Şimdi bu durumu bir gözden geçirelim . Bu durumu en iyi açıklayan canlı delil Almanların hâlidir . Çünkü Almanya'da evlenme çağı olan 20-45 yaş arasındaki her üç kadına bir erkek düşmektedir . Almanya'nın bu durumu her kurala karşı koyacak güç ve kudrettedir. O halde bu sorunu ; toplum , kadın , erkek ve tüm insanlık hesabına , kanun koyucular nasıl çözeceklerdir .
Şu üç halden birini kabuk etmek zorundadırlar:
1. Her erkek bir kadınla evlenir , boşta kalan kadınlar erkeksiz ve ailesiz kalırlar .
2 . Bir erkek bir kadınla evlenmeli ve fakat boşta kalan diğer iki kadıni veya birini de gayrı meşru yolla tatmin etmeye çalışmalıdır . Fakat ona ev , aile ve çocuk isterse tanımamalidir . Şayet kadın çocuk isterse , gayrı meşru yoldan elde etmelidir. Öyle ki hem kendisini hem de çocuğunu en ağır ithamlarin altında bırakmalıdır .
3 . Bir erkek birden fazla kadınla evlenerek , kadınlık şerefine Uygun bir yuva kurmalı ; çocuğu da sıcak bir aile Muhitinin nimetlerinden istifade ettirmelidir. Kadın kalbini günah kirinden temizlemeli ve onu büyük bir ızdıraptan kurtarmalıdır . Toplumu başıboşluktan , rezaletten , nesep karışıklığından ve zina lekesinden de kurtarmalıdır .
İnsanları savaşın sürüklediği bu karışıklıktan kurtarmak için yeni bir nesille ise başlamalıdır . Dolayısıyla bu neslin meşru yollardan türemiş olmasi gerekir
Acaba hangi durumlardan hangisi insanlığın , kadının , erkeğin ve toplumun ve şerefine daha layıktır. Hangisi daha insanı ve daha üstündür .
Hiçbir erkek Kadınsız , hiçbir kadında Erkeksiz yapamaz biz onlarsız yapamadığımızı hareketlerimizle , tavırlarımızla, avaz avaz bağırırken kadınlar kendini bizsiz yapabileceklerini inandırarak yaşarlar.
Ne yapsanız çaresiz
Kendinizden sonraya kalmayacaksınız
Zaman yenecek sizi
O telâşsız bilge, o silahsız güç
Silecek yüzünüzden kibirinizi
Hükmünüz ömrünüzle sınırlı olacak
Öldüğünüz gün unutulacaksınız.
Yıkıntılar kalacak ardınızda yalnız
Yaşarken, korkunun ağır gölgesiyle
Örtüp sakladığınız
Sindirip susturduğunuz
İncinmiş onurlar bunalmış öfkeler
Düşler ve acılardan oluşmuş
Yıkıntılar kalacak..
Babasız çocuklar irkilecek evlerde
Oğulsuz anneler erkeksiz kadınlar,
Açık yaralardan bir ayaz gibi
Geçtikçe adınız acılı konuşmalarda
Soğuk bir ürperti gezinecek
Evlerin camlarında
Mezarlara hapislere uzanan
Yaralı tarihinde bir ince düşüncenin
-Bir güzel ülkenin, o iyi insanların-
Kötülük simgesi olarak kalacaksınız.
Babasız çocuklar irkilecek evlerde
Oğulsuz anneler erkeksiz kadınlar,
Açık yaralardan bir ayaz gibi
Geçtikçe adınız acılı konuşmalarda
Soğuk bir ürperti gezinecek
Evlerin camlarında
Mezarlara hapislere uzanan
Yaralı tarihinde bir ince düşüncenin
-Bir güzel ülkenin, o iyi insanların-
Kötülük simgesi olarak kalacaksınız.
İsterseniz önce "Feminist Kadın" kime denir açıklamaya çalışalım. “Feminist Kadınlar Topluluğu” İslâm’ın kadını ezdiğini, kurtarılması gereken ikinci sınıf insan muamelesi uyguladığını ve kendilerince bu ezik kadın sınıfına, sözüm ona modern düşüncelerinin güya haklar tanıdığını savunan; ancak bana göre birliktelik yaşayacak ve kendilerini özel hissettirecek bir erkek bulamamış, günü birlik ve geçici ilişkilerle kendini çaresizce avutmaya çalışan, yalnız, mutsuz ve erkeksiz kadınlar topluluğudur.
