Tarihin En Gizemli Olaylarından: Aniden Alev Alıp Küle Dönen Mary Reeser’ın Korkunç Ölümü
Mary Reeser, 67 yaşında her zaman oturduğu sandalyesinde son kez uykuya daldı. Sabah uyandığında ise yaşlı kadından geriye kalan tek şey yanmış et kokusu, küller ve zarar görmemiş bir bacak oldu. Bütün ev yansa Mary'nin vücudu o hale gelemezdi ancak
Bruno Schulz, 1892-1942 yılları arasında yaşamış, resim ve mimarlık eğitimi almış, resim öğretmenliği yapmış bir yazar. Hayatını, yoksul ve kendi halinde biri olarak sürdürmüş, ta ki savaş esnasında, yaşadığı gettoda bir Nazi subayı tarafından öldürülene kadar. Ondan geriye iz bırakan iki eser, çok sayıda mektup, çizimler, ünlü eserler hakkında
Zamanda yolculuk yapmak ister miydiniz?
Peki gidecek olsanız geçmişi mi yoksa geleceği mi seçerdiniz?
Tarihin akışında değiştirmek istediğiniz herhangi bir olay ya da durum var mı?
Lotus
Bir arkeolojik kazı sonucunda ortaya çıkan tablet beraberinde felaketi getiriyor: Bebek ölümleri... Buna dur demek mümkün mü? Derken eserin genç
Bu Öykü Kitap Kıyımına dikkat çekmek için "Şubat Ayı Hikaye Etkinliği" Kapsamında Yazılmıştır. -> #40159569
PDF Okumak İçin: yadi.sk/i/SgXMmimw_jkfAw
*
Yıl: 2059, Yer: Amerika, New York
Arabanın içinde bir anda irkildi. Taksi bir çukura girmiş, Russell’ın bedeni o an sarsılmıştı.
Nasıl anlatmalı böylesine hem açık olan hem de sembolik olan bi' kitabı bilemiyorum. Galiba distopya türünün gücü bu: anlatımsızca yaşatabilecek nitelikte olmak.
Nüfus azalması gerekçesiyle kadınların nüfus artırmak amaçlı sadece bir mal gibi, araç gibi kullanılması üzerine oluşturuluyor hikaye. Kurgu olağanüstü, korkunç ve ayrıntılı. Okumamı
“Kim alimleri (layıkıyla) karşılarsa, muhakkak ki beni karşılamıştır. Kim alimleri ziyaret ederse, muhakkak ki beni ziyaret etmiştir. Kim alimlerle oturursa şüphesiz o benimle oturmuştur. Benimle oturan ise Rabbimle oturmuş gibi olur.”
(Kenzu’l-Ummal, h. No: 28883)
*
Mümkünler dünyasında kiraz ağacı yapraklarının dökülmesiyle fezadan
Rüyanın bir kısmının çıkarılıp daha sonra ek olarak ilave edilmesi sıklıkla gerçekleşen bir şeydir. Bu, rüyanın o kısmını unutmak için gerçekleşen bir çaba olarak değerlendirilir. Deneyimler göstermektedir ki en önemli olan bu özel parçadır.
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğitimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise ruya ya da hülya gibidir: Hayat savaşa ve bir yolcunun geçici konaklamasına benzer, ölümden sonra ünde unutulur. Bu yüzden bizi ne koruyup gözetecek? Bizi koruyup gözetecek yegane şey felsefedir. Bu da ağırbaşlılığı ve masumluğu sunan, zevklerin ve acıların ustası olan, hiçbir şeyi amaçsızca ve ikiyüzlülükle yapmayan, Bir başkasının yaptığı ya da yapmadığına hiç ihtiyaç duymayan ilahi zekayı koruyup gözetmektir. Kendisi neden yapmış olursa olsun, gerçekleşen ve payına düşen şeylerin kendisiyle aynı kaynaktan geldiğini kabul etmektir. Hepsinden öte diğerleri gibi değil, her canlının meydana geldiği evrenin öğelerinin serbest kalması gibi gördüğü ölümü, lütufmuşçasına beklemektir. Evrenin ögelerinden her birinin sürekli birbirine dönüşmesinde korkutucu hiçbir şey yoksa bütün bunların dönüşümüne ve ayrışımına kim kuşkuyla bakar? Bu doğaya uygundur. Doğaya uygun hiçbir şey kötü olamaz.