Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sinagoga, kiliseye, camiye gitmeyen bazılarımız kendisine demokrasiyi din olarak seçti. Benim dinim de demokrasidir. Demokratlar bireyin değerini ve ona saygıyı içselleştirirler. Demokratlık yasalar karşısında eşitliğe inanmaktır; herkesin ayrı bir ruhu, ayrı bir iç dünyası olduğuna inanmak, herkesin hayatının değerli olduğunu bilmektir. Roman da o noktada başlar. Roman özü gereği demokratiktir; merkezinde bireyin özgürlüğü vardır. Romanın bir biçim olarak gelişmesi demokrasinin yaygınlaşmasına paraleldir. Bu bakımdan her roman biraz siyasidir. Ama onun ötesinde, Woody Allen çok haklı. İdeolojilerin, siyasi tavırların emrindeki yazar, romanın hayatını, iç demokrasisini de bitirir. Yaşamaz; popüler olur, konuşulur ve unutulur. Gençken bu konuda büyük kararsızlık yaşadım. Siyasetle iç içeydim; Vietnam Savaşı’na karşı hareketin parçasıydım ama yazar olmak istiyordum. Her ikisini birden yapmanın modelini aradım. Marksist model, sosyalist gerçekçilik çok kötü bir seçenekti; romanı öldürüyordu. Gerçeküstücülerin denediği avangard yaklaşıma ise saygı duydum ama başarısız oldular. Üçüncü model siyaseti roman üzerinden yapmamaktı; sonunda onu seçtim. Yine de romanlarımda siyasi referansları hep korudum.
Paul Auster
Paul Auster
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
(arkakapakyazısı) “Halit Ziya Uşaklıgil’in 1887’de, henüz yirmili yaşlarında genç bir yazarken kaleme aldığı ilk romanı Sefile, küçük yaşta kimsesiz kalarak dilencilikten fuhuş denilen girdabın en dehşetli derinliklerine kadar sürüklenen Mazlume’nin hikayesidir. Sefile, Halit Ziya’nın ustalık dönemi eserlerinde kullandığı bazı teknik ve temaların
Sefile
SefileHalid Ziya Uşaklıgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022763 okunma
Reklam
En zor, en umutsuz zamanlarda da olsa insan; bir şekilde bir yerlerde kolaylık olduğuna iman ettim. Belki biraz fark etmeye çalışmak yetiyor. Bahsetmek istediğim "bağnazca edilen her hale şükür" değil. Ama sürekli ve sadece edilen şikayetler, insanın ruhunu lekeliyor. Zoru daha da zorlaştırıyor. Bazen konuşmak rahatlatır insanı ama
188 syf.
3/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Realizmden Uzak, Çok Sıradan
Kitap bence gereğinden çok fazla ilgi görmüş ve abartılmış. Okurken sırf bitirmek için okudum. Türkçe çevirisi başarılı ve anlatımı güzel. Çok sıradan bir konuya sahip ve gerçekçilikten çok uzakta olan kurgu/anlatımlar içeriyor. Spoiler vermemek için çok detaya girmeyeceğim ancak sürükleyici ve gerçekçilik istiyorsanız bu kitap size zaman kaybı gelecektir. Özellikle polisiye tarzı ya da rus yazarlarını okuyan biriyseniz hem kültür hem de konu olarak size hitap edebilecek bir kitap olmayacaktır.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,9bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
