Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mesele, gerçeğin yanlış ya da doğru olsun, ne kadar işimize yaradığını kendimize itiraf etmekte düğümleniyor; insan, gerçekliğin yaratılıp kabalaştırılmasının her aşamasında görevde; gerçek ona her türlü çıkarı için ilham veriyor; erkek— iktidar, kadın— hak, düşünce özgürlüğü— eşitlik benzeri ikilemelerle de derinleştirildiği iddia edilen meseleler daha da bulanıklaştırılıyor ve içinden çıkılmaz noktalara taşınıyor.
Çok defa İslam, ya bir ibadet manzumesinden ibaretmiş gibi tedris (öğretim) edilir,dolayısıyla bu husustaki emirleri yerine getiren her şahsın İslam adına bütün vazifelerini ifa etmiş olacağı telkin edilir yahut da o,siyasi,içtimai,ideolojik ve psikolojik bir zorbalık müessesesi gibi gösterilir,mahiyeti itibariyle tereddütlerden ibaret bulunduğu anlatılırdı.Bu tereddütler bir yandan halk nazarında islam'ı küçük düşürüp alay mevzuu yapar, diğer taraftan da uyuşukluk ve geriliğin sebebi olduğu vehmini uyandırırdı.Öyle ki,insanların kafasında,din denilen bu gaflet müessesesinden kuvvetli bir hamle ile kurtulmanın lüzumuna dair kanaatler doğuyordu.Bu eğitim sisteminin telkinlerine göre İslam'daki meziyetlerin yerini Avrupai değerler almaktaydı.Avrupa,kuvvet demekti.Medeniyet,ilim ve sosyal adalet demekti.Ve hürriyet,kardeşlik,eşitlik demekti.Yani o,her sahada görülen ve görülecek olan terakki hamlelerinin kendisi demekti.Gerçek sosyal nizamlar Avrupa'da doğmuştu.Hakiki iktisat sistemlerini de o icat etmişti.İnsan için en uygun hayat nizamı Avrupalıların tecrübeleri neticesinde bulunmuştu.İnsan haklarını Fransız İhtilali,demokrasiyi ingiliz halkı rayına oturtmuş,medeniyetin temellerini de Roma İmparatorluğu atmıştı!!! Kısaca Avrupa, yıkılması mümkün olmayan muazzam bir devdi. İslam ise;yaşayabilmek için bu deve kölelik etmesi icab eden basit bir cüce.
Sayfa 123
Reklam
Firavun. Hazreti Musa (as) zamanında hükum sürdü ve kendisinin dokunulmaz olduğunu düşündü. Hatta ve hatta Tanrı olduğunu iddia etti! Ancak sadece Allah El-Melik ismiyle bu statuye sahiptir. Sadece El-Melik, her şey üzerinde gerçek kontrol sahibidir. Hükümdarlığını mükemmel bir adaletle, eşitlik ve bilgiyle yönetir.
Sayfa 16 - EL-MELÎK (Hükümdar)Kitabı okuyor
İnsanlar arasında eşitlik ve kardeşlik Tanrı'nın insanı yaratmış olması koşuluyla mümkündür. İnsanların eşitliği, tabii (fiziksel veya zihinsel) değil, manevi bir gerçektir. Eşitlik, insanın eşit manevi değeri, insan haysiyeti, insan şahsiyetinin eşit ve esirgenemez değeri olarak mevcuttur. Tam tersine, bedensel, zihinsel ve sosyal bir varlık, bir grubun, milletin, sınıfın, politik sistemin mensubu olarak insanlar, hiçbir zaman eşit olmamıştır ve bu gerçek karşısında göz yummak faydasızdır. İnsanın maneviyatını -bu dinî gerçekliği- tanımıyorsanız, insan eşitliğinin gerçek temelini kaybedersiniz; eşitlik o zaman dayanaksız ve temelsiz bir kuru laftan ibaret kalır. Bu hâliyle insanlar arasında eşitsizliğin bariz gerçekliği karşısında, özellikle de insanın muktedir olmak ve hükmetmek, yanı eşit olmamak arzusu karşısında, bu eşitlik kavramı çöküşe mahkûm olur. Dinî bakış açısı terk edildiği vakit, geriye kalan boşluğu ırksal, etnik, sınıfsal ve siyasi kökenli pek çok eşitsızlik doldurur. İnsanın haysiyeti, ne biyoloji, ne psikoloji ne de genel anlamda bilim yoluyla bulunabilmektedir. Haysiyet, manevi türden bir mefhumdur. Bilim, "objektif bir gözlem" ile insanın eşitliğinden çok eşitsizliğini saptayabilmektedir, dolayısıyla "bilimsel ırkçılık" mümkün ve mantıklıdır.
Sayfa 78
GERÇEK MESELE...
- "Eşitlik, hürriyet... Bunlar, birer kelime olmaktan öteye geçmeyen, ne mânâya geldiklerini, neleri kapsadıklarını bilmediğimiz kavramlar... Eşit haklar, cinsî hürriyet sağlamak mevzuundaki çeşitli girişimlerimiz; bunlar, beceriksizce yaklaşımlar ve çağdaş dünyamızda ileri doğru atılan küçük adımlar. Oysa dünyamızın tek gerçek meselesi herhangi bir sevgi türünün var olup olamayacağıdır."
