Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
saçı siyah ama sapsarıya boyatmış, kıçı dışa fırlak, hadi beni hemen yatağa at duygusunu saçıp savuran, kıpır, fingirdek ,hoş bir genç kadın geldi, yanındaki masaya oturdu, selam verircesine adama gülümseyerek. Karşı gülümseme arz etti adam, sanki selamlarcasına .
Nə təsadüf
Topu topu yirmi bir kış geçirmiş olsam da artık genç bir adam değildim.
Reklam
Genç bir adam dünyanın zevk almak için yaratılmış bir mutluluk yeri olduğuna, oysa burada yalnızca onu arama becerisinden yoksun olanların yaşadığına inanır: Bu noktada romanlar, şiirler ve dünyanın her zaman her yerde dış görünüşe verdiği riyakârca önem bunu destekler.
Yolculuğu kısa süren bir adam Anlamaz ki devâ nedir, dert nedir Yoksulluk vermeyi bilmeyenindir Zenginlik elini uzatanların Ver elini vuslat günüm Al elini kirli sarı Gidelim bu hayret mahallesinden Ne hüsn kaldı burda artık Ne de aşkın can pâresi
Bir de huzura duranlar vardır Işığın ardında bir ömür tenha Ölürken güneş avuçlarında Şiir şiir yıldız olurlar aşka Kıyamı bilenler sessiz yürürler Sükuta bağlarlar hayallerini Ömrün birazı kan, birazı keşke Kimin askerisin yüreyen adam Uğruna ölecek ne var dünyada Mazlumlara saray kurandan başka
İşte, bizi beyazlardan ayıran budur. Papalagi, işinin altında eziliyormuşçasına, iç çekerek söz eder ondan. Oysa Samoa'nın delikanlıları şarkı söyleyerek giderler kulkas tarlalarına, genç kızlar şarkı söyleyerek yıkarlar ırmakta bel örtülerini.
Sayfa 78 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Herhalde Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir gün Türk Ocağı'nın açılış töreni yapıldı. Nutuklar söylendi, milli marşlar çağırıldı. Genç öğretmenlerle Sultanî'nin yetişkin öğrencileri coşkun şiirler okudular. Bunlardan bir tanesinin, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü, uzun boylu bir delikanlının okuduğu şiirin adı ''Kırk Haramilerin Esiri'' idi: Haydutların reisi, türlü işkencelerden sonra, esirin bir kolunu kestiriyor. Ama yiğit adam cellatlarına meydan okuyor. O zaman Harami-başı bağırıyor adamlarından birine: ''Öteki kolu da kes. Öteki kolu da kes...'' Bir anda beklenmedik bir şey oluyor: Birden, balta esirin elinde parlıyor. Şimdi iyi hatırlamıyorum, ama sanırsam hikaye de böyle sona eriyordu. Şiir kadar, onu okuyanın okuyuşunda da başka bir güç vardı. Sarışın delikanlı şiiri okumamış, onda dile gelen, ayaklanmış esir Anadolu'nun dramını oynamıştı. Onun kollarının geniş hareketleri, sıçrayışları, dizlerini yere vuruşları hala gözümün önündedir...
Kurtuluş Yıllarının Bir Anısı İçinde Nazım HikmetKitabı okuyor
“Genç adam, sakın yaşlanmana olanak tanıma. Gençken ölmenin bir yolunu bul. Yoksa senin de ulaşacağın sonuç benim durumum olur. Doğruyu söylediğimden emin olabilirsin. Seksen yedi yaşımı bitirdim ve ülkeme de gerçekten hizmet verdim. Ama gel gör ki yaptıklarıma karşın koluma takılan üç şeritli Victoria madalyası ile birlikte, şimdiki ben kaldım ortalık yerde. Ölmüş olsaydım keşke. O rezil ölüm beni kucaklamakta o denli yavaş davranıyor ki!”
Hiç oy kullanmamış, seçmen listesine kayıtlı değildi. Toplumun herhangi bir şekilde değiştirilebileceğine inanmıyordu.
Reklam
Her hafta spor loto oynuyor, sefaletin dibine vuran herkes gibi, doğal olarak, her şeyi talihten bekliyordu.
Yaşım yoktu artık, uykuyla uyanıklık arasında, bir zamandan başka bir zamana kayıyordum
Yaşadıklarımı yazmazsam yaşananlar tamamlanmamış olur, yaşadığıyla kalır.
Atom bombasının atılmasının üzerinden yirmi dakika geçmişti bile ve tüm Urakami alevden bir ormana dönüşmüştü. Hastanenin merkezinden çevreye ateşler saçılıyor Alevlerin görülmediği tek yer doğu tarafındaki tepeydi. Pompalar, kovalar, su depoları, enerji dolu insanlar... Yangını söndürmek için gerekli olan her şey bir anda yok olduğundan, yayılan
Sayfa 40 - İthaki Yayınları
Hayat ne kadar genç olduğunuza bakmazdı. Sizi bir şekilde büyümeye zorlardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.