Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"hiç tanımadığınız birine selam vermek, insanlardan bir merhabayı esirgememek bence dünyanın güzel ve yaşanabilir bir yer olması için yeter de artar bile."
Dünyevileşmekten kaçmak, dünyayı ihmal etmek şeklinde değildir. İlk nesil Ebu Cehil'den kaçarak imtihan kazanmadı, kazanamazdı da. Ebu Cehil'e rağmen, ona ezilmeden imanlarını ayakta tuttukları için kazandılar. Bu nesil de dünyadan kaçarak imtihan kazanamaz. Dünyayı avcunun içine alarak ama ona kul olmadan, bilakis onu imar edip imana hizmet ettirerek bu imtihan kazanılabilir. Bu iki çizgi arasında dengeyi tutturabilmek, imanın ta kendisidir. Kaçmadan ve esir olmadan dünyaya sahip olarak yaşayabilmek kazanmaktır. Zengin olup infak etmek, Allah’tan mal esirgememek kazanmaktır. Çok çocuk sahibi olup onları mümin olarak yetiştirmek kazanmaktır. Gezmek, görmek ama kulluktan taviz vermemek, kazanmaktır. Karanlık bir zaviyeye kapanarak kazanma çeşidi yoktur. Başta Resulullah salallahu aleyhi ve sellem olmak üzere ashabı kiram öyle kazanmadılar.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
“Önce ben!” demekten vazgeçmek ve kamusal iyiyi sadece benim için iyi olanın önüne koymak. Olumlu bir değişim için ses ve sözünü esirgememek.
Tale tavır almak istemişti, lafını esirgememek istemişti, çünkü insanlar laflarını esirgiyordu,yeter artık demiyordu, çünkü kimse kendi kanaatini belirtmiyordu, ama dünyanın boka sarmasına hiç itirazları olmaksızın öylesine takılıyorlardı,çünkü insanlar başkalarını memnun etmekten, hayır demenin sonrasında çıkacak tatsızlıklardan kaçınmak için deveye hendek atlatıyorlardı,dünya bu yüzden boka sarmıştı,o artık bunun bir parçası olmak niyetinde değildi, ama şimdi babam ölmüştü, ilkesel bir tavrın altını çizmek için zaman uygun muydu acaba,şu anda ne uygundu ki?
Ahahaha daha ilk cümleden kafamda çizimi bile canlandı :)
Sabah 6 oldu mu tak ayaktayımdır. Her sağlıklı insan gibi kalkar kalkmaz sıçarım. Lifli gıdaları çokça tükettiğim için kayısı gibi sıçarım. Ardından bir bardağa kırdığım iki yumurtayı içerim. Eşofmanları çeker sahilde koşarım. Belediyemizin yaptırdığı spor parkurunda aletli jimnastik yaparım. Ardından eve dönerim. Kahvaltımda bitki çaylarını tercih ederim, tatlı ihtiyacımı kuru kayısı ile karşılarım, ceviz olmazsa olmazımdır, belki biraz yağsız peynir… Kahveyi ağzıma sürmeyeli aylar oldu, şekeri bırakalı ise yıllar… İşe giderim, işimi severim. Bence insan mutlu olduğu işi yapmalı. Ofiste masamı süslerim. Mutluyumdur ve dolayısıyla insanlara gülümserim. Sevdiğim şarkıları sık sık mırıldanırım. Hiç tanımadığımız birine selam vermek, insanlardan bir merhabayı esirgememek bence dünyanın en güzel ve yaşanabilir bir yer olması için yeter de artar bile. Bilgisayarımı açarım ona buna çocuk, yavru kedi resimleri yollarım. Gelen forward maillere ağız dolusu gülerim. Rakı ve sigara içen maymun resmine güldüğüm dün gibi aklımdadır. Çünkü sigara ve rakı içmek insana özgü davranışlardır fakat bunu maymunda beklemek imkansızdır. İşte dostlarım ben buna gülerim. Dostlarıma değer veririm, özel günleri unutmam. Durup duruken hediyeler alırım onlara. Bir işi başardığımda kendimi ödüllendiririm. Bir siyah çikolata ya da meyveli yoğurtla… Kendimle barışığımdır, severim kendimi, insanları sevdiğim gibi… Tanıdınız mı beni? Bilin bakalım kimim ben? Hep bir ağızdan söylediğinizi suyar gibiyim. Y.rrak gibi Adam’ım ben….
