Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sevginin kesintisiz bir şey olduğuna inanmıyordum. Sevgi doğuyordu. Sonra bir gün ölüyordu. Ölünce hiç doğmamış gibi oluyordu. . Delirmemek için ilaç alıyordum. Delirmekten kastım, aklımın başımda olmayışı değildi. Aksine, aklım fazlasıyla başımda olduğu için delirmekten korkuyordum. . Geçmiş çünkü, ne yaparsan yap, yok olmuyordu. . Yaşamak
BİLİNMEYEN ]UNG
Zaman geçti ve dünya değişti; Yedi Vaaz bir zamanlardaki katibi için bir hayret ve merak nesnesi olarak kalmayı sürdürdü. On üç yıl sonra uzak California'da, ölüler bir kez daha hararetli hayranına "geri döndü". Kudüs'ten değil, Zürih'ten geliyorlardı ve Rascher Verlag yayınevi tarafından Erinnerungen Traume Ge­ danken von
Reklam
Yüz yıllık değişmez hikaye
Koskoca New York gibi bir şehir bizim gibi aptal taşralılardan para sızdıracak kadar çok adamı nasıl besleyebiliyor bir türlü anlamıyorum. Bütün gün eşşek gibi çalış, paranı onlara gönder ve karşılığında bir kağıt parçası al, hesabınız 20.62' de kapanmıştır diye. Boyuna zorlarlar seni, kağıt üzerinde bir parça kâr gösterirler sana, sonra güm! Hesabınız 20.62 de kapanmıştır. Ve bu da yetmezse , Bir de sana çarçabuk nasıl kaybedebileceğini öğreten bir adama ayda on dolar ver, çünkü bu adam ya hiçbir şey bilmiyordur ya da telgraf kumpanyası ile ortaktır. Of, artık bıktım bu heriflerden. Son bir defa daha beni kazıkladılar. Piyasanın durmadan yükseleceğini, deltanın her yanına yeniden su basacağını ve toprağın geçen yıl olduğu gibi bol su göreceğini ancak bir Yahudinin sözünden başka hiçbir şeye inanmayacak kadar bu dala olan bir kimse söyleyebilir. Yıldan yıla insanların elde ettikleri ürün topraktan topraktan silip süprülsün, ve sonra Washington'dakiler Nikaragua, ya da başka bir yerde Ordu bulundurmak için günde elli bin dolar harcasınlar.
Sayfa 187Kitabı okudu
yılları boyunca ülkemizde geçen olayları inceleyen bir araştırıcının, bir insanbilim uzmanının, konu olarak bu dönem yöneticilerini ele alırsa gelişmesi onbinlerce yılla saptanamayan beynin yıldan yıla hızla gerilec.liğini, çöktüğünü somut örneklerle ortaya koyması güç değildir. Davranışlar örnek alınırsa kimi insanlarda ağır bir sayrılık, bir sarsıntı geçirmeyişlerine karşılık belirgin bir çöküntünün, gerilemenin yüzeye vurduğu görülür. Bunda da doğal ortamın, yaşama ortamının etkileri vardır. Sözgelişi eskiçağda, ilkçağda yeryüzü uygarlığının ön dizide gelen yaratıcı başlarını yetiştiren Anadolu altıyüz yıllık Osmanlı döneminde önemli bir· gelişme göstere. memiş, uygarlığa katkıda bulunan bir iki devşİrıneyle yetinmiştir. Mimar Sinan'ı bir yana bırakınca bu dönemin damgasını taşıyan yepyeni yaratmalar bulma olanağı kalmaz. Mimar Sinan da eski bir uygarlığın gelişim çizgisi üzerinde ele alınma gereğindedir. Oysa bu dönemde Anadolu gerek doğal ortamı, gerekse yaşama ortamı bakımından hızla gerilemekte, bozulmaktadır. İlkin aşırı yıkıcılık yüzünden ülkenin bitki örtüsü değişmeye başlamıştşır.
“Yeni bir yıla daha, yine seninle başlamak istemezdim Osman.” Geçen sene tam da bu günlerde böyle girmişim söze. Zaman gerçekten de vahşi ırmaklar gibi akıp gidiyor. Şu son bir senede neler oldu var ya, üff diyorum. Anlatasım bile yok inan, lanet gelsin şu son bir seneye. Evi yansın, ocağı yıkılsın, defolup gitsin hangi cehenneme giderse. Adını dahi anmak istemiyorum. Bu yılı, en sevdiklerimle birlikte toprağa gömüyorum. Önümüzdeki yıldan burada herkesin huzurunda biraz insaf istiyorum Osman.
