1-Ücretsiz çevrimiçi İngilizce dersleri ve ESL / EFL kaynakları bulunan.Bunun yanında çevrimiçi egzersiz imkanı bulunduran kapsamlı bir site.
englishpage.com
2-Dünya çapında ki değerli konuşmaların yer aldığı ted.com adresinde ise altyazı seçeneği ile konuşmaları takip edebilme imkanınız bulunmaktadır. Hem
“o mahur beste çalar
Müjgânla ben ağlaşırız.''
İncelememe bu sözlerle başlamak istedim.
Çünkü biliyorum okuyan, okumayan kitabın ismini duyan herkesin aklından geçecektir.
Peki burda 'mahur' nedir? Müjgân kimdir?
**Mahur besteyi çalan “o” herhangi bir enstrüman, müjgan ise Klasik edebiyatın kirpik remzidir: Geniş bir hayal ve rüya dünyası
Belli bir yaşayış uygulamışlar bana. Görünmeyen bir giysi giydirmişler. Sıkıyor beni, çıkarıp atamıyorum. Düğmelerini çözemem mi? Bu bile güç. Ya çıkarıp atanlar? Tutuyorlar onları. Deliler evine kapıyorlar.
Beni tanıyanlar iyi bilir ki, en sevdiğim Türk yazar
Cengiz Aytmatov dur. Grup kitaplarına ara vermek için ve ağır, yorucu birkaç grup kitabının ardından en sevdiğim Türk yazar ile kendimi ödüllendireyim, rahatlatayım dedim. Bence iyi de oldu.
Kitabın Kırgız dilindeki adı Kıyamat tır. Dilimize
Sahte alıntı paylaşmaktan nasıl bir haz alır insan?
Kimi zaman uzun uzun düşündüğüm olmuştur. Yazarın adını lekelemeye, asılsız sözlerle yaftalamaya, belki de kendi dünya görüşüne zıt olan bir fikre aidiyet duygusu yüklemeye kimin ne hak vardı?
Cidden merak ediyorum:
By, bayan edebiyat dolambaççıları!
Özlü bir sözün sahibi ya bellidir, nettir ya
Aslında seninle ilgili değildi söylemek istediğim şey. Nasıl anlatsam... bazen küçük, önemsiz bir şeye bile dikkat edersiniz. Dikkatiniz onun öneminden ileri gelmez. Sizin o andaki durumunuz ona dikkat edecek bir haldedir.
Merhaba sevgili okur, yapacağım yorum tüm seri içindir.
••• Mecbur adamın hikayesi, İnce Memed serisini 2018 yaz aylarında okumuştum. Yaşar Kemal ile tanışma kitaplarımdı.Doğduğum,büyüdüğüm,yetiştiğim hatta şu an yaşadığım toprakları anlatmasına rağmen bir türlü okumak kısmet olmamıştı. Ancak başladığım andan itibaren farkettim ki çok şey
Not: Yazdığım yazıların tamamını bu gönderide okuyabileceğiniz gibi, gruplandırdığım bazı yazıların başlıklarının yanına koyduğum linklerden gönderilerin sayfasına tek tek de ulaşabilirsiniz.
MASALLAR:
1- Çoban Köpeği ile Sokak Köpeği: #36186167
2- Minik Kedi Yavrusu: #36584901
3- Köpek
Victor E. Frankl, 1905 doğumlu Yahudi bir psikiyatristtir. Nazi soykırımında Auschwitz toplama kampında tutuklu kalarak birçok acılara tanık olmuş ve bizzat da deneyimlemiştir. Ailesini de bu kamplarda kaybetmiştir. Bunca acıya maruz kalmış ama bu zorluklara rağmen hayattan vazgeçmemiştir. Kitapta da yazar ve okurlar olarak bunu sorguluyoruz.
“İlk defa İsveç'te bir kızla çıktık.
Muhabbet ediyoruz,
kız sevdiğim filmleri soruyor,
okuduğum kitapları soruyor,
gezdiğim ülkeleri soruyor.
Ama işimi sormuyor.
Ben alışmışım Türklere, adın nedirden sonra
ikinci soru işin nedir?