Zordur çocuk sevmek, onun sizin olduğu kadar, hatta çok daha fazla hayatın kendisi olduğu için sevmek, çok yavaş görünüp çok hızlı gelişen bir oluşuma yön vermek: Bir güzelim suyun, akışını, kesen taşlar yorulmadan kaldırıp en güzel denize, hayata karışmasında payı olmak, bir gelişmenin olabilecek en iyi gelişme, bir oluşumun olabilecek en iyi oluşum olması için emeğini katmak, hiç olmazsa emegini esirgememek zordur. Zordur ya, bize sunulmuş olan bu güzelim hayata ödememiz gereken, yan çizmeye hakkımız olmayan bir fiyattır çocuğa verilen emek. Kısa vadeli hesapların yapılamayacagı tek karşılığı, daha güzel bir dünyanın ve daha güzel insanların yaratılmasına katılmak olan bir emek. Analar, bu emeği en ucunda da olsa, mutlak tanıyanlardır. Bu bakımdan her toplumda analara gösterilen saygı, analara verilen değer boşuna değildir. Çünkü analar hayatın emekçileridir. Çocukları büyüdükten sonra da onların hayatlarına titremeleri, hayatın emekçisi olarak hayatın üstüne titremesi gereken bir şey olduğunu iyi bilmelerindendir. Güneşin hemen her gün, bir gencin ölüsü üstüne kapandığı bu günlerde, analar eyleme geçtilerse, bunun için geçtiler.
Reklam
Annem Vera   Ölümünden kısa bir süre önce “Bu kitabı yazan cesur genç kadına saygı duyuyorum,” demişti annem. Gözleri 30 küsur yıl öncesine dalmıştı bunları söylerken. 31 yaşında Nâzım’ı toprağa vermesinin ardından Vera, acı ve yalnızlıkla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Yanında insanlar varken zaaflarını göstermek istemezdi. Ancak gündüzleri,
Dört Kapı Kırk Makam
Hakikat Kapısı'nın Makamları: Alçakgönüllü olmak, Kimsenin ayıbını görmemek, Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek, Allah'ın her yarattığını sevmek,. Tüm insanları bir görmek, Birliğe yönelmek ve yöneltmek, Gerçeği gizlememek Manayı bilmek, İlahı sırrı öğrenmek, Vahdet-i Vücud
Sayfa 101Kitabı okudu
Herkes bunun üzerine uzlaşmış bulunmaktadır zaten: Bir çocuğun anne babasının kucağında yetiştirilmesi iyi değildir. Doğal sevgi anne babayı yumuşatır, en aklı başında olanları bile gevşetir; çocuğun hatalarını dahi cezalandıracak durum kalmaz; onun gerektiği gibi tavizsiz bir biçimde ve riskleri göze alarak yetiştirilmesini görmeye katlanamaz artık. Onun toz, duman ve ter içinde kaldığını görmeyi, eşkin bir at üzerinde ya da elde eskrim kılıcıyla acemi bir okçuya karşı dururken ya da ilk arkebüzünü (ilkel tüfek) kullanırken seyretmeyi içleri kaldırmayacaktır. Çocuktan; gerektiği şekilde bir insan yaratılmak isteniyorsa, bunun başka bir yolu yoktur yine de; onu gençliği süresince esirgememek ve sıkça tıbbın kurallarına karşı çıkmak gerekir. Vitamque sub dio et trepidis agat In rebus. ''Bırakın, açık havada ve tehlike içinde olsunlar.'' (Horatius, Odlar, III) *denemeler 1
Sayfa 201 - Say YayınlarıKitabı okudu
“Tanrı’nın merhametinden, affediciliğinden, bağışlayıcılığından bahsedip bunu insanlardan esirgememek gerektiğini söyledi.”
Sayfa 88 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
164 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.