebü'd-Derda [radıyallahu anh], - Hastalığın nedir? diye sordu. Adam, - Benim gönlümde gerçekten dünya muhabbeti var. Gönlüm kararmıştır. Abdestimin, namazımın nurundan eser yok. Zikirden, tesbihten, ibadetten zevk almıyorum, dedi. Ebü'd-Derda [radiyallahu anh], - Bu hastalık bütün hastalıkların başıdır. Bunu hemen tedavi et. Yoksa bu hastalığın sonunda imansız gitmek vardır, diye cevap verdi. Adam, - Yâ Ebü'd-Derdâ, ben ne yapayım, diye sordu. Ebü'd-Derdâ [radıyallahu anh], - Hastaları sor, cenaze namazlarına katıl. Sürekli bunlara devam edersen hastalığından kurtulursun, dedi.
Hz. Ömer zamanında fethedilen Kudüs'te Müslümanlara ait ilk ilmi faaliyetler yine bu dönemde başlatıldı. Hz. Ömer, Suriye halkına dinî eğitim vermesi için birçok muallimi bölgeye gönderdi. Bunlar arasında Ubåde b. Samit Muâz b. Cebel, Ebu'd-Derdâ ve hanımı Ümmü'd-Derdå el-Vassâbiyye Kudüs'teki eğitim faaliyetlerine öncülük ettiler.
Subhanallah! Sanki bugünü görür gibi anlatmış.
Ebu'd-Derdâ, bir gün şöyle seslendi: "Ey Şamlılar! Haya etmez misiniz siz? Yiyemeyeceğiniz miktarda mal biriktiriyor, içinde oturmayacağınız binalar inşa ediyorsunuz. Tûl-i emellerle (geleceğe dair yapılan şahsi planlarla) oyalanıp duruyorsunuz. Sizden öncekiler de servet biriktirir, onu muhafaza eder, tûl-i emelle oyalanır ve sağlam binalar yaparlardı. İşte görüyorsunuz; onların servetleri gitti, emelleri boş kuruntulara, evleri de birer mezara dönüştü. Âd kavminin Aden ile Umman arasında istifledikleri mallara ve evlatlarına bakın; ibret alın. Şimdi, bu Âd kavminin bıraktığı şeyleri iki dirheme benden kim satın alır?"
Sayfa 392Kitabı okudu
Kalbin Dağınıklığı
Ebü'd-Derdâ'nın dilinden düşürmediği bir duası var, o öyle bir dua ki bizim de o duayı yapmaya çok ihtiyacımız var. Ne diyor biliyor musunuz? "Allah'ım! Kalbimin dağınıklığından sana sığınırım!" Talebeleri merak ediyor ve soruyorlar: "Ey Ebü'd-Derdâ! Kalbin dağınıklığı ne demektir?" Diyor ki: "Her vadide malım olsun düşüncesidir, her işte parmağım olsun arzusudur." Bugünün insanın en önemli hastalıklarından biri bu değil mi? Her işi yapma arzusu ve hiçbir işi yapamama gerçeği, çok şey yapma isteği ve bunun getirdiği dağınıklık...
942 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.