Sayfa 161 - 9.Levha, (Yeni Dünyanın Eşiğinde) -Âdem ve Bar Kadını- İBDA YayınlarıKitabı okudu
...Özgürlük, belki bir dereceye kadar kardeşlik getirmişti, ama eşitlik getirmemişti getiremeyeceği de anlaşılmıştı. Eşitlik sağlanmadıkça da gerçek anlamda özgürlük, kardeşlik sağlanamazdı. Eşitliği sosyalizm getirecekti...
Sayfa 128 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Reklam
Adaletin doğaüstü erdemi,"eşitliğin olmadığı bir ilişkide biri daha güçlüyken, gerçek eşitlik varmış gibi davranmaktan ibarettir".
Sayfa 267Kitabı okudu
Her Cinsiyet Için Eşitlik
“Kızlarımızı daha farklı yetiştirmeliyiz. Oğullarımızı da daha farklı yetiştirmeliyiz. Erkek çocuklarımızı yetiştirme tarzımızla onlara büyük zarar veriyoruz. Onların insani yönlerini bastırıyoruz. Erkekliği çok dar bir çerçeve içinde tarif ediyoruz. Erkeklik sert ve küçük bir kafes ve çocuklarımızı bu kafese kapatıyoruz. Erkek çocuklarımıza korkudan, zayıflıktan, yaralanabilirlikten korkmayı öğretiyoruz. Onlara gerçek benliklerini maskelemeyi öğretiyoruz.”
Doğan Kitap, Chimamanda Ngozi AdichieKitabı okudu
Ölüm, yaşam değildir, şimdiki gerçek eşitlik yalnızca ölümde var.
Sayfa 193 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Kadın erkek eşittir terennümlerini geçin!.. Kadını baş tacı ettin mi? Erkek olur efendi..! İki yürekte islama uydu mu hak adalet eşitlik yerini bulur. İşte gerçek kadir kıymet bilmek budur
Sayfa 155 - Az Kitap
Reklam
İnsanlar, diğerlerinin hikayelerine karşı her zaman saygısız olmuşlardır. Dil ve kültür doğduğunda eğlencelerimizi ve acılarımızı paylaştık. Ama insanlar mükemmel bir şekilde eşitliğe ulaştığında ve bireysellik bir kenara atıldığında, sence gerçekten mutluluğu hissedebilir miyiz? "Hepimiz için eşitlik" demek, ırmaktaki bir çakıl taşı kadar değersizdir. Eğer biriyle yarışmak istemiyorlarsa, o zaman gidip ıssız bir adada yaşasınlar. Evet! Benim için kazanmak ve yenilmek yaşadığımın kanıtıdır. Tek olarak hareket eden ruhumun ve hücrelerimin ürünü! Bu yüzden oraya tüm gücümle çıkmak istiyorum! En büyük galibiyetin ya da yenilginin tadı için! Punpun... Huzur ve eşitlik hakkında bilgisi olmayan birisin. Yaşamanın gerçek anlamını bilmeden tüm yaşamını harcayacak mısın?
*** Ölüm, yaşam değildir, şimdilik gerçek eşitlik yalnızca ölümde var. ***
Sayfa 189 - Kor kitapKitabı okudu
Aslında Osmanlı İmparatorluğu 20. yüzyıla, 1900’de değil gerçek anlamda Sultan II. Abdülhamid’in (saltanatı 1876-1909 arası tahtta) otuz yıl önce rafa kaldırdığı anayasayı yeniden yürürlüğe koyduğu 23 Temmuz 1908’de girdi. Abdülhamid’in kararı imparatorlukta büyük iyimserlik ve coşku yarattı, çünkü bu yeni dönem tüm vatandaşlar için ‘özgürlük, eşitlik ve adâlet’ sözü veriyordu. Müslümanlar veya gayri-Müslim, farklı etnik kökenden herkes -Rumlar, Bulgarlar, Makedonlar, Ermeniler, Araplar, Kürtler, Yahudiler ve Türkler- yeni anayasal dönemin beklentisiyle sokaklarda birbirlerini kıcakladılar.
Sayfa 53 - Pdf - Anayasanın DönüşüKitabı okudu
Belki de en "mutlu" masal, birbirlerine saygı duymuş, birbirlerini sevmekte gerçek eşitlik tansığına ulaşmış sevgililerin masalı ... öğrenilecek başlıca erdem, belki de, bu eşitliktir.
Sayfa 218Kitabı okudu
Özgürlüğünün gerçek olduğu bir yerde, eşitlik,kitlelerin en büyük talebidir. Eşitliğin gerçek olduğu bir yerdeyse özgürlük, küçük bir azığının en büyük talebidir. Özgürlüksüz eşitlik, eşitliksiz özgürlükten daha dengeli bir toplum düzeni yaratır.
1.121 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.