Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbn-i Teymiye, Mîlâdî 1268’de Harran’da doğmuştur. Önceleri, ilimde ileri seviyelere gelmiş; ehl-i sünnet i’tikadında iken daha sonra doğru yoldan ayrılmış bir kimsedir. Âlimlerin büyük çoğunluğu küfrüne fetva vermişlerdir. Hapiste ölmüştür. İbn-i Battuta, İbn-i Hâcer-i Mekki, İmâm-ı Sübki, kendi oğlu Abdulvehhab, İzzeddin bin Cema’a, Ebû Hayyan
° “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece, ‘iman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Cenab-ı Hakk, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. ” | Ankebut Sûresi
Reklam
Cân bula cânânını Bayrâm o bayrâm ola Kul bula sultânını Bayrâm o bayrâm ola Hüzn ü keder def' ola Dilde hicâb ref' ola Cümle günâh af ola
Avamın tevbesi günahlardandır; havassın tevbesi kusurlardandır. Hâssatü'l- havassın tevbesi ise gönlü, Gaybleri Bilen' in huzurundan uzaklaştıran her şeydendir. Her makamın tevbeye ihtiyacı vardır. Tevbenin de, samimi olmaması hâlinde başka bir tevbeye ihtiyacı olur. Recâ, (sonucunda) kendine güven ve aldanış ortaya çıktığında tevbeye ihtiyaç duyar; havf, (sonucunda) ümitsizlik ortaya çıktığında; sabr, endişe ve kaygı ortaya çıktığında; zühd, dünyaya ilgi esnasında; vera', ruhsatlara uyuduğunda ya da tamah uyandığında; tevekkül, tedbir ile ihtiyar ve rızka ihtimam fikri doğduğunda rıza, teslimiyet, kader tecelli ettiğinde onu beğenmeme ve hoşnutsuzluk gösterme durumunda; murakabe, zâhirde kötü edeb ve bâtında da kötü düşünceler esnasında; muhasebe, vakitler, Hakk' a yaklaştırmayan işlerde zayi edildiğinde; muhabbet, kalp Sevgili'den başkasına meylettiğinde; müşâhede, gönül, şahit olunan (Allah'tan) başkasına yöneldiğinde; ya da başka bir histe takılarak meşgul olup gönüllerin miracındaki ilerleyişte bir artış olmadığında. Bunun için, Peygamber Efendimiz sav, bir celsede yetmiş ya da 100 kere istiğfar ederdi. Samimi Nasuh bir tevbe 4 şeyi bir araya getirir. 1.dil ile istiğfar 2.bedenle o günahı terk etmek 3. Kalpte o günaha yönelik bir ısrarın olmaması 4. Kötü arkadaşlardan ayrılmak. İbn Acîbe Sufilerin El Kitabı Tasavvufun hakikatlerini görmeye yükseliş
Tasavvuf, kendisiyle sultanlar sultanının huzuruna gitmenin mahiyetinin bilindiği ilimdir. Bâtının bayağılıklardan temizlenmesi ve çeşitli erdemlerle donanması; Hakk'ın şuhûdu ile mahlûkattan kopmak ( fenâ) ve sonra varlıklara geri dönmektir(bekâ). Tasavvufun başı ilim, ortası amel, sonu da ikramdır. İbn Acîbe Sufilerin El Kitabı Tasavvufun hakikatlerini görmeye yükseliş
Cenâb-ı Hak'la dostluğu elde edenler. Namazla kötülükten, çirkinlikten muhafaza olanlar. Namazlarını beden ve gönül âhengi ile kılanlar. Secdelerde O'na yaklaşanlar. Cenabı Hakk'ın; "Secde et ve yaklaş!" (El-Alak,19) emrine gönülden uyanlar. İşte bunlar ebedi felâha kovuşanlar...
Sayfa 9 - Yüzakı Yayıncılık
Reklam
Hakk-ı Evvel'in Kalemi...
Nefislerimizin O'na nispeti, levhanın kaleme nispeti gibidir. Nefislerimiz soyut levha; O da ilimleri nakşeden kalemdir.