Sabahattin Ali’yi o kadar çok seviyorum ki onunla aynı dönemde aynı yaşlarda olup kendisiyle karşılaşmayı çok ama çok isterdim. Çok zeki, muhteşem bir gözlemci, muhteşem bir hikaye anlatıcısı... Karakterlerinin davranışlarını, davranışlarının altında yatan düşüncelerini bu kadar güzel ifade eden insan çok az insan var. Kitaplarını okurken ne kadar başarılı olduğunu görüp tekrar tekrar hayran kalıyorum. Keşke bu kadar erken aramızdan ayrılmasaydı... * Kitap hakkında çok kısa bir şekilde şunları söylemek istiyorum, kitabı okurken Sabahattin Ali'nin beni İstanbul'un en güzel semtlerinde gezintiye çıkardığını hissettim. Beraberce yürüdük, bolca düşündük... Toplumcu gerçekçilik anlayışıyla yazılmış kitabın bazı yerlerde bir aşk hikâyesini konu edindiği yazıyor fakat bence bu kitap ondan çok daha fazlası. Elbette aşk var ama ana karakterler Macide ve Ömer'in ilişkisi etrafında şekillenen olaylar ile beraber insanların iç dünyalarının analizi yapılıyor.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,5bin okunma
544 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Latin Edebiyatının önde gelen kadın yazarlarından İsabel Allende'nin ilk romanı Ruhlar Evi Şili'li bir ailenin dört kuşaklık öyküsü. Anlatımı, dili, kurgusu ve unutulmaz kadın kahramanlarıyla dört dörtlük bir başyapıt. Edebi değeri çok yüksek. Hummalı bir okuma keyfi. Şili tarihine paralel Trueba Ailesinin acayip hikayesi. Romanın sonunda Şili'nin seçimle işbaşına gelen ilk Marksist başkanı Salvador Allende'nin adkeri bir darbeyle öldürülüşü, darbeden çok kısa bir süre sonra efsane şair Pablo Neruda'nın ölümü ve cenazesinin büyük bir protestoya dönüşmesi çok çarpıcı anlatılmış. İsabel Allende bu romanıyla Gabriel Garcia Marquez'in yanında duruyor. Büyülü Gerçekçilik akımının en seçkin örneklerinden birini veriyor. Kitabı okurken Bulutsuzluk Özlemi'nden "Şili'ye Özgürlük" şarkısını dinlemeyi ve Attilâ İlhan'ın "Allende Allende" isimli destansı şiirini okumayı unutmayın.
Ruhlar Evi
Ruhlar EviIsabel Allende · Can Yayınları · 20181,128 okunma
Reklam
Böylece bilim kendisiyle savaşta görünmektedir: En çok nesnel bir anlam taşıdığında kendini, istemine karşılık öznelliğe dalmış bulur. Çıplak gerçekçilik fiziğe götürür. Fizik de, doğruysa, çıplak gerçekçiliğin yanlış olduğuna. Böylece, çıplak gerçekçilik doğruysa yanlıştır. O halde yanlıştır.
96 syf.
·
Puan vermedi
·
35 saatte okudu
Şairle, şiiri konuşmaya, hem hal olmaya geldım, bir tanışıklığımız var, nede olsa, bu altıncı buluşmamız ,
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
'la yorulunca dinlenmek için okuyorum bana şifa veren şiirleri Ruhumu dinlendir Pekii kim dir bu
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Hadı gelın bırlikte bakalım 1980 kuşağının toplumcu şairlerinden Şükrü Erbaş'ın ilk şiiri Varlık dergisinde çıkmıştır 1978.yılında Bır söylemin de
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
şiiri hayatın zorbalığına karşıdireniş sığınağı olarak da okunmuştur." değerlendirmesini yapmıştır." "İki döneme ayırabileceğimiz Şükrü Erbaş şiirinin ilk dönemi; Yolculuk, Küçük Acılar ve Aykırı Yaşamak adlı kitaplardan oluşmaktadır. Şiirinin ileriki dönemlerindeki zihniyete temel ve kaynaklık edecek bu dönemde şairin, toplumcu gerçekçilik etkisiyle gerek biçim gerek içerik açısından dönemin şiirine bütünüyle zıt bir dil oluşturmamaya çalıştığı da görülmektedir.. Kendi sanatsal kişiliğini bu uyumsuzlukla konumlandırmaya çalışan şair, bu dönem şiirlerinde doğayı, insanı, doğa ve toplum karsısında insanı, aşkın metafiziğini felsefi, bireysel ve toplumsal dinamikler açısından ele almıştır. İnsan iyiliği öğrenmeden bilirmiş de, kötülük için zaman gerekirmiş...
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat Ağlar
'dan . Doğanın yaratıcı güç olarak mitleştirildiği, onun gücünün algılanmaya çalışıldığı bu şiirlerde, birey toplumla yüzleştirilmektedir" "şiir-hikaye"lerinden oluşan bir başka muazzam kitabı. yazar yoksunluğunu, özlemini, günün toplumuna, eleştirisini, varoluş çıkmazın zamanı şiir & hikâyelerine tasımış Ozamn şiirle, şiir tadında kalın
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat AğlarŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 20194,153 okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Şaşırtmalı son, hüzüne sürükleyen hadiseler ve hayatın anlamı üzerine sorgulamalar… Bir profesörün başından geçenleri okuduğumuz Yalnızlığın Yansıması eseri, bireyin kendinden bile soyutlanabileceğini okuyucuya sunuyor. Bu kendi bile kendini terk eden profesör Adem, darmadağın hayatında bir çıkış yolu görüyor; tesadüfen karşılaştığı İsa. Acaba
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın YansımasıFikret Dağlı · Salon Yayınları · 202419 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
"bugünkü Türk hikayesinin, Türk romanının gerçekçi olduğunu söyleyip öğünüyorlar. hayatı, çevreyi olduğu gibi anlatmak gerekmiş. nesnel (objectif) bir anlatı... bir de sait faik'i düşünsünler. hepsi de söylüyorlar: sait faik bugünkü hiyakecilerimizin en özlüsü, en ustası, en büyüğü. onda var mi istedikleri gerçekçilik? bir adam burgaz adasında oturmuş, düşleri, anıları karışıyor birbirine, çocukluk, gençlik, yaşlılık yılları karışıyor birbirine, "birtakim insanlar" var hikayelerinde, onlar da karışıyor birbirine, oyle yerler oluyor, anlatılan kişilerle anlatan kişiyi seçemiyorsunuz birbirinden. sait faik bütün kişileri, her şeyi icten, kendi içinden anlatıyor da onun için. gerçekçilik arkasından koştuğu yok. az bulunur onun kadar öznelci (subjectiviste) yazar. bir doğru var onda: kendi doğrusu, kendi içinin doğrusu." Nurullah Ataç (sait faik'in ardından)
Havada Bulut
Havada BulutSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,909 okunma
Reklam
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
Bu şehir akıl almaz bir muammaydı. Baştan çıkarıcı bir renk cümbüşüydü. Diyor kitabında
Stephen Crane
Stephen Crane
George’un Annesi
George’un Annesi
Oğlu için endişelenen bir anne ile umursamaz bir tavır sergilese de aslında annesine kıymet veren oğlu George Kelcey’nin gündelik hayatlarının hikâyesini anlatır. Kısa ama oldukça düşündürücü ve hüzünlü bir eserdir. Çok severek okudum.
George’un Annesi
George’un AnnesiStephen Crane · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021498 okunma
Eski Yunanlıların gerçekçilik alanında yaptıkları deneyler, keskin hatları ve birbirinden farklı yüzeyleri, bu ulus ölçü ve saptama eğilimine kolaylıkla cevap veren erkek bedeni üzerinde temellenmişti. Oysa hint estetiği kadınsıydı. Kadın vücudu hacminden çok ten- bakımından etkileyiciydi ve dolayısıyla canlandırılmasındaki belirsiz geçişler, dünya üzerinde belirli ve saptanmış bir şey görmeyi reddeden ya da göremeyen hintlinin bakışına daha uygun düşüyordu. Kasal nitelikleri abartan hint sanatçıları, hayat veren hayatı sürdüren her şeyin üzerinde önemli durdular ve böylece görüntüledikleri vücutları, meyveyle yüklü ağaçlar gibi eğilmiş bir halde ve dolgunluğun simgeleri gibi ortaya koydular. Eski yunan heykeltraşlığının evrimi, bağlı olduğu duvardan gittikçe daha fazla sıyrılması ve üç boyutlu luğun zafer kazanması yönündeydi. Oysa hint heykeltraşlığı bu tarz bağımsız heykeller yapılması konusunda geç kaldı. Heykeltraşlık ürünü olan formlar, Kaya’nın yüzünden ayrılmış değillerdi ve roman sanatının tersine, anıtsal yapının değerlerine tamamen boyun eğmiyorlar ve Hintliler hiçbir şeyi çevresinden ayrılmış ve farklı olarak görmedikleri, ama her şeyi her şeyin içinde gördükleri için canlılıklarını hâlâ bir parçası oldukları Kaya blokundan alıyorlardı.
