Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sokağa çıkıyorum. Yürümeye başlıyorum. Hep bildik sokaklar. Değişen hiçbir şey yok. Her şey eski, çürümekte, kokuşmakta, yıkılmakta. Her şey. Geç. Çoktan geç. Gecikmiştim. Her şeyle ben de. Eskimiş. Onlarla. Onlarla. De.
Yürüdüğünü sokaklar bomboş, Oturduğun banklar eskimiş, Gezdiğini parklar da ki çiçekler solmuş... Bunlar sen gittikten sonra oldu; Meğer sensiz ben viran olmuş bir şehir gibiyim, Beni kim bir daha toparlayacak söylesene, Senin yaşadığın şehir zindanındayım, Senin gezdiğini gölün etrafında yalnızım,
Reklam
sonbaharla tanışıklık
Sonbahar geliyor evimize ve ben onunla huzur dolu bir akşam paylaşacağım. Sakin bir evde büyüttüğüm çiçeklerimden bahsedeceğim. Yeni yaprak açmış limon ağacımdan, birkaç çiçeği olan kaktüsümden, dağınık büyüyen ahtapot çiçeğimden ... O gelene kadar durmadan yürüdüğüm sıcak yolların tozundan, telaşından bahsedeceğim. Diktiğim elma büyümedi,
Sokağa çıkıyorum. Yürümeye başlıyorum. Hep bildik sokaklar. Değişen hiçbir şey yok. Her şey eski, çürümekte, kokuşmakta, yıkılmakta. Her şey. Geç. Çoktan geç. Gecikmiştim. Her şeyle ben de. Eskimiş. Onlarla. Onlarla.
... Mustafa Kemal, eskimiş lastiklerinin içine bez doldurularak şişirildiğini söylediği... Benz otomobiliyle göründü. Arkadaşlarıyla birlikte kente yaklaşırken, kendilerini bir gönüllü ordusu karşıladı. Yüzlerce atlı ve yaya, yerel giysileri içinde, eski biçim kocaman tüfekleriyle gösteriler yapıyor, bayraklarını sallıyor, arada bir sıradan ayrılarak havaya sıçrayıp yöresel oyunlar oynuyorlardı. Kaleye çıkan dar ve dik sokaklar davul zurna sesleriyle çınlamaktaydı. Arkadan daha ağırbaşlı bir yürüyüşle çeşitli esnaf loncalarının adamları geliyordu... #tarih #KurtuluşSavaşı #Ankarayagidiş
Sayfa 242Kitabı okudu
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
231 günde okudu
Bir kitaptan çok daha fazlası...
Yine bir İrvin yalom şaheseri... Dili oldukca hafif ve içerdeği temel psikoloji kavramlarıyla okuyucuya hem Psikoloji hem de Felsefenin yaşamımız için ne kadar temel bir rol oynadığını aşılıyor... Olay 19. yüzyılın son çeyreğinde Viyana'da geçiyor ... Atmosfer soğuk ve kasvetli...Psikanaliz'in yeni yeni duyulduğu ama tam olarak bilinmediği ,
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,2bin okunma
Reklam
"Karanlık sokaklara giriyorlar en çok. Eskimiş, gariban, evlerin üst üste yığıldığı, kederli sokaklar. Her sokakta onları bekleyen çocuklar. Sevgisizlikten uyuyamayan, hayatı erken yaşta öğrenmek zorunda kalan, dilenen, sanayilerde kaçak çalışan, ailesiz, düşsüz çocuklar."
Yakınken bile birleşmez ya ellerimiz Yakınken bile bekleriz birbirimizi Uzakken ise yan yana gelmeyi Bak radyoda yeni türkü çalıyor Bizim ise eskimiş kalplerimiz atmaya Devam ediyor Doğru ya biz severiz gurbeti Yakınken bile kavuşmaz ellerimiz Uzaklık ise bir zindan gibi.
Umutsuzlar Parkı
I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla Dağınık mavisiyle gözlerinin Sevgi vermez kadın uçlarıyla Korkuya, sadece korkuya sığınmış olarak Eskimiş, kurtlanmış ikonlarıyla
Yabancı
"Uzaklar var içimde hiç gidilmemiş Ve hiç yürünmemis sokaklar Kılı kıpırdamadan bekleyen zaman Kılıcını kuşanmış bakışlarında kızıl Ve hüzünlü bir pazartesi takvim yaprağındaki Dilimin ucunda bir isim Ya da bir dua.. Keyfe keder aksamların son deminde kalmış Alacakaranlık mehtabın aydınlığı Kaybolup gitmek mi ıssız yollarda fuzuli Yoksa şiir olup düşmek mi bir yüreğe pervasız Bitti bitecek derken açık kalmış mezarlar sükutumda Kan uykusundan uyanmış gibi ölüm Aynamdaki suretin kırgın kalbinde Suyu çekilmiş bir denizim de bağrıma bastığım Soğuk beden bir kaç tane. Ve bir gün batımı seremonisinde dans eden düşlerim . Bir hiçlik ki kifayetsiz kelamlar içinde Bir varlık ki sonsuza sığmayacak gibi Son nefesinde kalmış an içinde bulduğum ben değil Bir yabancı bakış Bir eskimiş gülüş... Yarım nefeslik Aşkın hakikatinde..."
