Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MÜKREMİN- Ben galiba kendime ev tutucem. FERİŞTAH - Hah işte bu... Şöyle geniş güzel bir ev tut... O evde kiminle kalacağın belli olmaz... Yalnız bir tek ricam var. Üst katlarda olsun... Zemin katlar içime sıkıntı veriyor benim. MÜKREMİN- Numan amca bu ev mevzuu için senden biraz nakit isteyecektim... Malum eşya meşya durumları... Artık avans
Kabul etmek lâzımdır ki, ferdin inanma ve iman etme hakkı kanun ile hudutlanamaz. İman ve akide bir kanun mevzuu olamaz. İnsan herhangi bir deney, fikir veya doktrine inanmaya veya inanmamaya mecbur edilemez. Engizisyon mahkemesi önünde "dünya dönüyor " sözünü geri almaya zorlanan Galile, mahkemeden çıkarken: "Bununla beraber dünya dönüyor" demişti. İçimizdeki inanç, cebir ile değiştirilemez...
Sayfa 130 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yarı münevver
Bizde birkaç sahifeden fazla yazı okumağa tahammülü olmayan bir “yarı münevver” zümresi vardır. Bunlar ruhları hasta, iradeleri gevşek, kafalarını bir nokta üzerinde uzunca bir zaman tutmak kabiliyetinden mahrum birtakım psikopatlardır. Bu tip insanların kafası hayatın bütün ciddi meseleleriyle alâkalarını kaybettiği için hiçbir şey onları
KADIN BİR FİKİRDİR...
- "Kadın bir fikirdir; heykelleşmiş ve erkeğin mukabili cinsiyete bürünmüş ulvî bir fikir... Ulvîyetine mukabil de, istidadını yaşattığı süfliyet, meydanda... Onun içindir ki, kadın gerçek mânâsı ve mahiyetiyle yalnız İslâmiyet'tedir ve yine onun içindir ki, kadın İslâmiyet'te, üzerine titrenilen bir hicap mevzuu... Örtünmesi de bu sır yüzünden...
Sayfa 161 - (odora di Femina) Kadın Kokusu, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Önsöz
Vaktiyle Süleyman Paşa tarafından ileri sürülen fikir, yani Türklerin umumi tarihinin, bundan 2 asır önce Fransız âlimi Deguignes tarafından işlenip ortaya konulduğu gibi, ilmin büyük bir mevzuu olduğu fikri kabul edilerek, Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) İstanbul Üniversitesinde umumi Türk tarihine ayrı bir kürsü açtırdı ve Türk tarihini geniş anlama lüzumunu ortaya attı. Fakat otorite sahibi ilim ve fen merkezimiz henüz vücuda gelemediğinden, bugüne kadar milli tarihte umumun kabulüne mazhar olan hiçbir tezimiz yoktur.
Roma, ? Eylül 1968 Muhterem Nihal Bey, memlekete kısa bir seyahatten dönmüş bulunuyorum. Bu arada İstanbul'da sizinle görüşmeği de çok arzu ettimse de, ailevi meşguliyet ve mecburiyetler buna imkan vermedi. Esasen, Ankara'da tahminimden fazla kalmak icap ettiğinden, İstanbul'daki ikametimi kısalttım. Sizinle memleket ahvalini
Reklam
HER DOĞRU HER YERDE SÖYLENMEZ! (Mİ?)