Sayfa 146Kitabı okudu
Zararını bilmediği için akrebe el uzatan çocuğa o anda serbestlik tanımak mı şefkattir, yoksa ona engel olmak mı? İşte biz de büyümüş çocukla­rız. Cenab-ı Hakk, arzu ettiğimiz ancak bize zararı dokunacak şeyleri elimizden alıp, yerine faydalı olanı koymaktadır. Bu faydalı şeyler bazen musibet, bazen hastalık, bazen de huzur­suzluk ambalajına sarılı olarak bize ulaşmaktadır.
. Gandhi, bir yazısında, “Tanrı ile adalet birdir; binaenaleyh adalet için çalışanlar ve âdil olanlar Tanrı'ya hizmet etmiş olurlar.” der. Dini, dünyadan el-etek çekmek mânasında anlayanlar vardır. Bunlar, cihan kana gark olsa istiflerini bozmazlar. Böylesi dindarlık miskinlik, korkaklık, mesuliyetten kaçma demektir. Gerçek dindar, Âkif'in bir şiirinde söylediği gibi: “Çiğner, çiğnenir, fakat Hakk'ı tutar, kaldırır.” .
Sayfa 147Kitabı okudu
Kamil olan Allah’ın ki Kemalat, Allah ve Allah’ın sıfatıdır. Bu sıfatla fanide görünen, fani olmuş kişide güzellik tesis edildiği gibi, Yaradana’da mükemmel aynadır. Âşık Olan Allah’ın, yaratığında görme sıfatıyla kendini seyretmesi, yaratılanın gönül evini temizlemesine bağlıdır. Allah, ruhani güzelliğin çirkinden arınmasını ister. Ruhani güzellik meydana çıkınca kulun görüşü her şeyi mükemmel görür. Çünkü gördüğü Hakkın Cemalidir. Fanilik durumunda Cenab-ı Allah’ın fiili cemalinin görüntüsünün Allah olduğunu görerek sarhoş olur. Her fiilde fail olanın faaliyetlerini Hakk kulun mazharında müşahede eder. Kul, Cenab-ı Allah’ın ebedi aşk ve zenginliğini yaşar. Fani olan kulda, Allah’ın tasarruf ettiği fiili durumla kalp evi temizlenir. Temizlenen o ev aranılan evdir. O evde bir var olan var ki adına Cemali Vahid derler. İşte bu bahsi geçen esma, güzelliğin timsalidir. EL VAHİD isminde mevcud olan yaradan zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan tektir. İşte buradan hareketle EL-VAHİD olan Allah’ın, bu üç tecellisine alabildiğince cümle halk, alabildiğine suç işleyip şirk yapmaktadırlar. Onun için ayette ifade edildiği üzere; “Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi”. (A’RÂF 179’dan) Meali: ‘’Biz insan ve cinlerin çoğunu cehennem ile müjdeledik ..
Reklam
Şâzelî yolunun büyüklerinden Şeyh Abdurrahman Ârif demiştir ki: "Sözün özü şudur: 'Hüve' lafzıyla yüce Allah'a işa ret edilmesi, Cenâb-i Hakk'ın nurları içinde kaybolmuş ve hakiki hüviyetin ne olduğunu gerçek mânada anlamış âriflere mahsustur. Ehadiyyet denizi onları çepeçevre sar dığından ve hakiki vücut önlerine açıldığından ârifler, yüce Allah'tan başka her şeyi gönüllerinden silip attılar. Ârifler, "O" denince sadece Allah'ı hatırlarlar; başka kimse akıl lanna gelmez. Çünkü gerçekte var olan ve işaret edile cek hakiki vücuda sahip olan, tektir ve o da sadece yüce Allah'tır. Her ne zaman "O" denilse, âriflerin aklına Allah gelir; zira onlar, diğer herkesi şuurlarından silip atmışlar ve bütün beşerî şekillerden fâni olmuşlardır. Onlar ilâhî tecel lileri seyre dalıp kendi varlıklarını bile hissetmez duruma gelmişlerdir. Bu hal, tevhidde ve Allah'ı yüceltmede hedef noktadır. Cenâb-ı Hak, peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.v) bereketine bizlere sürekli o hal içinde bulunmayı ihsan etsin ve bizleri dostlarından yapsın. Hayırlarda muvaffak olmak ancak yüce Allah'ın yardımı ile mümkündür. Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e ve ehline salât ve selâm etsin.
Sayfa 249
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.