Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... yalnızca inanmış olmanın bile, gerçeği değiştirmeye yeteceğini, var olanı iyileştireceğini düşünüyor. "Gerçek dediğin, inandıklarımızdan yapılır zamanla"
Sayfa 146Kitabı okudu
Her insanın yapamayacağı kadar güç olanı, kendine gerçek güveni sağlayabilmek için karşısındakilere güven vermek...Sözle olmaz bu güven... İş isterler. Sadakatini en sefil ödevlerde üst üste yeniden ispatlayacaksın. İnsafsız avcıya salt hizmet etmeyeceksin, bundan keyiflendiğini de göstereceksin. Gerekirse, yalnız dostlarını değil, öz oğluna bile hainlik edeceksin. Onursuzluğun arttıkça, istenen ödevlerin rezilliği artacak...
Sayfa 212 - İthakiKitabı okudu
Reklam
- Her suçta hepimizin az-çok mutlaka bir payı vardır. - Gerçekten cennete gitmek istiyor musun? Öyleyse daima adil ol. - İşlediği suçtan dolayı pişmanlık duymayan insan çok azdır; pişman olduktan sonra tekrar suç işlemeyen insan da çok azdır. - Tanrım, beni adaletin ayaklar altına alındığı bir toplumdan uzak tut! - Adaletin olmadığı yerde korku hakimdir. - Haksızlıkların artması, cesur insan sayısının azaldığını gösterir. - Affet ki gerçek acının ne olduğunu anlasın. - Tek başına kalsan da hak ve adaletten ayrılma; bugün bu davranışın nedeniyle zarar görebilirsin, hatta öldürülebilirsin, ama yarın heykelini de diktirebilirsin. - Adalet, dürüst insana cesaret; dürüst olmayan insana da korku verir. - Yargıçları adalet dağıtmayan bir ülkede, düzgün giden hiçbir şey olamaz. - Yasaların suç saymadığı suçlar da vardır. - Bir topluma kötülük tohumları mı ekmek istiyorsun? İşlenen suçların cezasız kalmasını sağla. - Hak; verileni almak değil, senin olanı hak ettiğini almaktır. - Rüzgar eken fırtına biçer. - Adaletsiz yönetici, adalete vereceği hesabın korkusuyla yaşar. -Adaletin olmadığı yerde yalan, şiddet ve zulüm vardır. -“Devletlerin çöküş dönemlerinde vatandaşların adalete olan güvenleri kalmamıştır” sözünü, tersten de şöyle söyleyebiliriz: Vatandaşların adalete olan güvenlerinin kalmadığı bir devlet, çöküş dönemine girmiştir.
“Bulamıyorum” dedi yılgınlıkla biri. “Neyi?” diye sordu yanındaki. “Neyi arayacağımı!” dedi yılgın olan. ... Türkiye'de hiçbir fikir grubunun sadece kendi içinde konuşabileceği meselesi kalmadı, herkes her şeyi tersten ya da düzden fena halde vasata bağlayan bir aynılaşmanın gönüllü figüranı... Buna karşılık, hiç kimse bırakınız insana dair zamanlar üstü meselelere kafa yormayı, hayatın gerçek problemlerine çare aramak konusunda bile zerre kadar istekli değil! Gerçek problem nedir? Mesela toprağa temas etmeden büyüyen çocuklar gerçek bir problemdir, mesela üretmediğini tüketmek gerçek bir problemdir, mesela insani sığlaşmanın televizyonlar üzerinden durmadan topluma pompalanıyor olması gerçek bir problemdir, sayıları gittikçe artan tekil dünyalar gerçek bir problemdir, kültürel anlamda genel geçer olanın köklü olanı yavaş yavaş tedavülden kaldırıyor olması gerçek bir problemdir. Bu listenin sayfalar boyunca sürdürülebilir olması da ayrıca gerçek bir problemdir. “Senin asıl derdin ne biliyor musun?” dedi gözlerinin içine bakarak kır saçlı olan. “Hayır, bilmiyorum!” dedi diğeri tedirginlikle. “İşte bu!” dedi kır saçlı olan. ... Sanki birileri çevremize devasa bir daire çizmiş, ne yapıp etsek dışına çıkamıyoruz! ... “İnsan hakikati aramazsa” dedi meczup, “hakikat, kendine başka bir insan bulur!” Gökhan Öccan