Ülkemde işlenen cinayetlerin dörtte birini, kocasını aldatmakla ya da zinayla suçlanarak erkek akrabaları tarafından öldürülen kadınlar oluşturuyor.
Ceza hukukumuz bu suçlara az cezalar vererek müsamaha gösteriyor. Tabii eğer o canavarlardan biri ceza alırsa...
Ne yapsanız çaresiz
Kendinizden sonraya kalmayacaksınız
Zaman yenecek sizi
O telaşsız bilge, o silahsız güç
Silecek yüzünüzden kibrinizi
Hükmünüz ömrünüzle sınırlı olacak
Öldüğünüz gün unutulacaksınız.
Yıkıntılar kalacak ardınızda yalnız
Yaşarken, korkunun ağır gölgesiyle
Örtüp sakladığınız
Sindirip susturduğunuz
İncinmiş onurlar bunalmış öfkeler
Düşler ve acılardan oluşmuş
Yıkıntılar kalacak...
Babasız çocuklar irkilecek evlerde
Oğulsuz anneler erkeksiz kadınlar,
Açık yaralardan bir ayaz gibi
Geçtikçe adınız acılı konuşmalarda
Soğuk bir ürperti gezinecek
Evlerin camlarında
Mezarlara hapislere uzanan
Yaralı tarihinde bir ince düşüncenin
-Bir güzel ülkenin, o iyi insanların-
Kötülük simgesi olarak kalacaksınız.
1985
...Nimet Cemil Hanım Kadınlar Dünyasında bir acı açıklama yayımladı. Özetle şöyle yazıyordu:
"O kongreye gidecek bir Türk kadını ne diyecekti? Herhalde şöyle bir konuşma yapacaktı:
'Hanımlar, sizin sahip olduğunuz hakların yarısı bize verilmiş olsa biz kendimizi bahtiyar sayar, şikayet etmeyi hatırımıza bile getirmeyiz. Siz haklarınızı genişletmeye çalışıyorsunuz. Biz en basit hakları kazanmak için didiniyoruz. Biz hayat hakkı için çırpınıyoruz.
Bizde kız okulları erkek okullarının onda biridir. Kadınlarımızın yüzde doksanı hiç eğitim görmemiştir. Bizde kadın erkeksiz yaşamaz, yalnız bir kadın ev kiralayamaz. Geçinmek için çalışma imkanı yoktur. Bizde kadını kocası dilediği anda nedensiz kapı dışarı edebilir. Bizde kadın sokakta mesire yerlerinde peçe altında kimliği bilinmez koyun sürüsü gibi gezer. Bizde kadın eşiyle birlikte bir lokantada oturup yemek yiyemez birlikte bir ziyafete iştirak edemez. Tiyatroda vapurda tramvayda eşiyle birlikte oturamaz. Sokakta eşinin koluna girip yürüyemez, birkaç adım arkasından yürür...'
- Sümer tapınaklarında rahibeler genel kadın görevi yapıyorlardı. Bunlar Tanrı namına seks yaptıklarından kutsal sayılmış ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örttürülmüştür. Daha sonraları, İÖ 1500 yıllarında bir Asur Kralı, yaptığı bir kanunun kırkıncı maddesi ile evli ve dul kadınları da başlarını örtmeye mecbur etmiştir. Fakat kızlar,
Bağlılık sorunu olan kadınlar duygusal flörtler yapmamalı, illa erkeksiz duramam diyorlarsa da benim gibi sadece tutku ve seks üzerine birlikte olmaya uygun erkeklerle olmalı
Dip not: Bugünkü Martinik adası . Kolomb yorumcularına göre bu erkeksiz yaşayan kadınlar adası Amiral'in dil bilmezlikten , yanlış anlamaktan ileri gelen bir kuruntusu. Ayrıca kafası iki kaynaktan gelen bir ön bilgiye takılmış Marco Polo Asya'nın uçlarında bir yerde iki yanyana adanın birinde erkekler diğerinde kadınların yaşadığını söyler.