Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İslam'da örtünme geleneğinin başlaması
İslamda örtünmenin nedenini Sayın Prof. Dr. Neşet Çağatay, Bilim ve Ütopya dergisinin Ocak 1996 sayısında şöyle açıklıyor: "Müslümanlar Mekke'den Medine'ye karılarıyla birlikte geliyorlar. Mekke ve Medine arası 450 kilometre. Birbirlerini hiç tanımıyorlar. Mekke'de olduğu gibi Medinelilerde de cariye var. Onlarda da cariye mal. Satarsın, yatağına alırsın, mal ne ise onu yaparsın, Medineliler hür kadınlara sataşmaya başlıyor. Ömer kızıyor, yapana niye yaptın?' diye sorunca 'onu cariye zannettim' diyor. Çünkü, Mekke'de belirli bir kıyafet kuralı yok, fakat Mekke'de kim cariye kim hür biliniyor. Hür kadınlara sarkıntılık eden veya tecavüz eden olursa kan gövdeyi götürüyor. Medine'de hür kadınlara da sarkıntılık başlayınca Ömer, Muhammed'e 'Allah'a dua et, bu hürlerle cariyelerin arası belli olsun' diyor. Böylece hür kadınların başı örttürülüyor. Cariyelere örtmek yasak. Eğer hür kadın gibi başını örtmeye kalkarsa dövülür. Roma ve Yunan çağındaki kadın heykellerinin birçoğunun başında örtü görülüyor. O çağlarda da başı örtülü kadınlar namuslu sayılırmış. Hıristiyanlıkta bu gelenek rahibelerde sürmektedir. Sümer mabet fahişeliğini simgeleyen başörtüsü, çeşitli çağlarda ve ülkelerde kendilerine göre yorumlanarak İslamiyete kadar gelmiş. İslamiyetin başlarında hür kadınların cariyelerinden ayrılması için uygulanan bu gelenek, cariyelik kalkınca erkekten kaçma şekline dönüştürülmüştür. Buna karşın erkek olmayan yerde Kur'an okunurken, dua edilirken başın örtülmesi, örtünün Sumerdeki dinselliğinin bir devamıdır."
Sayfa 227Kitabı okudu
"Bir toplum kendilerinde bulunan özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez." (Ra'd,11) "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı kaldırmaz. " (Muhammed,7) "Eger sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez." ( Âl-i İmran,120)
Sayfa 20 - Zafer ve iktidar vaad edilen nesilKitabı okudu
Reklam
Olmazsa Olmaz Olan İki Hususiyet...
Tüm bu şüphelerin zihinlerden silinebilmesi için İbrahim Milleti’nin iki hususiyeti üzerinde durmak istiyorum. Şöyle ki: Birincisi: Tağutlardan ve Allah’tan başka kendisine ibadet edilen sahte ilahlardan uzak durmak ve bunları inkar etmek. Bu asla ertelenemez ve geciktirilemez. Bilakis yolun başından itibaren açıkça uygulanması ve ilan edilmesi gerekir. İkincisi: Eğer üzerinde bulundukları batılda ısrar ederlerse bizzat müşrik toplulukların kendisinden uzak durmaktır. Bu iki hususiyet ile ilgili açıklamaya gelince, şöyle ki: Birinci hususiyet, Allah’tan başka kendisine ibadet edilen bütün tağutları inkar etmeyi kapsar. Bu tağutlar ister taştan yapılan putlar olsun, ister güneş, ay, kabirler, ağaç veya beşerin koymuş olduğu kanunlar ve yasalar olsun, bunların tamamından uzak durmak gerekir. İbrahim Milleti ve nebi ve rasullerin daveti, yolun en başından itibaren, kendisine ibadet edilen tüm bu sözde ilahların açık bir şekilde inkar edilmesini, bunlara karşı düşmanlığın ve nefretin açığa vurulmasını, değerlerinin küçümsenmesini, itibarlarının ve konumlarının düşürülmesini, sahteliklerinin, noksanlıklarının ve kusurlarının ortaya çıkarılmasını gerektirmektedir. Bütün nebiler, topluluklarını davete şu sözlerle başlamışlardır: “Allaha kulluk edin ve Tağut'tan sakının.” (Nahl/36)
Sayfa 25 - 26 / Beyaz Minare Kitap
Amin
Etrafını saranlara şöyle dedi: -Ey kardeşlerim! Eğer bir şeyden çok korkuyorsanız Allah'a sığının. Ve şöyle deyin: "Ya Rahmân, gökten inen ve oraya yükselen şeylerin şerrinden, Allah'ın yerde yarattığı ve yerden çıkan şeylerin şerrinden, gecenin ve gündüzün fitnelerinin şerrinden sana sığınırım." Dua bitince herkes "âmin" dedi.