432 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok sevdiğimiz, bizde yer eden filmleri defalarca izlemişliğimiz vardır; aynı şeyin kitaplar için de geçerli olduğunu düşünürüm hep. Belki defalarca değil ama bazı kitaplar belli bir periyotta en az 2 kere okunmayı hak ederler. Benim için bunlardan biri ‘Nietzsche Ağladığında’ olmuştur. Felsefe alt yapım pek bulunmaz, fakat derinlemesine girme denemişliğim olmuştur, galiba biraz fazla derin oldu ki boğuldum. Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü kapasitemin yetmemesinden mi, tam konsantre olamadığımdan mı, bilemiyorum algılayamadım, bıraktım. Anladım ki sert bir dalış yapıp çakılmaktansa yumuşak bir giriş yapıp alışmak lazım. Bir hikaye, bir roman, bir öykü içerisinde felsefeyi yedirmek, harmanlamak böyle bir giriş için en ideal olanı sanırım. Bu böyle bir kitap. Irwin Yalom; kafasında Freidrich Nietzsche, tanı uzmanı Dr. Breuer, psikanaliz kurucularından Freud’un geçtiği bir öykü yaratmış ve bunu; bu önemli şahsiyetlerin gerçek yaşam öyküleriyle, gerçek yazışmalarıyla ve kitaplarından(İnsanca Pek insanca, Böyle Buyurdu Zerdüşt vb.) yaptığı alıntılarla destekleyerek harika bir felsefi roman ortaya çıkartmıştır. Aynı zamanda yerinde ve şaşırtıcı şekilde kullanılan metaforlar renk katmış kitaba. Felsefe dediğimizde beyni zorlar, hırpalar. Romanın felsefe ile bütünleşmesi ise aklın dinlenmesine fırsat verip tazelenmesine olanak sağlıyor. Bu sebeptendir ki, çok sevdim bu kitabı, hem Nietzsche’yi daha yalın bir şekilde anlayabilmek açısından hem de zihne egzersizler yaptırdığı güzel alt yapısı için.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,1bin okunma
Ben'in son batışını aramak insanın ayrıcalığıdır ve insan için sevmek, kaderi kabul etmektir, onun için sevmek, en gizli olanın farkına varmak, bilenebilir olmayan geleceğin ve unutulmuşluğa gömülmüş geçmişin gizliliğini bir bütün olarak kabul etmektir. İnsan için kendi unutulmuş geçmişi ve karanlık geleceği olarak sevilen gerçek varlık, içinde taşıdığı kendisi için ulaşılmaz olmasına rağmen, sevgiyi paylaşmak için, en gizli olanı açarak, en derin çukura gömülmüş Öz-Ben'i severek ve sevilmeye hazır olarak açıklamak istediği gizliliğin kabuğundan başka bir şey değildir. Aşk, en gizli olanı keşfetmeye çalışır ve en gizli olanı sunarken, nefret gizli ilan hiçbir şeyle ilgilenmez, hiçbir şeyin özüyle ilgilenmez, geçmişle, gelecekle, kaderin gizlilikleriyle ilgilenmez, o sadece gerçek olandan, yüzeyden, görünür biçimde var olandan nefret eder. Sevgi, yorulmak nedir bilmeden, tekrar tekrar en gizli olana ulaşmaya çalışırken, nefret, sadece en görünür olanı, öyle bir istisnasızlıkla görür ki, bütün korkunçluğuna ve acımasızlığına rağmen nefret eden iblis, gülünç ve acemi bir etki yaratmaktan kendini kurtaramaz. Nefret eden, büyüteç adamıdır, birinden nefret ederken, onun yüzeyini, nefret ettiği o başın üzerinde rüzgarın hareket ettirdiği saç telinden, ayak tabanına kadar her şeyini bilir. Bilgi almak istiyorsanız nefret edene başvurun, fakat bilmek istiyorsanız sevene.
