Bir satranç tutkunu olarak, Stefan Zweig ‘in Satranç kitabı ustalıkla kaleme aldığı Dr.B. ‘in hikayesi…
Rastlantı sonucu eline geçidiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.'nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda
"la vie est bréve - hayat kısacık..
un pen de reve - azıcık hayal,
un oen d'amour - sevgi, azıcık..
et puis bonjour - derken merhaba...
la vie est vaine - hayat anlamsız..
un pen de peine - biraz ıstırap
un pen d'espair - ve umut yalnız
et puis bonsoir - derken elveda...
sofya'da hayat güzel geçiyordu
fransızcamı
_İnsan, kim olduğunu ancak felakete uğradığında gerçekten anlıyor.
_Önemsiz bir şahsiyet olan bu Habsburglu kadının kurduğu neşeli, tasasız oyun dünyasına devrim dalıvermeseydi, o da gelmiş geçmiş yüz milyon kadın gibi sakin sakin yaşayıp gidecekti. Dans edecek, sevecek, gülecek, süslenecek, çocuklar doğuracak, en sonunda da sessizce bir yatağa
Öncelikle selam değerli okurlar. Spoiler var ama bence çok da şey değil. Sonuçta bir olay yok kitapta. Mektuplar var. Ben bazı mektupları vereceğim ve mektupları yazanlar hakkında birkaç bilgi. En etkilendiklerimi yazacağım tabii. Her neyse ona göre okuyun.
Fransız direnişçilerinin ölmeden önceki son mektuplarını konu alıyor alt başlıkta da
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Pax Ottoman’ın kırılımlara uğraması, bunun yanında bilimsel gelişmeler ve değişen dünya, ortaya çıkan milliyetçilik söylemleri ve yeni bir devrin başlangıcının ayak sesleridir on yedinci yüzyıl sonlarında duyulmaya başlanan. Dünya yeni gelişmelere gebedir ve bu gebeliğin sonu Osmanlı İmparatorluğu –imparatorluk
".. bakma coğrafi olarak Avrupa'da olduğumuza, burası Doğu medeniyeti Şehsuvar. Bizde hayat daha serttir, daha acımasız.. Başka ihtimal yok, ya zalim olacaksın, ya mazlum, ya katil ya da kurban.
... En üstte "İkdam" gazetesi vardı, önce onu aldım. Bir köşe yazarı hâlâ Musul meselesini tartışıyordu. İngilizlerin 1918 senesinde hukuksuzluk yaptığını, haklarımızı gasp ettiğini iddia ediyordu. Doğruydu ama geçtiğimiz Haziran ayında imzaladığımız Ankara Antlaşması'ndan sonra artık ne yapılabilirdi? Bir başka köşe yazarı, bu yıl kabul edilen Medeni Kanun'la kadınlara sağlanan haklardan bahsediyordu. Bu hürriyetlerin bir kısmı Avrupa ülkelerinde dahi yok diyordu. O da doğruydu, kadınlarımızın çoğu bu durumdan bihaber olsa da çok önemli haklardı bunlar...
Sayfa 476 - Everest Yayınları, 1. Basım, Aralık 2015Kitabı okudu
1913 yılı, 23 Mart gecesiydi.
Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen