Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
—Masal Hakikattir, Masal Aşktır, Yaşamaktır—
“Her masalın kalbinde bir hakikat gizlidir, Sözlü geleneğin en güzel meyveleri olan masallar insanlık tarihinin en bilge hakikat taşıyıcılarıdır.” (Sayfa 46) Masal terapisi ve masal daha doğrusu hikaye anlatıcılığına (storytelling) merak saldığım bir dönemde
Nazlı Çevik Azazi
Nazlı Çevik Azazi
‘in “6 yaş öncesinde masal kullanımı” adlı bir seminerine katılmış ve masallara aşık, disiplinler arası alanlarda entellektüel birikim açısında kendini donatan; kibar, tatlı bir insan olan Azazi’ye hayran olmuştum. İndirimde bu kitabını görünce büyük bir merakla alıp okumaya başladım bu güzel kitabı. Ben kitabı çok beğendim. Masalların neden önemli olduğunu, hayatımızı nasıl şekillendirdiğini, ruhumuzda ve psikolojimizdeki etkisini anlamak için nasıl işlevlere sahip olduğunu anlamak için çok kıymetli ve açıklayıcı bir eser. Olabildiğince anlaşılır ve geniş bir yelpazeden anlatmaya çalışıyor. Kitabın benim için en sevdiğim kısmı ise birçok kültürden (Ermeni, İspanyol, Hint, Afrika, Malta, Tibet…masalları gibi) masallar okumama vesile olması, ki keşke Azazi
Judith Malika Liberman
Judith Malika Liberman
gibi masalları derlese ama yine bildiği gibi yazsa, ve bu masalların anlatmak istediklerine dair yazarın analizler yapması oldu. Ben kitabı oldukça beğendim, masallara, masal terapiye, hikaye anlatıcılığına, ya da masalların kadim dilinden hayatta bakmak isteyenlere öneririm. Kitapla kalın sağlıcakla kalın…
Masal
MasalNazlı Çevik Azazi · 0190 okunma
NEZAKET-İ KELAMA DAİR
Mühim bir laf vardır: "Hangi mefhumu sonuna kadar götürürsen, kendi zıddına döner!" derler... Bu mühim ve biraz çetrefil lafı ikinci, üçüncü bir cümleyle izah edecek yerde, bir iki misalle anlatıvermeyi ve böylelikle bugün de bir fıkracık çıkarıvermeyi münasip buldum... Mesela, nezaket iyi şeydir, değil mi? Hele kelamda nezakete
Sayfa 145 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tahmin edilebileceğinin tersine, Ermenilerin koşulları 19. yüzyılın ilk yarısında özellikle çok daha iyi bir duruma gelmişti: milliyetçi Helen hareketleri ve Yunanistan Krallığı'nın doğumu nedeniyle Ermeniler imparatorluğun "yardımcı" unsurlarından biri olan Rumlara yeğlenir olmuşlardı. Pek çok Ermeni hükümette ve diplomatik görevlerde yer almıştı. Yeni camilerin ve sultanların yeni konutlarının mimarları da Ermeni Balyan ailesiydi. Ama Ermeni aydınları ve genel olarak en modern, ilerici, Batılılaşmış Ermeni elitleri öteki Hıristiyan halkların şu ya da bu şekilde Osmanlı egemenliğinden sıyrılıp özgürlüklerine kavuşmayı başardıklarını gözlemliyorlardı ve gayet anlaşılır bir biçimde batmak üzere olan bir gemide kalmaktansa, bu örnekleri izlemek doğru ve meşru olmaz mı diye düşünüyorlardı.
Sayfa 29 - Turkuvaz KitapçılıkKitabı okuyor
84 syf.
·
Puan vermedi
Servet-i Fünun dönemi bağımsız yazarlarından ve ilk naturalistlerinden Hüseyın Rahmi Gürpınar mizahi bir dille bayağı bayağı siyasi ortamı ve özellikle Enver Paşa'yı eleştirmiş bu minicik romanında. Sarıkamış 'ta ölüme yolladığı gencecik canlar için ağıt yakmış romanın sonunda. Bu sefer biraz tersten başladım romanı yorumlamaya. Zira o dönemde olaylara bu kadar eleştirel yaklaşmak için yürek lazımdı. Bu da Gürpınar'ın kendisinde ziyadesiyle mevcutmuş. Roman iki Ermeni iplikcinin orta oyununu aratmayan replikleriyle başlıyor. Bu kısımlar çok komik ve eğlenceli. Hem şiir hem de şarkı dünyasına eğlenceli göndermeleri var. Aslında burada Hüseyin Rahmi'nin iç sesini duyarız. Daha sonra Ebulfazl Enveri ile birlikte romandaki asıl konu başlar. Enveri sihir, büyü ile uğraşan bir zattır. Okuduğu bir büyü kitabında Binbirdirek'te iki melekle karşılaşacağı ve onların sayesinde emellerine ulaşacağı yazar. Binbirdirek'te sırf daha serin diye iplik egiren Agop Ve Kirkor 'u iki melek zanneder ve onlara iş teklif eder.Paraya ihtiyacı olan iki Ermeni'de teklifi kabul eder ancak asıl sorun bu değil;Enveri'nin kızını isteyen damat adayıdır. Yazar romanda batıl itikadlarin pençesine düşmüş, bilimden uzaklaşmış kişileri toplumcu gerçekçi bir bakış acısıyla eleştirir. Eserleri defalarca filme çekilen, örgü örmeyi çok seven,bol kadınlı bir evde büyüyen, sokağın -mahallenin dilini çok iyi bilen yazarımızı okuyun. Bir demlik zaten...
Efsuncu Baba
Efsuncu BabaHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,4bin okunma
DAVETİYE Ey benito musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
Ermeniler, Rumlar açıktan açığa Türk namını, Türk namusunu çiğniyorlar. Padişah hala da Ermenilere sığınıyor, onlardan yardım istiyor. "Aziz ve muhterem" olan Ermeni dostlarını her gün sarayında saygıyla kabul ederek, devlet işlerini ellerine emanet ediyor. Düşmanlar sultan saraylarını müsadere ederek, eşyalarını sokaklara atıyor,
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Kurt puslu havayı sever!
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, önemli siyasi figürler arasında yer alan birçok isim vardı. Bu isimlerden bazıları: 1. Enver Paşa: Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde etkili olan bir askeri liderdir. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun başında yer almış ve Osmanlı'nın savaşa girmesinde etkili
Kurt Kanunu
Kurt KanunuKemal Tahir · Tekin Yayınları · 20044,443 okunma
Kimdi bunlar? Rum mu, Türk mü, Ermeni mi? Yok, iyilik gibi kötülüğün de dili, dini, ırkı, milleti, milliye yoktu. Daima siyahlar giyen tekinsiz adamlardı bunlar, hepsinin kılık kıyafeti birbirine benzerdi ve coğrafya nasıl illetten. Onlar sadece eşkıya milletindendi.
Adana’da Fransızlar tarafından kışkırtılan Ermeniler, Türklerin işyerlerini ve dükkanlarını yağmaladı. Benzer eylemler Mersin’de cereyan ediyor. Türk köyleri Ermeni çeteler tarafından basıyordu. Öyle ki Tece köyü, Ermeni çeteler tarafından ateşe verilmişti.
Rapor
Görünürde ülkeyi işgal etmediğimiz halde şimdi valilerini atıyor veya görevlerinden uzaklaştırıyoruz. Polislerini yönetiyor, basınlarını denetliyoruz; zindanlarına girerek Rum ve Ermeni tutukluları, işledikleri suçlara aldırmadan özgür bırakıyoruz. Demiryollarını sıkıca denetimimizde tutuyor ve istediğimiz her şeye el koyuyoruz. Politikalarımız, süngünün keskin ucuna dayanır. Halife elimizin altında bulundukça İslam dünyası üzerinde ek bir denetim aracına sahibiz. Bildiğiniz gibi Padişah bizi buraya yerleştirmeyi diliyor.....
Reklam
Doğrusunu Allah bilir
Ailesi Ermeni çeteler tarafından katledilen Müslüman bir Türk çocuğu, devletin gözü önünde Türk aileden alınıp Ermeni kampına gönderilmişti. Çok acıydı. Ama ilerde yaşanacaklar arasında henüz hiçbir şeydi.
·
Puan vermedi
İstanbul Kiliselerinde Bir Gezinti
Kitabın adı "İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti" yerine, "İstanbul Kiliselerinde Bir Gezinti" ya da "İstanbul'un Ermeni Okullarında Bir Gezinti" olsaydı daha isabetli olurdu. 1800'lü yılların ikinci yarısında, İstanbul'un bazı mahallelerindeki gözlemlerini aktaran Ermeni yazar Hagop Baronyan, daha çok kilise ve okullar konusunun üzerinde eleştiri ağırlıklı durmuş. Kitaba başlarken gerçekten İstanbul mahallelerinde bir gezintiye çıkacağımı ummuştum. Otuz dört mahalle hakkında bilgi veren yazar, örneğin, Ortaköy'ün havası şöyle, Beyoğlu'nun insanları böyle, Balat'ın kadınları sade gibi; sanki çok uzak ve farklı diyarlardan bahsediyormuş gibi gözlemlemiş. Şu an kitabın üçte ikisini bitirdim ve bu incelemeyi yazdım. Kitap 136 sayfa, bitmesini iple çekiyorum. Bir güzel tarafı, yazarın mizahi ve akıcı dili. Okumak isteyen arkadaşlara tavsiyem, size pek bir şey katacağını düşünmüyorum. Vaktiniz çoksa çerezlik, öylesine okuyabilirsiniz.
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti
İstanbul Mahallelerinde Bir GezintiHagop Baronyan · Can Yayınları · 2014135 okunma
Sivas vilayetindeki çatışmalar 1915 Şubat ayında başladı. Ermeniler, Suşehri yakınlarındaki Pörek köyünde, silahsız olarak Osmanlı ordusuna katılmak üzere yola çıkmış olan Müslüman gönüllüleri ateşe tuttular. Olay yerine gönderilen Osmanlı güçleri, güvenliği sağladı ve Suşehri civarında yaptığı aramada 560 silah ele geçirdi. İsyancı çeteler Müslüman köylerine saldırıp, Kızılırmak Nehri üzerindeki köprüleri havaya uçurmaya yeltendiler. Askerî konvoylar saldırıların özel hedefi hâline geldi. Sivas vilayetinin Karahisar-ı Şarki bölgesini merkez edinmiş olan Ermeni çeteleri, Rus hududuna ulaşmaya çalışan Türk askerlerine ve askerî malzeme konvoylarına saldırdılar.
Sayfa 153 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Sivas vilayeti, çok sayıda Ermeni'nin yaşadığı bir merkez değildi. O vilayetteki Müslüman sayısı Ermenilerin sayısının altı katından daha yüksekti. Eğer amacı Müslümanları kaçırtıp Ermenilere ait bir yurt yaratmak olsaydı, o bölgede isyan çıkarmak mantıklı düşünceyle bağdaşmazdı. Ancak, o vilayetin stratejik önemi çok yüksekti. Orta Anadolu'dan Rusya hududuna giden kullanıma müsait yegâne yol Sivas vilayetinden geçiyordu ve her mevsim doğuya ulaşıma açık kalan pek az ana yoldan birisiydi. Sivas'ta yaratılacak isyan ve çetecilik hareketleri, Rusların savaş gayretine önemli yarar sağlardı. Yol, Ermeni isyan çetelerinin saldırısını kolaylaştırıcı tepeler ve ormanlarla dolu, engebeli arazilerden geçiyordu.
Sayfa 153 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.