Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. Anne çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı. Ama iş bulamayınca çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.
Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti. Okuldan arta kalan vakitlerinde kah hırdavatçıda kah
Merhaba 1k sakinleri.
Şu günlerde Türkiye'nin gündeminde olan bir konudan bahsedeceğim. Kore pop müziği ( K-pop) ile ilgili. Ya bu insanların bizim müzik zevkimizle ne alıp veremedikleri var? Ya bu şey futbolda " Sen nasıl Beşiktaş değil de Galatasaray'ı tutarsın!" dermiş gibi. Hani Türkiye özgür bir devletti. Madem Türkiye özgür
Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. Anne çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı. Ama iş bulamayınca çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.
Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti. Okuldan arta kalan vakitlerinde kah hırdavatçıda kah
Hesse etkinliğinden önce Hesse’yi yakından tanımak istedim. Kitaptan öğrendiklerimi notlar alarak yazmaya çalıştım. Mış, miş’li rivayet zamanıyla kullanmak istemedim yazının okunabilirliğini daha da karmaşıklandırmamak adına. Anlayabildiğim kadarı ile özet şeklinde aktarmalı bir yazı oldu . Değinmediğim bir çok şeyle birlikte genel olarak böyle
Yürüyorsunuz çimenlerin içinde. Ne zaman, nerede, önemli değil. Gözleriniz kapalı, benim gibi.
Bİr iki damla sızıyor saçlarınızın arasından. Plansız gebeliğe benzer bir sıkıntı kaplıyor içinizi. Yalnız mıyım diye etrafınıza bakınmaya çalışıyorsunuz. Ama hala kapalı gözleriniz.
Başlıyorsunuz şarkı söylemeye, bilmediğiniz bir şarkı aslında, hem
Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. Anne çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı. Ama iş bulamayınca çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.
Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti. Okuldan arta kalan vakitlerinde kah hırdavatçıda kah
Demek, Seniha'nın aklı böyle şeylere de eriyor! Ben zannederdim ki, o, ipeğin renginden, sürmenin cinsinden, Beyoğlu'nun kaldırımlarında sekmekten ve gençlerle Fransızca şarkılar söylemekten başka bir şey bilmez.
FRANTZ FANON’UN ‘SİYAH DERİ BEYAZ MASKELER’ KİTABINA BİR BAKIŞ; TÜRKİYE’NİN SİYAHİLERİ KİMLERDİR?
Kitabı okumaya başlar başlamaz her bir cümlesinde kendimi, dilimi ve yaşantımı görebiliyordum. Bununla birlikte bir söz kafamda döndü dolaştı:
“Neye gülüyorsun? İsimleri değiştir, anlatılan senin hikâyendir.”
Sömürenin ya da sömürülenin isimleri
TOTEMLERİMİZ
İncelemeye başlarken isterseniz Freud'un ''Totem ve Tabu'' hakkında fikirlerini ve bu kavramların kökeni hakkında bilimsel verileri esas alarak değerlendirdiklerini masaya yatırmak yerine,evvela kelimelerin halk nazarında değerleri,ritüelleri ve yaygın olarak yanlış tanımları hakkında bilgi sahibi olalım,ardından konuyu Freud ve bilim
''Damarlarındaki kanı boşalt, yerine su doldur, işte o zaman savaş olmaz.''
(I. cilt, s. 587)
Savaş... savaş... savaş... Nedir bu savaş? Dostoyevski der ya, ''Her insan doğuştan gaddardır,'' diye, bence savaş, gaddarlığın, açgözlülüğün ve hükmetme aşkının dışa vurumudur. Barış ise, aynı savaş gibi, sadece çıkarların kesişmesiyle oluşan, başka
Kitabı, başlangıcından itibaren ele almamız gerek. Osmanlı için yazılan kitaplarda direkt olarak Padişah ve hikayelerine girişler yapılıyor ve bunu yapanların çoğunu da okurken insan ister istemez hani güzel bir başlangıç bekliyor. Bu kitap oan sahip. Güzel bir önsöz, hem Bizans, hem Osmanlı, hem Batılı hem de Günümüz tarihçileri kâle alınarak
Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. Anne çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı. Ama iş bulamayınca çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.
Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti. Okuldan arta kalan vakitlerinde kah hırdavatçıda kah
Yeni güne merhaba, günaydın arkadaşlar.
Bugün, 1960'ların Fransızca hitlerinden 'Zou Bisou Bisou', Mad Men'in dizisinin yeni bölümüyle yeniden popüler olan ve şarkıyı Megan karakteri yorumladığı dizinin bölümü ile başlayalım istedim. Şarkı ülkemizde son iki haftadır tv reklamlarda ile gündeme geldi.
İlk olarak 1960’larda keşfedilen şarkıcı Gillian Hills tarafından söylenen bu parça daha sonra Sophia Loren tarafından da ‘Zoo Be Zoo Be Zoo’ olarak İngilizceye uyarlanmıştı. The Daily Beast’e şarkı için “1960 yazında 16 yaşındayken yaptığım ilk albümümden bir yaz şarkısıydı” diyen Gillian Hills, şarkıyı Mad Men’de tekrar duyunca çok şaşırdığını söylüyor.
youtube.com/watch?v=yXoILGn...
Bir Şarkıcıyla Bir Memurun Hikayesi ...
Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra da evleri bir yangında kül oldu. Anne, çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı.
Ama nafile...
Anne, parasızlıktan oğlunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti.