Kitap iki bölümden oluşmakta. Çoğu okuyucuya sıkıcı gelebilecek ama kitabın bence daha güzel olan ilk bölümünde isimsiz antikahramanımız tam yerinde tespitler yaparak ahkam kesmiş. ‘Aa ne kadar da doğru söylüyor.’ demekten kendimizi alamayacağımız, ancak uzun düşünmeler sonucu varılabilecek sonuçlar elde etmiş. Altı çizilecek, hiç unutmamamız gereken birçok cümle bulunmakta. İkinci bölümdeyse tüm bu ahkam kesişlerinin arkasında yatan olmayan yaşantıları mevcut. Tam bir sosyopatik, kendini beğenmiş, altı boş gururlarla dolu yaşantısından kesitlerle akıcı bir bölüm oluşturmuş. İlk bölümdeki düşünen bir filozof olmak ikinci bölümde anlattığı yaşantılara ve hem vurdumduymaz hem aşırı duyarlı, çelişkili karaktere sahip olmaktan geçiyorsa; düşüncelerimi susturmayı yeğlerim.