Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şehitler köprüsü, Fatih Sultan Mehmed köprüsü, Osman Gazi köprüsü, Yavuz Sultan Selim köprüsü... Biraz empati yaptım da, eğer bir İslam düşmanı olsaydım, şu isimleri duyunca ben de kudururdum! Devlete şirk koşan FETÖ'ye, devletin neler yaptığını gördünüz! "İslam devletine karşıyım" diyerek Allah'a şirk koşan Kamalizm yaranıcısı sahte hocaya da Allah'ın neler yapacağını göreceksiniz... Bugün asli vazifemiz, son 100 yılda cahil bırakılmış olan bu millete, acilen din ilimlerini öğretmektir. Bunun eğitimini hızlı bir şekilde veremezsek, bizim çocuklarımızı alır, zihinlerini doldurur ve birer canlı bomba olarak yine bize karşı kullanırlar... "…ve lâ taktulû enfusekum. – Kendinizi öldürmeyin!" (Nisâ 29) Fetö'yü bahane ediyor, cemaatleri eleştiriyor! Hasan Sabbah'a bakıyor, Ahmed Yesevi'yi eleştiriyor!! "Semih Terzi de asker, Ömer Halisdemir de asker" diyor!!! Tek kelimeyle sahtekarsınız... Abdülaziz Bayındır, X Men’deki Wolwerin gibi! Hiçbir reddiyemiz acı vermiyor. Deliller, bi kulağından girip öbür kulağından çıkıyor; hiç değişim yok! Kur’an’ı tahrif yoluna adanmış, hastalıklı bir ruh hali...
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
Reklam
Elza Kungayeva ve Salman Raduyev'in şehit edilmeleri
En ünlü Federal dava, Rus Savunma Bakanlığının 160. Tank Alayının komutanı olan Albay Budanovun davasıydı. Budanov, Putinin Devlet Başkanı seçildiği gün olan 26 Mart 2000 tarihinde, anne ve babasıyla, eteklerinde Budanovun alayının geçici olarak konuşlanmış olduğu Tangi-Çu köyünde yaşayan, on sekiz yaşında bir Çeçen kızı olan Elza Kungayevayı
Macide’nin Ömer’e mektubu
"Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin... Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim... Emine teyzelerin evinden çıkıp senin arkana takılarak geldiğim günden beri bunun böyle olacağı hakkında içimde garip bir korku
Sayfa 226Kitabı okudu
( kitabın ozeti niteliğinde) “-mustafa mond üçüyle de el sıkıştı; fakat konuşmasına vahşi'ye hitap ederek başladı. "demek uygarlıktan pek hoşlanmadınız, bay vahşi," dedi. vahşi, denetçi'ye baktı. kendini yalan söylemeye, kabadayılık taslamaya, somurtkan bir biçimde tepkisiz kalmaya hazırlamıştı; fakat denetçi'nin yüzündeki güleryüzlü
Sayfa 225
".... Sabah kalktıktan hemen sonra sessizlik sığınağına git. Sakince otur ve odaklan. Sonra kendine şu soruyu sor: 'Eğer bugün benim son günüm olsaydı ne yapardım?' Burada anahtar bu sorunun gerçek anlamını yakalamaktır. Zihninde yapacağın her şeyin, arayacağın insanların ve keyif alacağın anların listesini yap. Bu şeyleri büyük bir enerji ile yaptığını canlandır. Ailene ve arkadaşlarına nasıl davranacağını hayal et. Hatta bu gezegendeki son günün olsaydı sana tamamen yabancı olan kişilere nasıl davranacağını da kafanda canlandır. Sana daha önce söylediğim gibi, her gününü son gününmüş gibi yaşadığında yaşamın sihirli bir hale dönüşür. Beni de Işık Saçan Yaşam ritüellerinin yedincisine getirir; Müzik Ritüeli." .... ".... Bilgeler yaptıkları müziği seviyorlardı. Tıpkı güneş gibi o da spiritüel bir destek sağlıyordu. Müzik onları güldürüyor, dans ettiriyor ve şarkı söylemeye itiyordu. Senin için de aynı etkiyi gösterecektir. Asla müziğin gücünü unutma. Her gün müzikle bir miktar zaman geçir; bu işe giderken arabada yumuşak bir müzik dinlemek bile olabilir. Kendini üzgün veya yorgun hissettiğinde biraz müzik dinle. Bu, benim bildiğim en iyi motive edici eylemlerden biri."
Reklam
İyi bir kitap
Mehmet Akif Ersoy İstiklal marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy… “Kahraman Ordumuza” başlığı ile kurtuluş savaşından çıkmış bir millete bu adla şiirini hediye etmişti. Şiirini safahat adlı kitabına koymamıştı. Bunun nedeni kendine sorulduğunda: “Bu benim değil, milletimin malıdır.” Diyordu. Bu marşı yazan şair, sadece yazmamakla kalmayıp bunu bir
“Sabah kalktıktan hemen sonra sessizlik sığınağına git. Sakince otur ve odaklan. Sonra kendine şu soruyu sor: 'Eğer bugün benim son günüm olsaydı ne yapardım?' Burada anahtar bu sorunun gerçek anlamını yakalamaktır. Zihninde yapacağın her şeyin, arayacağın insanların ve keyif alacağın anların listesini yap. Bu şeyleri büyük bir enerji ile yaptığını canlandır. Ailene ve arkadaşlarına nasıl davranacağını hayal et. Hatta bu gezegendeki son günün olsaydı sana tamamen yabancı olan kişilere nasıl davranacağım da kalanda canlandır. Sana daha önce söylediğim gibi, her gününü son gününmüş gibi yaşadığında yaşamın sihirli bir hale dönüşür.
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
55 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.