Bir Tarih Parçası Ölüyor 1938 yılında hastalığı oldukça ilerleyen ve tüm tedavilere rağmen günden güne eriyen Atatürk’ün yakınlarıyla son görüşmesi 6 Kasım’dadır. Atatürk, yataktan son olarak kalktı. Afet Hanım ile yanında hizmet edenler onun ayağa kalkmasına yardım ettiler. Omuzları incelmiş, kemikleri fırlamıştı. Yalnız elleri o güzel
Sayfa 112Kitabı okudu
Refah Partisi 12 Eylül darbesinden sonra MSP'nin yerine kurulmuş bir Milli Görüş partisiydi. 1987 seçimlerinde barajı geçemeyen (%7) RP, 1991 seçimlerine yanına MÇP ve IDP'yi de alarak girdi. 1991 seçimlerinde %16 oy alan RP, 1994 seçimlerine tek başına katıldığı halde %19 oy almayı başardı. Bu, RP'nin düzenli bir şekilde
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Niçin güzele güzel diyemiyoruz?-Dücane Cündioğlu
Güzel'in güzelliğinin olumlanması, ne ilginçtir ki Türkçe'de genellikle, güzele mülkiyet talebiyle koşullanır. Mülkiyet altına alınamadığı, ele geçirilemediği, kendisine sahip olunamadığı takdirde güzel hakkında "ne güzel " yargısını dile getirmek neredeyse şeref-haysiyet meselesi haline gelir. " Güzele güzel demem" diye haykırır genç adam, ardından da hemen ekler: "O güzel benim olmayınca" İlk bakışta bu yabani bildiri, tek yanlı çiğ bir "bencil"liğin, hatta kösnül bir "bencil"liğin dışavurumu olarak algılanabilir. Sözün sahibi belki de uzanamadığı ciğere mundar diyen "düşükler" taifesindendir, belki de dudak büküp geçilecek hasetçiler cemaatinden, kim bilir? Oysa gerçek hiç de böyle olmayabilir, en azından, bu kaba ve yabanş görünen tutumda, yeterince özdeşim kurulablmesi şartıyla elbette, soylu bir ruh halinin dışavurumunu da görebiliriz. Şöyle ki: öncelikle bu sözün eril bir karakter taşıdığı konusunda kuşku yok gibi. Güzel dişi, güzellikse dişildir, algı böyle. Güzelin giüzelliğini onaylamaktan kaçınan kişi de bir er, bir erkek, yani sizin anlayacağınız "güzele güzel demem bildirisi, her şeyden önce, sadece erkekçe değil aynı zamanda erkeksi de. Sahip olmadığı, olamayacağı güzele güzel demeyeceğini söyleyen genç adam, kendince ahlaki bir bildirimde bulunuyor,çünkü beğenip beğenmemekten değil, aksine beğenisini açıkça dile getirmekten kaçınacağını vurguluyor; yani "güzeli güzel bulmayacağını" değil "güzele güzel demeyeceğini" söylüyor.
12 Mart ve Şiirimiz
12 Mart, tarihimizde, karanlık, kara bir dönem. Bu dönemdeki olayların Türk şiirine yansıması nasıl olmuştur acaba? Bir 12 Mart dönemi şiiri var mıdır? Bence bir 12 Mart şiirinden söz edilemez, ama daha önceden süregelen bir şiirin bu dönemde, önemli bir işlev kazandığı söylenebilir. 12 Mart dönemi toplumcu, kavgacı şairleri iyice öne getirmiştir.
Dini Siyasete Alet İçin Değil, Siyaseti Dine Alet Etmek İçin
Ülkemizde dini siyasetten soyutlayanlar, ulemaya yakışmaz ve kıymetlerini düşürür gerekçesiyle, âlimlerin siyasetle uğraşmasına karşı çıkarlardı. Böylece siyaseti sadece kendilerine hasrederlerdi. Alimlerin ellerini öperek onların kendilerini çok saygın kimseler olarak düşünmelerini sağlıyorlardı. Onları acizler konumuna düşürerek aldatıyorlardı.
Sayfa 202Kitabı okudu
Yine “Sonun Başlangıcı” Belirtileri Don Carlos’un Ingiltere’ye girişini büyük ilgiyle okudum. Gerçeğin tekdüze, sıkıcı olduğunu; insanın kendini oyalamak için sanata, hayal ürünü şeylere yöneldiğini, romanlar okuduğunu söylerler. Benim için tam tersi: Gerçeklikten daha fantastik ve daha beklenmedik ne olabilir? Evet, bazen gerçeklikten daha
Reklam
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.