"Bütün hamdler Allah'a mahsustur. "
Hamd kelimesi genelde "𝗼̈𝘃𝗴𝘂̈" olarak tercüme edilmektedir. Lakin Arapçada övgü anlamına gelen iki kelime daha vardır: 𝗠𝗲𝗱𝗵 ve 𝘀𝗲𝗻𝗮̄. Ancak bu kelimelerin her birinde ince ayrımlar vardır. 1. Hamd kelimesinden farklı olarak medh, cansız varlıklar için de kullanılabilir. Mesela, eğer bir arabayı veya güzel bir gün batımını överseniz, bu
Allah'ım sen bizi bu pislikten muhafaza et.
Bakara 275. Faiz yiyenler(kabirlerinden) şeytan çarpmış kimselerin cinnet nobetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların alım satım tıpkı faiz gibidir demeleri yüzündendir. Halbuki Allah alim satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. 278. Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. 279. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun.
Reklam
Özellikle babasının meşhur serveti, her servet avcısını çekerdi. Ancak görücülere Mihrihan Hanım oğullarının neci olduğunu sorar, "Katip" cevabını alınca "Oh! Cebi delik!" der, "Asker" cevabını alınca "Yarım kunduralı" der, "Hoca" cevabını alınca "Sarımsak başlı" der. Özetle her biri için bir kulp uydurup Allah korusun, eğer görücüler, "A hanım kızım! Niçin böyle söylüyorsunuz? Oğlumuz şöyledir böyledir" diyecek olursa bir püsküllü kahkaba koyuverip "Oh, kalmış kalmışım da sizin oğlunuzamı kalmışım hanım! Oğlunuza başka yerden kız arayın" diye kalkar, yürüyüverirdi.
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Yazıklar olsun ey âdemoğlu! Senin Allah ile savaşmaya gücün yeter mi? Şüphesiz kim Allah'a isyan ederse, O'na savaş açmıştır. Allah'a yemin ederim ki, elbiselerinin çoğu yün olan Bedir ashabından yetmiş kişiye yetiştim. Eğer siz onları görseydiniz, 'Bunlar delidirler' derdiniz. Şayet onlar sizin iyilerinizi görselerdi, 'Bunların (gerçek İslam'dan) nasipleri yok!' derlerdi. Eğer kötülerinizi görselerdi, 'Bunlar hesap gününe inanmıyorlar' derlerdi. Öyle insanlara yetiştim ki, dünya onların gözünde, ayaklarının altındaki topraktan daha basitti.
Psikolojik savaş: Batılılar, psikolojik savaş istatistiklerini de kullanarak adete güç gösterisi yapmaktadırlar. Onlarla başa çıkabilmek için güçlü bir iman, sabır ve takvaya sahip olmamız gereklidir. Yüce Allah:" Size bir iyilik dokunursa,bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur,Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır. (Âl-i İmran,3/120) buyurmuştur.
Sayfa 49 - Müslümanlardaki Yenilgi PsikolojisiKitabı okudu
Projektör.