Sayfa 463Kitabı okudu
552 syf.
8/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Da Gama-Zagoiby Ailesinin Anatomisi: Mağripli’nin Son İç Çekişi
Hintli-İngiliz yazar Salman Rushdie, büyülü gerçekçilik ile kaleme aldığı beş yüz kırk yedi sayfalık romanında, anlatıcı ve ana karakter Moor (Moraes) Zagoiby’nin ağzından bir ailenin soy ağacını tüm çıplaklığı ile okurun önüne seriyor. Hikâye, köklü bir ailenin gözden düşüp itibarını yitirmiş melez çocuğu Moor’un anneannesinin ailesinin hayatını anlatması ile başlar. Bu hikâye 1900’lerden 1995 yılına kadar uzanır. Bu süreçte okuyucu, aile üyelerinin bireysel ilişkilerine ve birbirleriyle olan etkileşimlerine tanık olmanın yanı sıra Hint toplumunun ve kültürünün arka planını da keşfeder. Salman Rushdie’nin büyülü gerçekçilikle şekillenen karakterlerden biri olan Moor Zagoiby, herkesten farklıdır. Bir eli doğuştan yumru şeklinde olan Moor, çok çabuk büyüyen ve olduğu yaşa göre daha yaşlı görünen biridir. Örneğin Moor’un otuz beş yaşına geldiğinde yetmiş göstermesi gibi. Kitabı okurken, baharatların (örneğin köri, karabiber, acı biber vb.) kokusunun etrafınızı sardığını hissedersiniz, bu da Rushdie’nin betimlemelerinin ne kadar etkileyici olduğunu göstermektedir. Kitabın sayfası Moor’un yaşı gibiydi :) Yani kitap beş yüz kırk yedi sayfa ama etkisi ve hissi sanki bin sayfa okumuşum gibi. Olabildiğince basit bir şekilde yorumlamaya çalıştım ama göründüğünden daha katmanlı,derinlikli ve zengin bir eser. Sonuç olarak 1995 yılında yayımlanan bu kitap ile bir kez daha (Floransa Büyücüsü kitabını okumuştum yıllar önce) Rushdie’nin aklına, kurmacısına saygı duydum. Onun edebi yeteneği ve düşünsel derinliği, edebiyatın gerçek gücünü bir kez daha hatırlattı bana.
Mağripli’nin Son İç Çekişi
Mağripli’nin Son İç ÇekişiSalman Rushdie · Can Yayınları · 201781 okunma
792 syf.
10/10 puan verdi
Büyülü Gerçekçiliğin En Büyük Ustası Marquez
Mutlaka okunması gereken kitaplardan.. Marquez'in başyapıtı olan bu kitap bir çeşit otobiyografi sayılabilir, yazarın çocukluğundan derin izler taşır.. Hayali Macondo kasabasında yaşayan Buendiá ailesi ve onların bitmek bilmeyen yalnızlık laneti.. İlk kez lisede okuduğum bu kitabı sonrasında defalarca okudum:) Hem hayal hem gerçek bir dünya, adı üzerinde büyülü gerçekçilik.. Bir çeşit büyüklere masallar da diyebiliriz.. Yazar bu kitap hakkında röportaj verirken, gerçekliğe daynmayan bir tek kelime bile yazmadım demiştir İnanırsanız herşey gerçektir (◠‿◕) Kitabın bir bölümünde sarı kelebekler var, bir adamı nereye gitse takip ederler. Yazarın cenaze töreninde binlerce hayranı, bu bölüme atfen havaya kağıttan sarı kelebekler savurmuşlar.. Binlerce insan bir masalı gerçeğe dönüştürmüş birkaç saniyeliğine bile olsa 2014'te aramızdan ayrılan Gabo'nun yüreğine, hayaline ve yazma yeteneğine sağlık..
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 201836,3bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.