Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlkokulun dördüncü sınıflarından lisenin son sınıfına kadar dersleri birbiri üzerine yığıyor ve herbirini döne döne tekrar ediyoruz. Gaye bu dersleri unutmamak veya tekrar tekrar hatırlamak mı, yoksa bu derslerin herbirinin yardımiyle zekâyı başka sahalarda işlemek mi? Bu bilinmediği için tekrarlar zarurî görülüyor. Sanki gaye, insanlığın bütün tarihini öğretmekmiş veya milletimizin edebiyat tarihini başından sonuna kadar aynı tempoda tanıtmakmış gibi, bunlar ilkokulun dördüncü sınıflarından itibaren eşit parçalara bölünerek üç defa tekrarlanıyor. Acaba birkaç asır sonrakiler, o zamana kadar ilimlerin alacağı genişlik içinde hasıl olacak müfredatı bu sınıflara nasıl bölecekler? Acaba öğretim yıllarını on beş, yirmi, otuz, kırk seneye çıkarmak mı lâzım gelecek? İnsanın ömrü de acaba artacak mı?
Sayfa 87 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Peki eğitim ve öğretim neyi amaçlamalıdır? Kesinlikle değer verilmesi gereken şey işte budur ve bu konuda başarı sağlanırsa gelecekteki hiçbir şey için endişelenmeye gerek kalmaz.
Reklam
Bir yerde bedenen bulunan ve karşılıklı etkileşime geçen bireylerin enformasyona doğrudan muhatap olması durumu söz konusu iken, metin temelli ve bedensiz siber uzam ortamlarındaki dolayımlı etkileşimlerde, bilginin bağlamından kopması ve buna bağlı olarak da anlamın buharlaşması tehlikesi vardır. Bu bakımdan eğitimin kıtalar arası bir mahiyet
Muallimin çalışmasını idarî ve siyasî endişelerle kayıtlandırmak öğretim idealine dışardan emirle yön vermek istemek, onun yapısı bakımından hür olan şahsiyetini budamak, kı­sırlaştırmak ve ölüme mahkûm etmektir. Kültür ve maarif hayatında böyle bir sefaleti yaratmamak için öğretim ve eğitim çalışmalarında muallimin mutlak hürriyeti tanınmalı, sadece bu hürriyetin kötüye kullanılmaması devlet tarafından dışardan ve muallimin hürriyetini asla zedelemeden kontrol edilmelidir.
Sayfa 70 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Üniversitede araştırma ve öğretim birbirinden ayrılmaz parçalardır. Bilimsel araştırma yapanın duyduğu heyacan öğrencilerine geçerse, onlar da bilim heyacanı ile çalışırlar. Yoksa yalnız not için, sınıf geçmek için, çalışmakla gerçek bilgi edinilebilir mi?
Boratav ise savunmasında Atsız için şunları söylemektedir: Nihal Atsız'ın Cumhuriyet prensiplerine aykırı düşüncelerinin sadece fanteziden ibaret olmadığı, üniversite yıllarından sonra yavaş yavaş anlaşılıyordu. Nihal, etrafındakilerden ya tam bir alakasızlık ya da tam bir inkıyat görmeye alışmıştı. Ben, herhalde, onun karşısında münakaşa etmeye
Reklam
Böyle olmalıydı ama olmadı..
Biz her nasılsa özel bir eğitim gördük. Bunun sayesinde birtakım haklara sahip olduk , büyük makamlara ve memuriyetlere geçtik. Fakat ondan sonra ne yaptık ? Ne yapacağız ? UYUDUK! Evet sadece uyuduk! Eğitim ve öğretim gören insanların her biri halkı için ışık saçan birer fener olmalıydı.. İster dar bir sokağa , ister bir meydanlığa ya da kasabanın dışına konulmuş olsun , mutlaka bulunduğu yeri aydınlatmalıydı.
Millet ruhu ile bağları kopartılan bugünkü okul, millete insan yetiştirmek için değil, fabrikaya usta yetiştirmek için çalışıyor. Ruhsuz, idealsiz, inançsız bir öğretim gençliğe karakter yerine hü­ner verecek ve insanı elbette aşağı canlıların hizasına indirecektir.
Sayfa 40 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.