Yok abi döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik
hala sen ne iş yaparsın demiyor kız bir
Sonunda! İnsanlar yüzyıllarca kan döktükten sonra, yüzyıllarca birbirine zulmettikten sonra, harika bir sosyal düzen kurmak için yüzyıllarca kafa yorduktan sonra o mükemmel düzeni bulmuşlar! Bizim dünyamız da teknolojinin gelişmesi ve toplum normlarının değişmesiyle Cesur Yeni Dünya olma yolunda ilerliyor. Sizce bu harika bir haber mi yoksa son
Öncelikle cerrahi branş puanlarının oldukça düştüğü, birçok cerrahi branşta da kontenjanların boş kaldığı şu dönemde cerrahlığın ne kadar zor olduğunu bir kez daha iyi anladığım bir kitap oldu diyebilirim. Kitaba geçmeden önce yazarından biraz söz etmek isterim, kendisi dünyaca ünlü bir nöro-cerrahi uzmanı. Dünyada da lokal anestezi ile yaptığı
John Beger şöyle diyor;
”Kendi ölümümle beni en çok uzlaştıran şey bir düşünce,senin ve benim kemiklerimin birlikte gömülüp dağıldığı,çırılçıplak kaldığı bir yer düşüncesi.Kırık kaburga kemiklerimin üstünde göğsün bir çiçek gibi.İçiçeliğimizi böyle imleyişimin,yalnızca kalsiyum fosfattan oluşsa da,huzur verici olması ne garip.Ama öyle.Seninle olduktan sonra,kalsiyum fosfat bile olmanın bize yeteceği bir yer düşünüyorum…”
çok sevdiğim bir alıntıdır...
Ama ardından Simone de Beauvoir'in bu alıntısı adete insana"gel de çık işin içinden dedirtiyor"
“Hepimiz için aynı olan bu ölümü herkes tek başına karşılıyor. Yaşam açısından birlikte ölünebilir; ama ölmek, "birlikte" sözcüğünün artık bir anlam taşımadığı bir dünyaya kaymaktır. Dünyada en çok istediğim şey, sevdiğimle birlikte ölmekti, ama cesetlerimiz yan yana yatsa bile, bu yalnızca bir aldatmaca olacaktı; hiçlikten hiçliğe bir bağ yoktur.”
Ve ben bu iki fikir arasından bir yere varamıyorum...
en iyi yayınevlerini sıralarken çeviri, fiyat, editörlük, dizgi, baskı, ulaşılabilirlik, kitap seçimi gibi faktörlerden sadece birini alıp "en iyi" sıfatını bunun üzerine kurgulamak haksızlık olur.
benim naçizane değerlendirmelerim şu şekilde: (sayılar sıralama amacıyla değil okurken kolaylık olsun diye. yanlış anlaşılmasın)
1-
Üslubuna dokunamazsınız; onun deyişi ile 'solgun bir gül olur dokununca'...
(Behçet Necatigil'in kitabın sonunda yer alan kendi sesiyle hayat hikayesinden alıntıdır;
-Bir yazarı, diyelim yeni bir yazarı seviyorum, ama onu bırakıyorum bir yana, Neden sonra böyle işte bir ihtiyaç duyarak, aynı kitabı alıyorum, o kitapta belli bir bölümü, bende derin bir çizgi çekmiş, bırakmış bölümü okuyorum. O yazar tekrar yaşamaya başlıyor bir süre bende. Ozanlar için de öyle.)
Kim bilir kaç kez bende gün içinde okuduğum kitabı koyuyorum bir kenara, bir satır, bir his alıp başka bir yazara, esere götürüyor beni...
Yeni bir kitabı ilk kez okumaya başladığımda hep derim acaba hangi cümle dokunacak kalbime, bu kitabın öz suyu nerede hangi sayfada gizli? Hayatın boyunca okuduğun binlerce, yüzbinlerce sayfadan sadece bir his birkaç cümle kalmıyor mu akılda?
Şiirlerimde açıklıklar vardır, boşluklar vardır. Onları okuyucunun doldurmasını isterim diyor Behçet Necatigil. Bende boşlukları doldurmanız için en sevdiğim şiiri ile biliyorum incelememi;
Ve yanımda yalnız kitaplar alacağım.
Keser kalın yapraklar dıştaki uğultuyu
Sürse bile içte eski çağıltı
Duymaz o ben- -
De duymayacağım.