Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızca Başak da değil, aslında bana herkes her şeyini anlattı...Anlayacağımı düşünüyorlardı.Anlıyorum gerçekten de... Ama bak, yolun sonuna dıoğru haklı çıktı Dostoyevski. Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır, demiş ya...Ben de hastalandım işte.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Reklam
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
"Son yargı fikrinin ta kendisi, ortak beklentilere göre ölümden sonra en çok yapılacak olan şeyin bu olduğu anlamına geliyordu: herkesin hikâyesinin baştan sona anlatılması, sonra konuşulması, aktarılması, açıklanması, tartışılması, yalanlanması, yakarılması ve sonunda hükmün dinlenmesi. Hem de muazzam boyutlarda bir yargılama, yeryüzünden
Sayfa 297 - II MızrakKitabı okudu
¶ Turan memleketinin talan edileceği haberini alınca bunu önlemeye karar veriyor. Bu konu Tüzükat'ta şöyle anlatılmaktadır: "Bunu işittiğimde, Han'a varmadan önce Turan ülkesini bu beladan kurtarıp, ölüm ve yitimden, talan ve yağmadan korumam lazım geldiğine karar verdim. Bu aç gözlü kişileri dünya malı ile aldatıp tuzağa düşürmek istedim.
“Anlıyorum gerçekten de…” Kütüphaneyi gösterdi. “Ama bak yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. ‘Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır’ demiş ya… Ben de hastalandım işte.”
Reklam
Ama bak, yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. 'Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır,' demiş ya... Ben de hastalandım işte.
Sayfa 128Kitabı okudu
Hepimiz adalet istiyoruz ama adaleti görmüyoruz. Az önce de bahsettiğim gibi sadece şirketler değil, hepimiz pazarlamacı olduk. Adalet istemek de yine pazarlama aracı oldu ve yine adaleti de kendimiz için istiyoruz sadece. Ama hukuksuzluğu yapan kişi bunlardan hiç bahsetmiyor. Empati yoksunuyuz! Sadece bireyler değil, gruplar veya ideolojik yapılar da kendi yaptıkları savaştan zulmü görmüyor; kendini hep birlikte haklı görüyor. Bugün bir arada yaşamak çok daha zor hâle geldi. Bazen dinî cemaatler de bunları fazlasıyla yapıyor. Düşünün ki bir bu cemaat kendini haklı görmekten devleti yok sayıp darbe yapmaya kalkıştı. Geçmişimiz böyle değildi. İslam medeniyetinde diğer dinlerle hoşgörü içinde yaşandı. Bu topraklarda oldu bu ve günümüzde bunu hayal bile edemiyoruz. Artık distopyanın içinde yaşıyoruz. Sosyolojik olarak en büyük distopya bencillik ve kibirdir.
"Benim haklı olmam neyi değiştirir ki? Fazlasıyla haklıyım ve doğru yoldayım, bunu biliyorum. Ve yine biliyorum ki, bugün en iyi kahkahayı patlatan kişi, kahkahayı patlatan son kişi olacak."
Sayfa 11
435 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.