"Beni birazdan daha fazla seviyorsun."
"Hayır, Esme." Geri adım attı ve onu bıraktı. "Özür dilerim... ama seni az ya da çok sevmiyorum. Seni hiç sevmiyorum."
Kitap konusu ile ilgimi çekmişti. Aslında kadın cinayetlerinden, "Namusum için öldürdüm!" diyenlerden, tecavüzcü katillerden, kısacası toplumdaki ruh hastalarından gına geldi ama yine de kendime eziyet edip kitabı okumaya başladım.
Bir kadının hayatının üç erkeğin elinde nasıl heba olduğunu görüyoruz. Hepsi de seviyorum diyen çakallar.
Yaşar Kemal ile İnce Memed serisiyle tanışmıştım. Yılanı Öldürseler romanı uzun süredir kitaplığımdaydı ve yeni okumak nasip oldu. Olay örgüsü bakımından ilk 30 sayfada geriye dönüş tekniği kullanılmış. Roman sonunda nihai gerçekleşecek olan roman başında anlatıldı ve anlatılan duruma neden olan olaylar peşi sıra yaşanmaya başlandı. Zorla kurulan Halil- Esme evliliği sonucunda tüm köyün adeta bu evliliği ve Esme'nin güzelliğini konuşması. Diğer bir karakterimiz Abbas Esme'ye olan aşkından kafayı yemiş vaziyette. Tabi Esme de boş değil Abbas'a karşı. İşlenen cinayet ve tüm köyün Hasan'dan babası Halil'in kanını almasını istemesi, ruhu hortlamış halil bir yılan figürüyle karşımızda ve bir suçlu kadın figürü Esme...
Hasan irade boşluğuna düşmüş vaziyette, bazen intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor, bazen bu güzelliğe kıyılmaz ama diyor. İkilemler arasında günler birbiri ardına sıralanır vaziyette. Kitap genel beklentimin altında kaldı gereğinden fazla uzatılmış 102 sayfa dahi olsa çünkü zaten arka kapakta ve romanın başında her şey anlaşılır vaziyette. Yine de okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019bin okunma
Yılanı Öldürseler... herkes kurtulacak...
Yaşar Kemal, Çukurova'daki bir köyde yaşanan töre cinayetinin kan, kan diye bağıran ve uğruna yalanlar dizen köylülerin el birliği ile küçücük bir yüreğin masumiyetinin çalınışını kaleminin ustalığı ile anlatmış...
Dillere destan güzelliği ile sevdasından, köyünden koparılan Esme'ye reva görülen evlilik hayatının başlangıcını okurken, kadına verilen sözüm ona değerin ne kadar acı olduğunu, onun yaşadığı çöküşü kimsenin görmeyişini, delikanlı Halil'in ona nikah bile yapması ne kadar büyük bir lütufmuşcasına, yaptığı eylemin unutulmasına sebep oluyor. Esme'nin duygularının hiç bir önemi yok, önemli olan Halil'in onunla evlenip çoluk çocuğa karışması...
İntikamın zehrini tadan Halil'in kanı yerde mi kalmalı? Onun ölümüne sebep olanlardan mutlaka kanı sorulmalı...
Hasan masum, saf daha neyin ne olduğunu bilmeyen küçücük ruhuna her gün zerk edilen zehir ile babasının kanını nasıl yerde bırakmaması gerektiği damarlarına önce akrabaları, sonra ise bütün köylü tarafından hayalet hikayeleri ile doldurulur. Babasının ruhunun efsane gibi olan hikayelerine her gün bir yenisi eklenerek, Hasan'a anlatılır...
Esme, güzelliği ile dillere destan Esme evladı Hasan için her zorluğa göğüs germeye çalışsa da akıbetinin ne olacağının bilinci ile Hasan'a daha çok sarılmaktan başka çaresi yoktur dur...
Toplumsal baskının ne kadar güçlü olduğunun en iyi örneklerinden biri olan eser, üstadın yalın dili ve sayfalardaki resimlerle bir çırpı da okunup bitiyor ve arkasında Hasan'ın hayatının ne derece acımasız olduğunun boşluğunu bırakıp, zihnimizdeki yerini alıyor...
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019bin okunma
Ah bir yılanı öldürseler...
Bu kitabı okumaya başladığınızda sonu ne olacak diye değil, sonunda gerçekleşecek olay neden ve nasıl gerçekleşiyor diye okuyorsunuz. Çünkü kitabın arka kapak yazısında 9 yaşında küçücük bir çocuk olan Hasan'ın annesini öldürdüğünü açıkça belirtiyor.
İnsanlar ne çok sever konuşmayı, olmayanı oldurtmayı. Bire bin katıp