"Bana "Sen öyle birini sevemezsin." dediler. "Yapamazsın onunla, sana göre değil." Hak verdim. "Doğru söylüyorsunuz yapamam onunla." Ama ne oldu? Sevdim. "Asla öyle bir şey yapmam, biliyorum kendimi." dedim. Koşarak yaptım. Severek yaptım. İnsan sevmeden ne çok şey konuşuyor, deneyimlemeden ne çok şey zannediyor kendini. Ne garip değil mi? Aklımın ucundan geçmeyen şey kalbimin içinde... Aklım almadı ama kalbim aldı seni. "Aşk ile nefret iç içedir." dediler, "sanmam." dedim. Bir de baktım en sevmediğim özellikleri bana sevdiren, en keyifli anımda canımı sıkıp, en mutsuz anımı güzelleştiren, değersizleştiren, hiçleştiren sen, aynı zamanda dünyadaki en değerli şeymişim gibi hissettiren de sen... Beni çok sev ya da hiç sevme. Ne fark eder? Bunların hepsi aşk zaten..."
İnkılap KitabeviKitabı okudu
"Dün başımdan garip bir hadise geçti ve bana 10 sene evvelki başka bir takım hadiseleri yenilen yaşattı. Unutup gittiğimi zannettiğim bu hatıraların, bundan sonra beni hiç bırakmayacaklarını biliyorum... Hangi hain tesadüf dün olanları yolumun üstüne çıkarttı ve beni senelerden beri dalmış olduğum derin uykudan, artık yavaş yavaş alıştığım
Sayfa 47 - Raif EfendiKitabı okudu
Reklam
Nuhu, Adil'e ne var ne yok sormadı. Sormak ve öğrenmek çoğu kimse için olmazsa olmaz iken Nuhu'nun hiç sevmediği bir şeydi. Sorulan özne oluyordu, önemli oluyordu, derdi zoru ya da hüneri her ne ise öne geçiyor yer tahtası o oluyor onun sesine göre gıcırdanıyordu. En yüksek adam en iptidai şeyin sahibini öğrenince onun zeminine düşüyor, sözler onun o halinin çakıldığı çiviler oluyordu. Kendi ömrü boyu kaçtığı her şey diğerlerinin koştuğu, başını çevirdiği, onların kavuştuğuydu. Sorsa dinleyeceği hasret de işiteceği dert de buydu.
Sayfa 447Kitabı okudu
Yalandan nefret ettiğimi, tiksindiğimi, tahammül edemediğimi bilirsiniz, herkesten daha düzgün olduğumdan değil, yalandan korktuğum için. Bir ölüm rengi, bir fanilik tadı vardır yalanlarda: en sevmediğim, en nefret ettiğim şeydir dünyada... unutmaya çalıştığımdır. Sanki çürük bir şey ısırmışım gibi, beni hasta ve kötü yapıyor.
Başın için, o güzel, o hasret kaldığım Tanrının en güzel yapısı için, sevmediğim mısran yok! İnan canım, Ahmet Arif sana hiçbir zaman yalan söylemez. Büyük şairsin. “Yandım, yandım” işte sana ölümsüz bir mısrân. “Her şey kalakaldı suskun.” Şimdiki halim bu sevgilim.
Sayfa 108Kitabı okudu
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler anlatmak istiyorum... Kime?... Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım? Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak kendini boşaltması lazım...
Reklam
719 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.