erkek karakter, etkisi altına alma, önderlik, hareketlilik(faal olma), disiplin ve maceracı niteliklere sahip olma olarak tanımlanabilir. dişi karekter ise üretici bir şekilde alma, koruma, gerçekçilik, tahammül ve annelik nitelikleriyle belirir.
Hitit devletinin son yıllarında Balkan gelen kavimler “Ege göçü” olarak adlandırılan bir fetih kalkışması ve karışıklığa neden oldular. Bu müthiş karışıklıktan sonra Yunanistan, Anadolu ve Suriye korkunç bir tahribata uğradı. Bu ülkelerin önemli bir bölümü 200-400 yıl boyunca sessiz bir karanlığa gömüldü. Adı geçen ülkelerin hepsi ikinci bin
Blok ve büyük Pastenak, Maiakovsky, Essenine, Einstein, beton ve çeliğin ilk romancılarının bize verdiği, arama çılgınlığı içinde, verimli bir şüphecilik, biçimler ve konular laboratuarıdır. Ama bir sonuca varmak, gerçekçiliğin mümkün olmadığı yerde, nasıl gerçekçi olunabileceğini göstermek gerekti. Diktatörlük başka yerde olduğu gibi burada da meseleyi kökünden halletti.
Onun için gerçekçilik önce bir ihtiyaç ve ancak sosyalist olmak şartiyle mümkündü.
Seçmiyorlar, düşünmüyorlar, elemiyorlar, sevmiyorlar, görmüyorlar. Sadece yalan ve yavan olanı estetize ediyorlar. Temkinli hayaller kuruyorlar. Buna gerçekçilik ismini takmışlar.
Peşinde olduğu şey, derin duygularla dolu bir gerçekçilikti, büyük tutkular ve büyük inançlarla dolu bir gerçekçilik. Yaşamı olduğu şekliyle, insanın ruhuna ulaşan ve orayı okşayan şekliyle arzuluyordu.
Batılı olmayan devletler arasında sâdece Türkiye hiçbir zaman sömürgecilik yaşamamıştır ve hiçbir zaman imparatorluk yönetimi altına girmemiştir. Türkler her zaman kendi evlerinin ve gerçekte de uzun bir süre birçok evin sâhibi olmuştur. İmparatorluklarını kaybettiklerinde ve kendi evlerinde bile direnişle karşılaştıklarında, Kurtuluş Savaşı’nı kazandılar ve böylelikle bir gerçekçilik düzeyine ve bununla, siyâsî yaşamda bağımsızlık savaşımının kuşaklar boyunca sürdüğü ve bağımsızlık ve özgürlük’ün, genelde ögürlük aleyhine, eşanlamlı sözcükler olarak görüldüğü ülkelerde görülmeyen bir özeleştiri düzeyine ulaştılar.
KAPAMALI DÜŞLERE KUZEYİN PARMAKLIKLARINI...
Kapamalı düşlere Kuzeyin parmaklıklarını: “Vahşi kulübesinde yaşayan bir zenci kralı değilim ki ben.” Caravage'a gitmeli:
Bir güneş dalıyor yıldızlar denizine, taş-balıklarla, yaşamla, ağuyla dolu denize. Ayakları var kuşların uçan sürüngenlerden, düş görebilir onlar...
Claire Karm