Reklam
218 syf.
9/10 puan verdi
"yalnızca kaçıklar için" çağın hastalığına yakalanmışların kutsal kitabı. kaçıklık, aylak adam'lık, bozkırkurtluğu…hepsi aynı hastalığın farklı biçimleri. tek bir kişilikten oluşmadığını hisseden,kendi ruhunu kategorize etmeyi sevmeyen, alışılagelmiş kalıplardan uzak durmaya çalışan insanlara hitap eden kült roman. ne zaman insan içine karışsa kendinden uzaklaştığını hissedenlerin kitabı. bi çok kişi kitabın başında karakterin yalnızlığını ve çelişkilerini okudukça "aa ulan bu beni yazmış" diyerek hayrete düşer. çağdaş toplumun ve zamanın dayattığı yaşam biçimi, insanları insani olanla olmayan arasında şizofrenik bir ayrılığa, kişilik parçalanmasına itmiştir. insan aklıyla ve duyularıyla insani olanı özledikçe, sistem ona insanlık dışı bir yaşam biçimi dayatır. Bu hastalığa düşenlerin ortak noktası bu dünyaya ayak uyduramamaları, kendini herkesten farklı hissetmeleridir. çağın getirdiği şeylerden haz etmez ve kendi içine kapandıkça kapanır. günümüzde yaşamak ve yaşamaktan haz almak isteyen birinin senin gibi, benim gibi bir insan olmaması gerekiyor. boş olan popüler kültür müziği yerine gerçek müzik, eğlence yerine kıvanç, para yerine ruh, gelişigüzel etkinlikler yerine gerçekten haz alacağımız işler, oyun yerine gerçek tutku arayan birine bu kasvetli dünya yurt olamaz.”
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,7bin okunma
Gerçek
Bize gereken gerçektir, hayalden, büyüden, rüyadan arınmış gerçek. İçinize işleyen bakışlara kanmayın, hiçbir bakış masum değildir; buna çocuklarınki de dahil. Tatlı sözlere inanmayın; yalansız söz olmaz. Şarkılara, şiirlere, romanlara, oyunlara, filmlere kulak asmayın; onlar olanı değil, olması gerekenleri söyler. Çiçeklerin narin güzelliği, günbatımının lezzetli kederi, gökyüzünde usulca kayan ak bulutlar, denizlerin menevişli kıpırtısı, toprağı yemyeşil bir buğu gibi kaplayan ağaçların sevinç veren görüntüsü yüreğinizi yumuşatmasın, onlar volkan, deprem, fırtına, sel gibi büyük felaketleri gizlemek için yaratılmıştır. İçinizi kararttığım için üzgünüm, ama ne yazık ki durum budur.
"İnsanlar; yaşamı ölüm için yitiriyoruz, gerçek olanı, imgelemsel olan için tüketiyoruz, günlere, salt bizi onlara benzer başka günlere taşımaktan başka bir değeri olmayan günlere götürdükleri için değer veriyoruz.. İnsanlar; yaşamınızın tümü, sizin kendi kendinizi lanetlemek için tasarladığınız korkunç bir oyundur; sizin bu kaçan aynaya doğru koşuşunuza yalnızca şeytanlar güler!"
Durumları kişisel algıladıkça, olanı göremedikçe, yorumlar yaparak yaşadıkça, etiketlere takılarak karşılık verdikçe sen olamazsın, sen olamadıkça gerçek olanı bulamazsın. Ben ihtiyacın olanın zaten sende durduğunu görüyorum. Sen ise dışarıda arıyorsun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.