Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
. Komik ama şimdi geriye dönüp baktığımda, ıssız koridorda gözlerimi kırpıştırarak durduğum bu özel zamanın, aslında yaptığımdan çok daha farklı bir şey yapmayı seçebileceğim tek nokta olduğunu fark ediyorum. . Ama tabii ki bu çok önemli anın gerçekte ne olduğunu anlayamadım; Sanırım asla yapmayız. Bunun yerine sadece esnedim ve üzerime çöken anlık sersemlikten kendimi kurtarıp merdivenlerden aşağı doğru yürüdüm. . . .
° –Doğrusu bugün cenaze çıkacak gün değil! – Niye? – Kar... çamur... (Esnedim.) °
Sayfa 97 - İş bankasıKitabı okudu
Reklam
Sinema salonlarından çıkıp gerçeğe alışabilmek için gözlerini kırpıştırdıklarını gördüm, dünyada neler olup bittiğini öğrenmek için sendeleyerek evlerine Times okumaya gidişlerini izledim. Onların gazetelerine kustum ben, edebiyatlarını okudum, örf ve adetlerine uydum, yemeklerini yedim, sanatlarına esnedim. Ama ben yoksulum, soyadımın sonu ünlü bir harfle bitiyor ve benden nefret ediyorlar.
Parantez YayınlarıKitabı okudu
Çok tuhaf ama şimdi geriye dönüp düşününce farkına varıyorum; tam da o ıssız koridorda durmuş şaşkın şaşkın o kapıya baktığım anda, gerçekte yaptığımdan bambaşka bir şey yapmayı seçebilirdim. Ama tabii ki o zaman o anın ne kadar kritik olduğunu göremiyordum, hep böyle olmaz mı zaten? Sadece esnedim, kendimi şöyle bir sarsıp üstüme çöken o sersemlikten sıyrılmaya çalıştım ve merdivenlerden aşağıya indim.
Sayfa 241Kitabı okudu
…" mesela anneannem esniyor. Esnerken " Ayyy esnedim" diyor. E gördük zaten esnedigini niye tekrar söylüyorsun? Dedem kendi sırtını kaşırken "Sırtım kaşındı" diyor. Annem tuvalete gideceği zaman "Dur bir tuvalete gideyim" diyor. E git yani bize neden haber veriyorsun? Bizde mi gelelim?…"
Okurken esnedim :D
"Öyleyse esnemeni buyuruyorum. Yıllardır esneyen birini görmedim. Bayağı merak ediyorum şu esneme denen şeyi. Hadi, bir daha esne. Bu bir buyruktur."
Sayfa 44 - CanKitabı okudu
Reklam
Bütün mesut esneyişlerin hayalimde geçişini seyrederek tekrar tekrar esnedim ve bu bekleyiş ve teslimiyet dakikamın saadetini, olgun bir yaz meyvesi gibi tattım.
Sayfa 51 - Maviçatı Yayınları
bu sapadan yakın uzak taze hayat herkesi bu rast geliş korunaklı kapsa incinmeyenlerin bu sarı bir bez üzerimde ne yapıyor bu ışıl ışıl ışıldıyorum pistlerde dans ederken bu en çok köpekten, en az kaplandan, biraz bu ağzı köpüklü hayvanlardan korkuyorum bu düşersem beni tutacak kimsem yok masalı bu yokuşunda tıkandığım, takıldığım, tattığım bu yüzümde patlayan görgü kuralları bu salsa, rumba ve diyarbakır yöresi bu hav, bu hava, bu havsala, bu hevenkler ama çarpılmış, süzülmüş, yuvarlanmış herkesim ben ama kalbinin izini dilimle islatarak lezzetlendirdim ama uyandımda çıtayı hep yükseğe koyarak esnedim ama belime kadar bu insanlar, su çok güzel gelsenem benim ama elim sevgilime pansuman yaparak ne kast ediyor ama çarp şu kapıları, yere tükür, ağzım şapırtarak konuş ama bahsini açtığım sen değilsin dost meclislerinde ama her şeyim de ben aynı zamanda, yüzülüp çıplak ve güzel ama dilimle kalbini kalp olduğuna ikna eden benim ama uyanmanın insandan eski olduğunu anlattım sana ama bu belim belki insanlar kadar, durma öyle, boğuluyorum bu dökülen benden hiçbir şey eksiltmiyor ama yine de topla istiyorum
Kahvemi içtim. Buğulu bir soğuk su bardağı karşısında, başım her türlü düşünce işinden kurtulmuş, uzakta, tepelerin ardından çizilen denizin koyu lacivert hattına daldım. Birden çenelerim gerildi. Uzun uzun esnedim. Bu rahat esneyiş, bana, şu tatlı yaz sabahında, bir saadet dakikasının sonsuzluğu içinde yüzdüğümün haberini verdi. 18.07.1928
Sayfa 42 - serhat yayınları
Dünyadaki bütün hazları al, sonsuzlukla çarp: cennette bir an hepsine bedeldir. Düşük bütçe ile aşk, masrafsız bir sevgili, tam Arturo’nun kara yüreğine göre, arkasında kurbağaların ve balıkların yüzdüğü bir pencerenin gerisinden hatırlanmak üzere. Onların gazetelerine kustum ben, edebiyatlarını okudum, örf ve adetlerine uydum, yemeklerini yedim, sanatlarına esnedim. Ama ben yoksulum, soyadımın sonu ünlü bir harfle bitiyor ve benden nefret ediyorlar, babamdan ve babamın babasından da, ellerinden gelse kanımı içerler ama yaşlanmışlar artık, güneşin altında ölüyorlar, oysa ben genç ve umut doluyum, yaşadığımız zamanı ve ülkemi seviyorum ve sana Yağlı dediğimde yüreğim değildi konuşan, eski bir yara titreşti sadece. Yaptığımdan çok utanıyorum. Hemen gelme Camilla; burada tek başıma oturup bu ender duyulan heyecana alışayım; zihnim eşsiz zerafetinin sonsuz yalnızlığında gezinirken yalnız bırak beni; bir süre için, açık gözlerle seni düşleyip açlığını çekmek istiyorum. Bu gece farklı olacak, şevkat gösterecek bana. Çocukluğumun, yeniyetmeliğimin ve üniversite günlerimin kızları gibi davranmayacak bana. Korkutmuşlardı beni, utangaçtılar, beni reddetmişlerdi; prensesim beni reddetmeyecek ama, anlayacak, çünkü o da aşağılanmıştır.
Reklam
Üç kez esnedim. Hakkında dava açabileceğiniz esnemelerdi bunlar. Ama kim vardı ki davayı açacak? Kendimden başka kim vardı dava edilecek?
91 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.