Reklam
Ne kadar yağarsa yağsın yağmur, içinin ovasını sel basmıyor burada. Elmalar bile imrendirmez oldu seni. Otlaklara, derelere, çayır böceklerine, ağaçlara bile gücenik oldun. Yeni ceketine bile kırgınsın şimdi, kundurana bile uzaksın. Kendine bile yeniksin, benim eski benim eskimiş-sevdalı yavrum. Yürü, hep yürü, durmadan yürü, o dağ sana adını vermişti köyde, bu sokaklar sadece tabela sunuyor. Yürü, boyuna yürü, gün gelir tabelaları indirirsin köşe başlarından, kimliğini asarsın onların yerine, açlıklar seni doyurur, yoksulluklar seni besler, büyür sevdan, kendine bile sığmaz.
Sayfa 201Kitabı okudu
Hayırlı Cumalar
Yürüyorsun..Telaşların omuzlarında..Çalışıyorsun umutların köşe başlarında..Yaşıyorsun özlemlerin yarınların ardında..Gülüyorsun mutlulukların var-yok arası gidip gelmelerde..An’ın bıçak sırtında nefes alıp veriyorsun..Aldığın nefes kadar umutlusun,verdiğin kadar huzurlu.. Sürekli sanıyorsun kendini, kalıcı sanıyorsun..Oysa bedenini bir andan
İyilik ve Dünya
İyi olmak, iyi kalmak gittikçe zorlaşmaktadır. Kötülüğe odaklanmış, enerjisini kötülükten alarak dönen dünyada iyi olmak, iyi kalmak gittikçe zorlaşmaktadır. Kötülük, bütün entelektüel, askerî, siyasî, ekonomik gücüyle iyiliği yok etmeye çalışmaktadır. İyilerin aklını, duygusunu, niyetini, tercihini, en nihayet bütün varlığını hedef alan, açık, örtük, kanlı, kirli bir savaş amansızca sürmektedir. Bir yandan tür olarak başkalaşarak tuhaf bir varlığa dönüştürülen diğer yandan bu tuhaf varlığa özendirilen diğer insanlara iyilik, eskimiş, köhnemiş, modası geçmiş, gözden düşmüş, manası, albenisi kalmamış değer olarak telkin edilmektedir. Doyumsuz azgınlığından başka ne bir sınır ne bir değer tanıyan tanrısız, dinsiz, imansız bu ideoloji, doğrudan insan varlığını, insan onurunu, fıtratını yok etmeyi amaçlamaktadır. Kötülük, yaratılışımızdan bu yana, bu boyutta, bu dehşette evrensel yaygınlık kazanmamış, fesada, bozguncu- luğa ayarlı ideolojik içeriğini bu kadar et- kin, yaygın kuramamış olmalıdır. Görsel ve yazılı medya, ekranlar, vitrinler, spotlar, afişler, reklamlar, sokaklar, eğitim sanat,kültür kurumları, eğlence merkezleri gibi daha birçok araç, düzen ve düzenekle küresel egemenliğini kurmuş gözükmektedir. 'Bütün bir insanlık yalana teslim.' Bütün bir insanlık yanlışa, kötülüğe, hiçliğe, saçmalı- ğa, anlamsızlığa teslim!
Sisler altındayız
Sisler altındayız Tarihimiz hatırlanmıyor Sisler altındayız Hayat çizgimiz okunmuyor Sisler altındayız Hayatın anlamını anlatan o koca koca kitapları ve eskimiş İbrani Tanrısını küçük heveslerle değiştik Yerleri dolmuyor çünkü sonsuzcasına büyük yalanlardı hepsi Çocukluğumuzu annelerimize soruyoruz Eski sevgililerimizi tanıyamıyoruz ve bütün sokaklar birbirinin aynı gibi geliyor artık
Uzun yüzünde kirli sakallar, ne kadar da babama benziyor. Yitirdiklerini yıllardır ararmış gibi bakan sessiz babama, rüyalarında bulmak için yarı uykuda gezen babama. Vaktinden önce eskimiş o evde hâlâ arıyor mudur bulamadığını? Kaçıp da kurtulamadığı o ıssız duvarların arasında oturup duruyor mudur.
Sayfa 126Kitabı okudu
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.