Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başkasının çocuğu üzerinden vatanseverlik en kolayı, ama aynı zamanda en korkakçasıdır. Çözümle ilgili bir sözü ve sorumluluğu olanlar, bu kolaycılığı hamasetle örtmeye kalkacak yerde, kanlı tabutun içinde cenaze namazının kılınmasını bekleyen o Mehmet'lerin yerinde kendi çocuğunu hayal ederek yola koyulmalıdır.
Bir ad bir insanı bir başka insandan nasıl daha üstün yapabilir? Ad gerçek bir nesne midir? Bir kişinin adı neyse kendisi de o mudur? Sana Musa Peygamberin sorduğu, soruların en kolayı ve en dostça olanı "Adınız ne?" sorusunu ancak "Ben benim," diyerek yanıtlamanın nedeni bu muydu? "Ben neysem o'yum," diyen Temel Reis gibi, değil mi? Adını söylemekten korkuyordun, değil mi? Adını bilirlerse, seni de tanıyacaklarından korkuyordun, öyle değil mi? O zaman senden kimse korkmayacaktı, değil mi?
Reklam
- insan bu kadarcık şeyi de bilmez mi be!.. ford arabaların kulpunu sola, studbakerleri sağa çevireceksin. chevrolet oldumu iteceksin kulpu. hilmanları kendine doğru çekeceksin. fiat arabası oldumu önce bir sağa çevirir sonra üstüne basarsın. buickler en kolayı, bir sağa bir sola çevirir, kulpu kendine doğru biraz çeker, sonra biraz yukarı kaldırır kuvvetlice aşağı indirirsin, sonra kendine doğru çekipte hafifçe üstüne basar itersen, çıt diye kapı açılır.
KOLAYI VAR! İmparatorluk dönemi şairlerinin en esprililerinden biri olan şair Haşmet’in (18. yy.) kendine göre aptalca işler yapanların adını kaydettiği gizli bir defteri varmış. Kim ahmakça, akılsızca bir iş yapsa adını oraya işlermiş. Haşmet’in böyle bir defter tuttuğundan haberdar olan padişah (3. Mustafa) bir yolunu bulup bu defteri elde etmiş. Padişah zevk ve merakla bu defteri karıştırırken, aptalca işler yapanların listesi demek olan bu defterde kendi adına da rastlamış. Hemen şair Haşmet’in huzuruna çıkarılmasını emretmiş. Şair karşısına çıkınca vakit kaybetmeden paylamaya başlamış: -Bu ne küstahlık! Sen nasıl oluyor da benim adımı böyle aptallar listesine kaydediyorsun? -Efendimiz sakin olunuz, izah edeyim. Siz geçenlerde baş seyise yüklü bir para vererek cins bir Arap atı almaya gönderdiniz. O kadar parayla Arabistan’a gönderilen kimse artık geri döner mi? Bunun için sizin adınız da orada bulunuyor. -Peki, ya baş seyis geri dönerse? -Kolayı var efendimiz, sizin adınızı siler onunkini yazarız… pufterem.com/2015/08/21/kola...
Bir kadın öyle sıradan sevilmez.Haksızlık olur çünkü.Sevdiğin kadına sevdiğini hissettirmek bile o kadına başlı başına bir lütuftur.Bazen en büyük hediyedir. Bir kadına normal olarak sarılmak var,derin anlamlar yükleyerek sarılmak var.Sıradan sevmek var.Seni bu yüzden seviyorum demek var. Kadınların sevdiği adamlardan beklediklerinin başında gelen şey ilgi.İlgilenmediğin her dakika biraz daha azalır kadının güveni,inancı... Unutma,ufacık bir ilgiyle mutlu olabilen varlıklardır onlar.Kolayı başaramazsan zoru karşına çıkarmaya yüzün bile olmaz.
"Bir aslan miyav dedi..." Sabahtan beri yazıp siliyorum.Şehitlerimiz için duyduğum üzüntüyü nasıl ifade edeyim diye.Beceremedim, yazamadım ve inanın yazarken hiç bu kadar aciz kalmadım. Izdırabımı ifade edecek cümleyi kurabilmek için kelimelerin üzerinde dolaştım durdum ama yapamadım. Sonra yapanlar nasıl yapıyor, ona bir baktım. En
Reklam
Bir Taş Devri kadınının incirlerle dolu bir ağaç gördüğünde yapacağı en akıllıca şey, bunlardan olabildiğince fazla yemekti, ta ki o yöredeki bir babun grubu ağacı ele geçirene kadar.Yüksek kalorili yiyeceklerle tıkınmak bu yüzden genlerimize kazınmıştır. Bugün çok katlı apartmanlarda ağzına kadar dolu buzdolaplarıyla yaşıyor olabiliriz, ama DNA' mız hâlâ savanda yaşadığımızı zannediyor. İşte bugün bizim koca bir kap dondurmayı kaşıklamamızı ve bunun yanında da jumbo boy kolayı hüpletmemizi sağlayan şey budur.