Fudayl bin Ca'fer'den (rh) rivayet edilmiştir: Hasan-ı Basrî (rh), İbni Hubeyre'nin yanından çıktı. Kapıda kurrâların dizilmiş olduğunu gördü. "Burada oturmanızın sebebi ne? Bu kötü kimselerin yanına girmek mi istiyorsunuz? Allah'a yemin olsun ki onların (vali erkânının) meclisi, hayırlıların meclisi değildir. Siz firkalara bölündünüz, Allah da sizin ruhunuzla bedenlerinizin arasını ayırdı. Saray kapılarında ayak sürüdünüz, el etek öptünüz ve şuurunuzu kaybettiniz. Siz Kur'an'ı aşağıladınız, Allah da sizi zelil kıldı. Allah'a yemin olsun ki, eğer idarecilerin sahip oldukları makam ve paraya rağbet etmeseydiniz, onlar sizin eteğinize yapışır, ayaklarınıza gelirlerdi. Allah, uzak olmak isteyeni en uzağa atar." dedi.
Reklam
İsrailiyyat'ta vardır: "Bir abid uzun bir zaman Allaha iba- det ederdi. Bir gün bir kavim kendisine gelip dediler ki: "Şu- racıkta bir kavim vardır. Allaha değil, orada bulunan bir ağaca tapıyorlar." Bunun üzerine abid öfkelenip baltasını omuzuna aldı. Ağacı kesmek içir yola koyuldu İblis ihtiyar bir şahıs sure- tinde önüne
" Her şeyi duydum ! Doğrusu , esaslı bir vaaz verdin... Kızlar, evleneceği erkeğin dindar olup olmadığını çok merak ederler. Sebebini de söyleyeyim mi : Eğer Allah'a itaat ediyorsa , bana da itaat eder diye düşünürler!.."
Hayallerinin, özlemlerinin ve herkesin peşinde olduğu Kafdağı'nın ardındaki o ''meşhur'' hazinenin izini sürerken, aslında aşılması gereken tek Kafdağı'nın kendi nefsi olduğunu fark eder. Eğer ki inşa ettikleriniz sarsılıyorsa... Eğer ki hayatınızdan vazgeçilmez sandıklarınız uzaklaşıyor, ''kayıp'' sandıklarınız artıyorsa... Bilin ki ''aslınıza'' hicrettesiniz ve giden herkes ve her şey, sizin HAZİNENİN TEK SAHİBİ ALLAH'A, ''tek hakikate'' kanatlanıp uçmanıza yük olan ağırlıklarınızdır. Bırakın. Bırakın gitsinler. Rüzgar ve ruh birbirine benzer. Eğer kendinizi onun nefesine, ruhuna bırakırsanız o size yeni kanatlar verir ve kanatlarınız altındaki rüzgâr olur. Çünkü onun her şeye gücü yeter.''
Sayfa 144Kitabı okudu
Hasılı Yunus ,bu huşu meselesini fazla büyütme,zamanla geçer.Eğer lisanın çok fazla sürçer,şeytan seninle oynar ve namazınla senin arana girerse Allah'a sığın.Sahabedeb Osman b.Ebi As der ki:"Resulullaha (a.s) 'Şeytan benimle namazım arasına girdi ve okumamı yanılttı.' dedim.Bana dedi ki:'O ,Hanzep adında bir şeytandır.Onu hissettiğinde Allah'a sığın.Euzu Besmeleyi oku ve sol tarafına hafifçe tükür.'Söylediğini yaptım,Allah onu benden defetti."
Sayfa 77 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
Eş'as b. Eslem der ki: Hz. İbrahim (as), Azrail (as)'a sorar. Bu meleğin biri yüzünde ve diğeri de ensesinde olmak üzere iki gözü bulunuyordu. "Ey Ölüm Meleği! Eğer adamın birisi doğuda ve biri de batıda iken, her ikisinin de ölümü aynı an ve dakikaya rastlarsa, sen nasıl hareket ediyorsun? Bir yerde vebâ salgını baş gösterdi, bir yerde iki ordu karşı karşıya çarpışıyor, sen bu durumda ne yapıyorsun?" Azrâîl (as), Hz. İbrahim (as)'e şu cevabı verir. "Ruhları, 'Allah'ın izniyle gelin!' diye çağırırım. Onlar da hemen gelip elimin iki parmağı arasına giriveriyorlar. Yeryüzü önümde âdetâ bir yayvan bir leğen gibi durur. Ondan dilediğimi alırım."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.