Elias'a göre : "Son tahlilde, ilgililerin, bizatihi tahakküm sisteminin hiyerarşik kılınmış yapısından dolayı, herkes tarafından bir yük olarak görülen bir törenselliğe itaat etmesini sağlayan, her zaman tehdit altında bulunan o güç, rütbe ve prestij için verilen mücadelenin gerekliliğidir. Grubu oluşturan kişilerden hiçbirinin bir reformu başlatma olanağı yoktu. En ufak reform girişimi, hem ilkel hem de gerilim yüklü yapılarda yapılacak en basit değişiklik, kaçınılmaz olarak bireylerin ya da ailelerin hak ve ayrıcalıklarının azaltılması ya da yok edilmesini söz konusu edebilirdi. Bir tür tabu, bu toplumun üst kesiminin böylesi ayrıcalıklara dokunmasını, hele de bunları ortadan kaldırmasını yasaklıyordu. Bu yöndeki her girişim, belki de haklı olarak, kendilerine bu hakları tanıyan yapıların, kurulu düzenin en ufak bir ayrıntısına dokunulduğu takdirde yıkılmasından çekinen geniş ayrıcalıklı kesimleri karşısına alırdı. Böylece hiçbir şey değişmedi.”?
Japonya'da da Fransa'da da, yaşama uygun olmadığını gördükleri bir eğitimin ürünleri karşısında düş kırıklığına uğrayan öfkeli aileler, tükenmiş gençler, işverenler, o mekanizmanın güçsüz birer kurbanıdır. Mekanizma ise, bizatihi o insanların, herkesin herkesle rekabeti yönündeki mantık tarafından yaratılmış ve ilerletilmiş kendi stratejilerinin birikmiş etkisinden başka bir şey değildir.