Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Sözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl
Yaş otuz beş!Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Sözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
OTUZ BEŞ YAŞ
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
" Abdullah o günler 13- 14 yaşlarında arkadaşları ile Medine sokaklarinda Dolaşırken birden aralarından biri "Ömer geliyor" diye bağırır tüm çocuklar bir tarafa kaçar ortada bir Abdullah kalır. h.z Ömer o heybetli hâli ile Abdullah ile karşı karşıya gelir selam verir Abdullah'a Abdullah kendinden gayet emin bir şekilde selamını alır sonra sorar arkadaşların niye kaçtı ? Abdullah derki senin heybetinden korkup kaçtılar peki sen niye kacmadin? Der ki Abdullah niye kacacakmisim ki yol dar mi ki çekilip sana yol vereyim bir suç mu işledim senin karsina çıkmaya korkayim bu yol hem sana yeter hem bana bu söz karşısında h.z Ömer tebessüm eder ve der ki "efendimiz (sav) ne de doğru söylemiş tam babasının oğlu ! Tam babasının oğlu!"
Türkiye Birincisi
Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık
olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu
gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak
lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Her şey güzel giderken başına öyle şeyler gelir ki "Yandım !" dersin," Bittim!" der ve düşersin.
İşte o an ,içindeki iyilikle beslenen çocuk çıkar gelir ve kapıları çalar .
"Kalk!" der ,"Kalk!"
Tutar elinden ,karanlığı yırtar ve seni güzel günlere götürür .
Korku nedir bilmez iyilik.
Aydınlık ,karanlıktan korkar mı hiç ?
Kötü günler ile karşılaştığında kimseye ihtiyaç duyma,
Önce Allah ,sonra içindeki iyi niyetten başka !
Niyetin ne kadar iyiyse ,Allah o kadar seninle .
Nasibin ise niyetinde gizli ...
Alsa da elinden yoğunu varını ,döner dolaşır geri verir sana hakkını !
Olmaz deme asla !
Olur!
Unutma ki Allah isteyince ,kuşlar filleri yener azizim...
günler geçti ve ben artık
hangisiyim bilmiyorum
o mağrur dik başlı olan mı
yoksa eski bir mağlup mu
sözümden geri dönersem eğer
bu keder yine öldürecek beni
oturuyorum, o gelir diye
belki birgün beni görmeye
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?