- "Böyle bir söz var… Önüne gelenin ağzına sakız kıldığı bir söz… Bu söze dayanak kılınan nice hâller var… Ve kimler ve kimler bu söze sığınmıyor… Elbette sözün bir hakikati var… Zira bizzat “doğru”nun kendisi -bile- her yerde “doğru” değildir. Su meselâ bir nimettir, berekettir. Lâkin sel hâlini alırsa felakettir… Açıktır ki doğru, yerinde
Doktor, gününün bütün boş saatlerini bu kıraathanenin masala­rından birinde çantasını açıp kapayarak, tırnaklarını temizleyerek, hayattan ve memleketteki tembellikten şikâyet etmekle, psikanaliz anlatmakla, yahut etrafı dinlemekle geçiriyordu. Hemen her şeyle alâkadardı. Ve bir ucu içtimaî tenkide bağlanmak şartıyla her fikir onun için sevimli, kabule değerdi; öbür ucu zaten elinde idi ve ko­laylıkla Freud’a, Jung’a bağlayabilirdi. Bütün bu acayip şeylerden sıkılıp sıkılmadığını kendisine her sordukça bana: - Deli misin! diye cevap veriyordu; bundan daha enteresan etüt mevzuu olabilir mi? Bana mesleğimi asıl sevdiren bu kahve oldu. Buradaki insanları nerede bulabilirim? Kaldı ki, topluluğun kendi­si de ehemmiyetli! Sosyal-psikanaliz için bundan iyi yer bulunmaz.
Neyzen Tevfik’e bir muharrir yazacağı romanı anlatıyordu. Sonuna gelince Neyzen yüzünü buruşturdu: -Bu mevzuu beğenmedim! -Öyle amma, siz hiç roman yazmadınız. Nasıl fikir yürütüyorsunuz?! Neyzen Tevfik kızdı: -Ben yumurtanın da iyisini, bayatını anlarım. Fakat hiç yumurtlamadım.
OKUMA KILAVUZU
“- Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlamaz.” “- Bilgi iki çeşittir… Biri mevzuu bilmek, diğeri ise o mevzuu nereden öğreneceğini bilmek.” “- Düşünmeden öğrenmek, vakit kaybetmektir.” “- Okuyacağınız yazarı, arkadaşınızı seçermiş gibi seçin.” “- Aydın insan, fikir hayatına karşı tükenmez ilgisini sürdürmek için yeterli iradesi bulunan
Reklam
Fikir sisteminin amacı, fikirler teorisini bulmaktır; ilmin mevzuu olan gerçek, özel ve geçici hadiselerde aranmamalı, fikirlerde aranmalıdır. Çünkü her fikir, her varlığın, her varlık grubunun mücerret modelidir. Ve fikirlerin düzeni, toplumun düzeninin modeli olmalıdır. Şu hâlde mevzuları zaten fikirler olan mütefekkirler, siteleri en iyi yönetebilecek kişilerdir.
Sayfa 50
344 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
 1- Şüphecilik Bahsi Peyami Safa şüphecilikten bahis açıyor: -İstihzası olmayan, hâdiseleri alaya almayan adam ne kadar kuru ve yavansa, şüpheciliği olmayan da o kadar eksik ve kısır… İki tekerlekli bir arabanın tek tekerleği üzerinde yol almaya kalkması gibi bir şey… Ben her şeyden şüphe ederim; bana anlatılan, öğretilen, gösterilen, bildirilen
Bâbıâli
BâbıâliNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 2017875 okunma
Dinde kader sadece bir itikat işidir; bir amel ve hareket mevzuu değil... Yani "Kader böyle imiş" diye hiçbir fert fiilinin sorumluluğundan kurtulamaz veya hareketsizliğini mazur gösteremez. Kader gizlidir, hükmü ancak vakıadan sonra bellidir ve hiçbir işde peşin kaide teşkil etmek mevkiinde değildir. Hiçbir hastalık, kaderinde ölüm veya şifa var diye tedaviden uzak tutulamayacağı gibi, hiçbir sermaye, nasibindeki büyümek veya sıfıra inmek ihtimallerine göre faaliyetten alıkonulamaz. Bazı içtimai ve iktisadi hadiselerin de kadere nispeti, menfi misallerde onlara aynen tahammül etmek, müspet misallerde ise muhafazalarına çalışmak şeklinde tecelli edemez.
175 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.