Reklam
Kilit kavram doğru kelimesi... Sağduyu da herhangi bir konuda doğru yolu bulmak olarak açıklanabilir ama sağduyuyu betimlerken kullandığımız doğru kelimesi zamana ve mekâna göre değişir. Geçen yıl yolda karşılaştığımız dostlarımıza sarılıp yanaklarından öpmek doğru bir davranıştı. Bu yıl iki metre uzaktan, ağzımızda maske ile korkarak sohbet ediyoruz. Pek çok bilim dalındaki doğrular da yıldan yıla değişir çünkü öğrenmek bir süreçtir. Beş yıl önceki bilgilerimiz eskir. Şimdiki bilgilerimiz de beş yıl sonra eskiyecek ama biz bu bilgilerin omuzlarında o yeni bilgilere ulaşmış olacağız.
Barry Cunliffe karmaşıklıkların bilincinde olarak cesurca öne çıkıp, en azından Akdeniz' de antik devletler dünyasının barbarlar tarafından kesintiye uğratıldığı dönemin bin yıldan uzun sürüp MÖ 200'e kadar devam ettiğini ileri sürmüştür. Bu dönem içinde özellikle MÖ 1250 ve 1150 yılları arasındaki yüz yılı "merkezileşmiş,
Sayfa 197Kitabı okudu
"... yıldan yıla boy atan, uzayan, gemi boyuna gelen yatları, zırhlı otomobilleri, jet uçakları ne yazık ki bu üzüntüyü gidermeye yetmez, içlerindeki varoluşsal boşluk duygusu her geçen gün biraz daha büyür."
Süleyman Demirel'den Ankara'daki bir basın toplantısında dinlediklerimi özetlemek istiyorum, demişti ki: " Özbekistan 'a ilk gittiğimde, Özbek Cumhurbaşkanı İslam Kerim'e Özbekistan'ın serbest piyasa ekonomisi içinde nasıl kalkmacağını anlatıyordum. Beni, büyük bir dikkatle dinliyor; cümlelerimi 'Togri! Togri!
Reklam
Neler olduğunu geçen yıldan bu yıla ne kırlangıçlar sormadan edebilir ne de sen söylemeden.
NOGAY TÜRKLERİ Nogayların yedi yüz yıldan fazla tarihi henüz yeterince incelenmemiştir. Bu Türk topluluğunun kurucusu Nogay Han'dır. Nogay'ın dedesi Tuval Bey'in Aksu (Rus: Buğ) nehri çevresindeki bir Peçenek boyunun beyi olduğu söylenir. Atasından gelen beylik hakkıyla, boyunun başına geçen Nogay Han, kısa sürede yükselip
"Her zaman olduğu gibi," dedi Aragorn "İyi ile kötü, geçen yıldan bu yıla değişmedi; üstelik elflerle cüceler arasında bir anlama, insanlar arasında başka bir anlama geliyor da değil. İdrak etmek kişinin kendisine düşüyor, ister Altın Orman'da olsun ister kendi evinde."
Her zorluğu aşarak başarı denen hayat iksirinin tadına bakmış olan, özgüveni yüksek bu erkeklerin, artık merdivenleri yoklaya yoklaya inmelerinin, düşmemek için temkinli adımlar atmalarının, kaçınılmaz sonu vurgulamasına bir türlü alışamadıkları, gülmedikleri zaman –hatta güldüklerinde– yüz çizgilerine sinen hüzün damgasından bellidir. Ortaokul çağlarında hiç anlamadan ezberledikleri “Benim mi Allahım bu çizgili yüz” dizesinin farkına varma dönemlerine gelmişlerdir artık. Üstelik Dante ya da Cahit Sıtkı gibi otuz beş yaşında da değillerdir. Hiçbir mavi hapın gideremeyeceği bir iktidar yitimidir bu yürek çöküntüsü. Yıldan yıla boy atan, uzayan, gemi boyuna gelen yatları, zırhlı otomobilleri, jet uçakları ne yazık ki bu üzüntüyü gidermeye yetmez, içlerindeki varoluşsal boşluk duygusu her geçen gün biraz daha büyür. En önemli amaç olarak gördükleri, uğruna bir ömür harcadıkları paranın çözmeye yetmeyeceği bir sorunla karşılaşmaları; o hayatı da, o amacı da, o gücü de anlamsızlaştırır. Kendilerine itiraf etmeseler bile, bu düşüncenin müphem ağırlığı altında eziliyorlardır.
Sayfa 157 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.