132 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Okuduğum kitabın girizgahında “Çağının dâhisi olarak kabul edilen Cibran’ın eserleri birçok dile çevrildi.” şeklinde bir ön bilgi yer alır anlatıcımızla ilgili. Çağın dâhisi olarak nitelendirilmek zannediyorum ki kolay bir hadise olmasa gerek. Günümüzde ki gibi basın ve teknoloji vasıtasıyla taraftar edinip, haksız reklamlarla belirli bir konuma
Kabuklar ve Özler
Kabuklar ve ÖzlerHalil Cibran · Ağaç Kitabevi · 201133 okunma
Kitabın yazarı olan Hasan Âli (Yücel) adındaki genç eğitimci, maiyetindekiler arasında bulunuyordu. Gazi onu Dil Devrimi üzerine görüşmek için akşam yemeğe çağırdı. Kendisine matematik üzerine bir sürü şey sordu. Hasan Âli bu konuyla doğrusu pek ilgisi olmadığını açıkladı. Gazi, boyuna soruyordu: “Nokta neye derler? Çizgi neye derler?” En sonunda da sordu: “Sıfır neye derler? ”Nabza göre şerbet vermesini bilen Hasan Âli, “Bunu tarif etmek en kolayı paşam,” dedi. “Sizin karşınızda bana derler.” Mustafa Kemal, “İyi ama,” dedi. “Sıfırın da önemi vardır.” “Sizin karşınızda olduğuma göre, ben de öyle olmalıyım paşam. ”Gazi, Hasan Âli’nin kadehini kendi eliyle doldurdu ve sofradakilerin önünde yüksek sesle, “Sınavı kazandın,” dedi. Hasan Âli daha sonra milli eğitim bakanlığına atanarak ödüllendirildi. Bu görevde uzun yıllar kaldı.
Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
Bir Taş Devri kadınının incirlerle dolu bir ağaç gördüğünde yapacağı en akıllıca şey, bunlardan olabildiğince fazla yemekti, ta ki o yöredeki bir babun grubu ağacı ele geçirene kadar. Yüksek kalorili yiyeceklerle tıkınmak bu yüzden genlerimize kazınmıştır. Bugün çok katlı apartmanlarda ağzına kadar dolu buzdolaplarıyla yaşıyor olabiliriz, ama DNA’mız hâlâ savanda yaşadığımızı zannediyor. İşte bugün bizim koca bir kap dondurmayı kaşıklamamızı ve bunun yanında da jumbo boy kolayı hüpletmemizi sağlayan şey budur.
Reklam
Örneğin, neden insanlar kendilerine pek az fayda sağlayan yüksek kalorili yiyeceklere saldırırlar? Günümüzün müreffeh toplumları, gelişmekte olan ülkelere de hızla yayılan obezite salgınından muzdariptir. Avcı toplayıcı atalarımızın yeme alışkanlıklarını analiz etmedikçe bizim neden en tatlı ve yağlı yiyeceklere yöneldiğimiz bir bilmece olarak kalacaktır. Atalarımızın yaşadığı savanlarda ve ormanlarda yüksek kalorili tatlılar nadiren bulunurdu ve gıda da çok bol sayılmazdı. 30 bin yıl önce yaşayan sıradan bir avcı toplayıcının tek bir tatlı yiyeceğe erişimi vardı: Olgunlaşmış meyve. Bir Taş Devri kadınının incirlerle dolu bir ağaç gördüğünde yapacağı en akıllıca şey, bunlardan olabildiğince fazla yemekti, ta ki o yöredeki bir babun grubu ağacı ele geçirene kadar. Yüksek kalorili yiyeceklerle tıkınmak bu yüzden genlerimize kazınmıştır. Bugün çok katlı apartmanlarda ağzına kadar dolu buzdolaplarıyla yaşıyor olabiliriz, ama DNA'mız hâlâ savanda yaşadığımızı zannediyor. İşte bugün bizim koca bir kap dondurmayı kaşıklamamızı ve bunun yanında da jumbo boy kolayı hüpletmemizi sağlayan şey budur. Bu "tıkınma geni" teorisi genel olarak kabul görmektedir.
Atalarımızın yaşadığı savanlarda ve ormanlarda yüksek kalorili tatlılar nadiren bulunurdu ve gıda da çok bol sayılmazdı. 30 bin yıl önce yaşayan sıradan bir avcı toplayıcının tek bir tatlı yiyeceğe erişimi vardı: Olgunlaşmış meyve. Bir Taş Devri kadınının incirlerle dolu bir ağaç gördüğünde yapacağı en akıllıca şey, bunlardan olabildiğince fazla yemekti, ta ki o yöredeki bir babun grubu ağacı ele geçirene kadar. Yüksek kalorili yiyeceklerle tıkınmak bu yüzden genlerimize kazınmıştır. Bugün çok katlı apartmanlarda ağzına kadar dolu buzdolaplarıyla yaşıyor olabiliriz, ama DNA'mız hala savanda yaşadığımızı zannediyor. İşte bugün bizim koca bir kap dondurmayı kaşıklamamızı ve bunun yanında da jumbo boy kolayı hüpletmemizi sağlayan şey budur.
Sayfa 53 - Kolektif KitapKitabı okudu
1.228 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.