Ah Kya. Ah Tate. Ah doğa!
Kya sadece 6 yaşındayken önce annesi, sonra kardeşleri en sonunda babası tarafından terk edilmiş Batalık Kızı. Okula gitmemiş ama dünyanın en zeki insanlarından. Okuma-yazmayı Tate’den öğreniyor ve onun sayesinde senelerinin sonunda ünlü bir Bataklık Uzmanı, sayılarca kitapları oluyor. Yemek yapmayı bilmezsen bile, midye toplayıp, balık tütsüleyerek para kazanıp kendini büyütüyor. O vahşi doğanın büyüttüğü ama bir o kadar da insan olan, güçlü, zeki kadın olarak büyüyor. Hiç okula gitmemesine rağmen tüm ders kitaplarını yalayıp yutuyor. Hiç insan görmemesine rağmen ilk aşkını çok güzel yaşıyor. Ama kasabada bir o kadar ondan nefret ediyor ve sonunda kendini kasabının gözbebeği Chase’in ölümüyle yargılanırken buluyor, ki Chase Kya’ya yaptıklarından sonra başına her ne geldiyse hak etmişti. Cinayet gizemiyle dolu bir kitap ve bir yandan da sadece 6 yaşında olan bir kızın nasıl güçlü bir kadın olduğunu okurken hayran kalıyorsunuz. Kya’ya da, Tate’de hatta Zıpzıp’a da hayran kalarak okudum. Kya şu an yanımda olsa ona sımsıkı sarılırdım eminim ve tabiki Tate. O mükemmel erkek. Başta çok kızsam da aşkından ve her şeye rağmen Kya’dan vazgeçmemesine vuruldum ben dostlar. Ve kitabın sonu kesinlikle en sevdiğim şekilde bitti. Çünkü hem geleceklerini okuyabildim hem de bildiğim ama kesinlikle yazar inşallah yazmıştır dediğim cinayetin gizemini çözdüm ve asla mutsuz olmadım. İçimi ısıtan, kalbimi çıt eden harika bir hikaye. Uzun süre benimle kalacak Kya....